Bölüm 6

14.8K 727 63
                                    

Yeni bir bölüm ile merhaba! Boş bir vakit buldum ve hemen bölüm yazayım dedim. Umarım heyecanla okuyacağınız bir bölüm olmuştur. Yorum ve beğenileri unutmayın. İyi okumalar :'))

Gözlerimi, penceremden içeri sızan güneş ışığının verdiği rahatsızlıkla zar zor araladım.

Nedense bugün kendimi fazla yorgun hissediyordum. O kadar geç yatmamama rağmen bir halsizlik vardı üzerimde. Dün ince giyinmiştim, havalar artık soğumaya başlıyordu belki de üşütmüştüm. Hasta olmamayı umarak yataktan çıktım. Hasta olmak istemiyordum çünkü hasta olduğum zaman çok çekilmez biri oluyordum.

Bugün dükkana geç gidecektim sebebi ise benim bitmek bilmeyen fotoğrafçılık tutkumdu. Boş günlerimi genelde kitap okuyarak ya da kendimi dışarı atıp fotoğraf çekerek geçiriyordum. Burcu da bugün dükkanı tek başına halledebileceğini söyleyince ben de kendimi dışarı atma kararı aldım.

Odadan mutfağa şarkılar söyleyerek geçtiğimde, Burcu elinde kupası masaya oturmuş dergileri karıştırıyordu.

Beni görünce dergiyi kapatıp, ''Çisil, hemen gel, seninle konuşacaklarım var.'' dedi.

Yanına otururken benimle ne konuşacağını merak ediyordum. Kötü bir şey miydi acaba?

''Ne oldu Burcu,'' dedim uzatmadan. Merak etmiştim ve lafı uzatmaya gerek yoktu.

''Bir arkadaşımla görüştüm ve sana bir iş buldum. Ve tam da hayalindeki gibi!''

Doğru mu duyuyordum? Ben ve bir iş? Aylardır kimse beni ciddiye bile almıyordu. Gittiğim her kapı 'biz size geri döneriz' deyip dönmüyordu. Pislikler!

''Beni duyuyor musun?'' dedi Burcu.

''Ha, pardon dalmışım. Ne işi peki?''

Gerçekten yapabilir miydim? Yani bu sefer olur muydu? Her detayı öğrenmek istiyordum.

''Arkadaşım bir şirkette çalışıyor. Tam olarak nasıl bir yer bilmiyorum ama baya büyük ve işlek bir şirket. Kozmetikten tut giyime kadar çoğu mankenin sponsorluğunu yapıyor ve dergi kapakları için fotoğraflarını çekiyorlar. Tabii benim anlatmamla basit gibi görünebilir ama efsane olduğunu daha önce bana kendisi anlatmıştı. Düşünsene Çisil, daha önce İngiltere'ye gittiler! Tüm katolog çekimleri orada oldu ve bir hafta boyunca bir otelde konakladılar. Her şey de içindeydi!''

Burcu'nun anlattıkları bana bir masal gibi gelse de ne yalan söyleyeyim heyecanlanmıştım. Bir an kendimi bir pozisyona yakıştırmaya çalıştım ama uyduramadım. Ben ne yapacaktım ki?

''Peki, her şey iyi hoşta ben ne yapacağım Burcu?''

Burcu yüzünde insanı sinir edecek bir eda ile ''Ah, canım benim tabii ki fotoğraf çekeceksin!'' diye heyecanlanarak ayağı kalktı. Elini beline koyup mutfağın ortasında bir ileri bir geri yürürken bir yandan da, ''böyle kıvırta kıvırta yürüyen mankenlerin, '' dedi ve ardından omuzlarını dikleştirdi ve bacakları hafif açık bir şekilde yürümeye başlayıp ''böyle heybetli bir şekilde yerleri ağlatarak yürüyen yakışıklı çocukların resimlerini çekeceksin.'' dedi.

O an yüzümde 'hadi canım' dercesine bir ifade oluştuğuna yemin edebilirim. Ben ve mankenlerin fotoğraflarını çekmek?

'Burcu,'' dedim ayağı kalkıp yanına giderek. ''Hala uykuda olabilir misin?''

Burcu bir an bozuldu. Sonra ne mi oldu? Konuştu. Hiç susmadan. Ama eninde sonunda istediğine ulaştı ve beni ikna etti. Aklıma çok sinmese de bu işe ihtiyacım vardı. Aylardır işsizdim. Nereye gitsem kapılar yüzüme kapanıyordu ve belki bu sefer şans yüzüme gülecekti, kim bilir?

Burun BurunaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin