Bölüm 36

3.6K 126 11
                                    

Merhaba küçük balıklarım. Merhaba, merhaba, merhaba!

Sizleri özlemiş biri olarak beni özleyip özlemediğinizi bile bilmeden sizlere nasıl olduğunuzu sorma kısmına atlıyorum. Umarım iyisinizdir. Umarım iyi ve umutlusunuzdur. Ben mi? Ben biraz halsiz, biraz bitkin, biraz yorgunum sadece.

Biliyorum, biliyorum siz söylemeden ben dökeyim o satırları... Bana fazlasıyla kırgınsınız: bölüm gecikti diye...

Elimde olmayan sebeplerden ötürü olduğunu söylemek istiyorum yalnızca. Başından beri benimle birlikte bu yolda yürüyen insanların beni az çok tanıdığını biliyorum ve asla ama asla bölüm geciktirmediğimi bildiklerini de biliyorum.

Bu yüzden söyleyecek pek bir şeyim de yok açıkçası. Her şey sizler için ve her şey bu küçük ailem için. Ve sizin içinizden gelen, yüreğinizden kopan her şey benim ve bu ailemiz için onu da biliyorum. Bu yüzden haklısınız.

Pek fazla konuşmayacağım. Sessizce kenara çekiliyorum ve bana olan kırgınlığınızın; ruhunuzun güzelliklerine bulanıp orada söndükten sonra bana düşmesi dileği ile ayrılıyorum buradan. Düşen parçalarınıza sahip çıkacağıma olan inancınızı kaybetmeyeceğinizi de biliyorum. Sizleri seviyorum. Hem de papatyalar kadar çok!

*Sen avuçlarıma gökyüzünü sığdırsan, ben yine de seni sevmekten vazgeçemem.*

Gözlerimin üzerindeki hafif iç gıdıklayıcı bir uyuşukluk ile yavaş yavaş kendime gelmeye başlamıştım.

Göz kapaklarımı bütün çabalarına rağmen birbirinden ayırırken, güneşin parlaklığı yavaş yavaş daha net bir hal alıyordu. Kirpik uçlarımı yakan, gözlerimi uyuşturan bir parlaklıktı bu. Ayrıca sırtımdaki ağrıyı da uyuya kaldığım yerden yavaşça doğrulmaya çalışırken fark etmiştim. Ağrı, hareket etmemle tüm vücuduma yavaşça yayılıyor, varlığını sinsi sinsi belli ediyordu. Elim, gözlerime doğru giderken dün yaşanılanlar hafızamda yavaşça belirmeye başlamıştı. Uyuyakaldığım kanepede oturur pozisyonu alıp dikleşirken, gözlerimde bir yandan Melodi'yi arıyordu. Görünürde yoktu fakat şuan sorun bu değildi. Sorun, burada uyuyakalmam ve sırtımın feci bir ağrı oluşturacak şekilde tutulmasıydı. Gecenin soğuğu içime işlemişti sanki.

Ayaklarımı kanepeden sarkıtırken bacaklarımın bile uyuştuğunu fark ettim. O sıra gözlerim bacaklarıma takıldı. Çarpma darbelerinden oluşmuş morluklar, çizikler... Çocuksun dedim kendime, küçük yaramaz bir çocuk!

Neyse ki Melodi'nin yarı uykulu yarı uyanık haliyle görüş açıma girmesi, gözlerimi bacaklarımdan ayırmam için bir bahane olmuştu.

''Günaydın,'' dedim gülümseyerek.

Gözlerinin altında oluşan morlukları, şişen göz kapaklarını aramızdaki mesafeye rağmen fark edebiliyordum. Fakat bozuntuya vermedim ve yavaşça ayaklandım. Ben ayaklanırken bana hafif bir tebessüm etti ve ''Günaydın,'' dedi.

Dağılmış saçları ile oldukça güzel duran bu kızın altındaki acıyı dün daha iyi anlamıştım. Melodi'nin kendisini bana açması beni birzcık huzursuz etse de acıları olan bir insanın yanında olduğum daha doğrusu olmaya çalıştığım için bile mutluydum. Böyle düşünüyordum çünkü Melodi, kendisini kolayca açabilecek bir kız değildi; en azından onu tanıyan herkes benim gibi düşünüyordu, buna emindim.

Gözlerim, Melodi'nin dağınık saçları arasında mekik okurken Melodi'nin sesiyle kendime geldim.

''Aç mısın? Şuan evde hiçbir şey yok. Sanırım bir şeyler almak için şehire inmemiz gerekiyor.''

Burun BurunaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin