Bölüm 17 -Kesit-

7.4K 202 14
                                    

Merhaba benim ruhu güzel okurlarım. Bir kesit ile sizlerleyim. Hiç beklemediğiniz bir kesit olmuş olabilir, farkındayım. Ama sizleri birisi ile tanıştırmak istiyorum. Artık sizlerinde birer birer o kişi ile tokalaşma zamanı geldi.
Peki, bu gizemli adam hakkında ne düşünüyorsunuz. Tahminlerinizi merakla bekliyor olacağım.
Her zaman, karanlık günlerin içinde beyaz umutları yakalayabilmeniz dileği ile, yeni bölüme kadar kendinize iyi bakın.

''Benimle...'' dedi birkaç adım atıp aramızdaki mesafeyi kapatırken, ''Tam burada...'' birkaç daha adım attı ve mesafeyi tamamen kapattı. ''Bir bütün ol.''

Nefes alışverişim düzensizleşmeye başlamıştı. Sanki bastığım zeminden bana doğru yükselen bir alev vardı ve beni yutmak üzereydi.

İstiyordum... Evet demek, kabul etmek istiyordum. Hayatımda ilk kez kendimden emin bir şekilde anı yaşamak istiyordum. Kendimi şefkatle sarılmış, korunmaya muhtaç değilmişim gibi hissediyordum.

Barlas, dudaklarını, bir kağıt inceliği kadar bıraktığı mesafede aralarken evet diyecektim. Tam ağzımı açmış evet diyordum ki o sesi duydum...

O ses tüm isteklerimin üzerine yıkılan bir duvar gibi sert ve emin çıkmıştı. Gözlerim, bizim üzerimizde olan tüm yüzlerin arasından mesafeleri aşarak bulmuştu onu...

Hızlı adımlarıyla bana doğru geliyordu. Ben ise bana doğru yaklaşan bu adamın yüzünü hiçbir zaman unutmamıştım ve asla unutamazdım. O buradaydı...

Daha ne diyeceğimi bilemeden kolumdan çektiği gibi arkasına acımasızca savurdu. Birbirine giren saçlarım adeta bu adamdan korkmuş gibi haykırmıştı.

Barlas kaşlarını çatmış olayı idrak etmeye çalışırken kolumdan tutan bu adam ona zaman tanımamıştı. Ona bir soru sorması, olayı anlaması için bir fırsat vermemişti.

Bileğim, canımı acıtacak şekilde uygulanan bir kuvvetin altındaydı.

Beni çekiştirerek kapıya doğru sürükleyen bu adama karşı mücadele dahi edemiyordum. Onun gücü her zaman beni incitmek için var olmuştu.

Gözlerimden bir damla yaş usulca süzülürken Barlas'a baktım. Hala ne olduğunu kavrayamamış gibi görünüyordu. Dudaklarımın arasından kaçan inilti ile gözlerimi istemeyerek, o gözlerden ayırdım.

Gördüğüm son şey o dipsiz bir kuyuyu andıran koyu renk gözler olmuştu. Ve ben mezarımı o an o dipsiz kuyuya gömmüş, kimseye açılamayacak şekilde üzerine taşlar atmıştım.

Ben şimdi ölmüştüm. O kadar ölümden bir kez daha ölü olarak çıkmış, tekrar yok olmak adına savrulmuştum.

Kim bilir, belki de ben mutluluğu hak eden biri olamamıştım ve hiçbir zaman da mutlu olamayacaktım. Ben sonsuza dek ölü olarak yaşayacaktım...

Burun BurunaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin