38.

111 18 6
                                    

-Fırat'tan-

Perişandım. Tek kelimeyle perişan bir haldeydim. Nefes alamıyordum sanki. Aldığım nefesler ciğerlerime batıyor, nefes almayı bile haram kılıyordu bana.

Hastanenin soğuk duvarına sırtımı dayamış karşımdaki boş duvarı izliyordum. Gitmiyordu. Barışın bağırışları, yere yığılışı gözümün önünden gitmiyordu.

Dışardan bakan biri boş duvara baktığımı sanarken, ben o duvarda Barışın bıçaklandığı anı görüyordum.

O kadar şey görmüştüm. Bu yaşıma kadar bunların daha beterlerini görmüştüm. Hatta yaşamıştım.

Ama hiçbiri bu kadar acı vermemişti. Hiçbiri beni bu kadar mahvetmemişti. Annemin ölümünde bile bu kadar mahvolduğumu hatırlamıyordum.

Barış ölmemeliydi. Ölemezdi. Beni tekrar bir başıma bırakamazdı. Yapamazdı. Yapmamalıydı.

Hayatım boyunca hiç bencillik yapmamıştım. Önceliğim her zaman sevdiklerim olmuştu.

Ama şimdi bencillik yapmak istiyordum.

Bencillik yaparak Barışın ölmemesi gerektiğini söylüyordum.

Ölemez.

Beni bırakamaz!

Birden önümde duran bedenle kafamı kaldırdım. Özgür dik dik bana bakıyordu. İfadesiz suratımla ona bakmaya devam ederken konuştu. "Kalk artık."

Cevap vermeyip önüme döndüm. Şimdi onunla uğraşamazdım. Birden Özgür kollarımdan tutarak beni zorla ayağı kaldırdı ve sürüklemeye başladı.

Saatlerdir soğuk betonda oturmaktan uyuşmuş ayaklarım bana hiç yardımcı olmuyordu. Özgür beni sürüklerken arkamı dönüp acil kapısına bir bakış attım. Hareketlilik göremeyince tekrar önüme döndüm ve Özgür'ün beni sürüklemesine izin verdim.

Hastane binasından çıkıp bahçede boş bir banka ilerledik. Boş banklardan birine beni oturtup başımda dikilmeye başladı.

Tekrar kafamı kaldırıp ona baktım. Nefes vererek konuştum. "Noldu Özgür." Özgür inanamıyormuş gibi beni sürekli baştan aşağı süzüyordu. Nedenini biliyordum. Az çok anlamıştım.

"Fırat Mert sana ne yaptı!?" Dehşet içinde konuştuğunda omuz silktim. "Neden yaptı bilmiyorum. Ama belkide en iyisini yaptı." Özgür inanamıyormuşçasına bana bakmaya devam etti. "Fırat! Ölümlüler gibi kokuyorsun, insanlar gibi kokuyorsun. Bunun neresi iyi!?"

"Hatırlatmama gerek varmı bilmiyorum ama şuan Barış bir vampir yüzünden orda! Ve emin ol artık ona bu zararı veren bir ırktan olmadığım için mutluyum!" Özgür bişey demedi. Yüzüme bakmaya devam etti.

Dudakları sürekli aralanıyor, sonrasında bişey diyemeden kapanıyordu. En sonda cesaret toplamış gibi konuştu "Nasıl yaptı bunu?" "İlaçla." Gözleri tekrar dehşetle açıldı "İlaçlamı!?" Omuz silkerek kafamı salladım.

Başka bişey sormasına müsade etmeyerek ayaklandım. "Bana bu kadar hava almak yeter. İçeri gidiyorum." Bişey demesine izin vermedim ve hızla hastanenin içine adımladım.

Kendimi tekrar Acilin önünde bulunca derin bir nefes aldım. Kafamı çevirerek oturaklarda oturan Efe'ye baktım. Hiç yarası yoktu. Bu beni şaşırtsada tepki veremiyordum.

Barış bayıldığından beri sanki tüm ruhum çekilmişti. İlk başta acilin kapısında beklerken sürekli göz yaşı dökmüştüm. Ama son 3 saattir ruhsuz gibiydim.

Öğlen oluyordu. Barış dün akşamdan beri amelyattaydı. Yarası derin olduğu için zor dikiş atılıyormuş. Birde şah damarına yakın bir yerde olduğu için çok riskliymiş.

Sen Başkasın Yesari  BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin