Bölüm 28

6.1K 250 21
                                    

Merhaba benim güzel okurlarım. Sizlere bir sürpriz yapmak istedim. Bir gün de iki bölüm yayınlama düşüncesi aklımda hep vardı ama demek ki bugüne kısmetmiş... Artık yavaş yavaş hikayelerimin üzerinde daha çok durmaya çalışıyorum. Ayrıca bir konu da konuşmak istiyorum. Arkadaşlar bölümler arası anlamadığınız olaylar, diyaloglar olabilir hatta kafanız bile karışabilir bunlar doğal şeyler fakat sizi temin ederim ki hiçbir soru işareti kalmayacak kafanızda. Ben olay akışına bu şekilde müdahale ediyorum ve kafamdaki kurgu gereği böyle ilerliyorum ayrıca bazı karakterler geri planda kalmış gibi görünebilir ama sakın aldırış etmeyin derim çünkü ne olacağını bilemeyiz değil mi? Umarım bu bölümle birlikte birkaç şey oturur ve kalan parçaları da zamanla sizler çözebilirsiniz, çözemezseniz de merakla bekleyeceğinizi biliyorum! Bu bölümde benim için bir ilke adım attım. Çok şaşırabilir hatta ve hatta belki aranızda farklı yorumlar yapanlar bile olabilir lakin şunu söylemek isterim ki yazmak benim için her şeyden önce nefes almak gibi bir şey olduğundan bu yolda yürüyorsam ve yürüyeceksem bazı ilklere adım atmam, bazı kurguları yaşatmam ve hatta ve hatta bazı satırları yazmak için risk almam gerekiyor. Umarım ne demek istediğimi anlıyor ve o sıcak desteğinizi her daim yanımda bulundurmak için burada bekliyorsunuzdur. Hepinize keyifli okumalar diliyorum. Güzel yorumlarınızı ve beğenilerinizi eksik etmeyin lütfen. Hepinizi öp

Uyku ile uyanıklık arasındaki o ince çizginin üzerinde dengeyi sağlamaya çalışıyordum. Gözlerim kapalıydı, kapalıydı ama açmak için de büyük bir uğraş verdiğimi biliyordum. Ayrıca kirpik köklerimdeki acı da fazlasıyla kendini gösteriyordu. Vücudumun eklem yerleri sızlıyor, başımda sanki geceden kalma bir ağrı varmış gibi zonkluyor duruyordu. Hatırlamaya çalıştım. En son nerede olduğumu ve ne yaptığımı... Ama hatırlamak benim için çok yorucu bir eyleme dönüşmüştü. Silik silik anılar vardı sadece. Dün gece Barlas'ın kafamı karıştırması, sonra yağan yağmur ve bahçede yaşanılanlar... Hepsi birden bire yan yana gelip bir harita gibi belirince elim istemsizce başıma gitti. Gözlerim yanıyordu fakat şuan merakım daha fazla rahatsız ediyordu beni. Barlas, gitmiş miydi? Gözlerimi yavaşça aralayacağım sırada kulağıma bir ses ilişti. Nerede olduğumu az çok tahmin edebiliyordum fakat emin de olamıyordum. Tam emin olmak için gözlerimi açacakken vazgeçmiştim. Bu ses fazlasıyla tanıdık geliyordu.

Biraz kendimi zorlamam sonucunda kulağıma ilişen sesin Barlas'ın sesi olduğunu fark ettim. Olduğum yerde kıpırmadan yatıyor, kiminle konuştuğunu çözmeye çalışıyordum. Telefonla konuşuyor gibiydi.

''Şuan uyuyor Uraz. Dün gece o kadar kötüydü ki anlatamam. Bana... bana beni öldür diye yalvardı resmen.''

Barlas'ın konuşması hafızamda eksik ne varsa onları yavaş yavaş bir araya getiriyordu. Hatırlıyordum... Bunu ondan gerçekten istemiştim.

''Ben her şeyin farkındayım tamam mı?! Bana emir vermekten vazgeç!''

Barlas'ın sinirle gürlemesi bir anlık korkuya kapılmama neden olsa da fark etmemesini umarak iyice yattığım yere gömüldüm.

''Hayır; dediğim gibi Uraz, Menderes güvende. Onu Çınar ve Ahmet ile birlikte Yalovada ki eve gönderdim. Çisil'i o halde gördüğüm de çok kötüydü. Adeta kendisinden geçmişti. Çınar ile Ahmet de hızlıca Menderes'i arabaya taşıdılar. Kanlar içinde yerde yatıyordu. Kendisini vurmuştu.''

O gün orada Çınar'da mı vardı? Hayır, cidden kafam almıyordu. Kapalı gözlerimi birbirine bastırdım ve sessizce burnumdan derin bir nefes verdim. Kalbimin üzerinde bir ağrı vardı sanki.

''Uraz, hayır diyorum sana! Ben o gün oraya Menderes ile hesabımı halletmek için gitmiştim. Nasıl olduğunu bilmiyorum ama bir şekilde bana ulaşmıştı ve Çisil'in ortadan kaybolduğu gün bulaşmak istediğini söyleyip o adresi verdi. Biraz garip konuşuyordu ve tanınmamam gerektiğini söyledi. O gün oraya gittiğimde Çişil'in orada o halde olacağını bilmiyordum! Oraya gittiğimde ikisini yan yana gördüm. Menderes'in yüzünde tarif edemediğim bir şeyler vardı ve kötü görünüyordu. Sonra ayaklandıklarında onları takip ettim. Sonrasını biliyorsun işte. Seni de Çisil'i gördüğüm sırada aramıştım. Bana yardım etmen gerekiyordu çünkü Çişil'i arabaya bıraktığım an aslında Hakan'ı bulmam gerekiyordu. Onunla konuşacak birkaç şeyim kalmıştı. Ve bunu Çisil'e söyleyemezdim. Biliyorsun uzun bir süredir Hakan'a ulaşamıyordum.''

Burun BurunaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin