Bölüm 29

5.8K 232 27
                                    

Yeni bölüm geldi. Bu bölüm itibari ile size ihtimal verdiğiniz hatta sandığınız şeyleri  gerçekten var olup olmadığını sorgulatacağım. Bakalım, kim kimin nesiymiş? Bu arada aramıza yeni katılanlar oluyor ve ailemiz günden güne büyüyor onlara seslenmek istiyorum: Hepiniz ailemize hoş geldiniz! Umarım herkesin beğeneceği bir bölüm olur. Oy ve yorumlarınız için şimdiden teşekkürler. Keyifli okumalar.

Nefsi doyurmak zordur.

Nefse isteğini vermek, onu tatmin etmek zordur.

Hele hayatın boyunca bir duyguya baştan aşağı muhtaçsan, ona dünyaları da versen doymaz.

Benim de öyleydi. Nefsime söz geçiremez, doyuramazdım.

Onu doyurabilecek tek insanın kollarının arasındayken yine de onu doyuramazdım. Onu doyursam bile ben o insana doyamazdım.

Gözlerimi yavaşça araladım ve tüm karmaşıklığından arınıp bir berrak gibi parlak gözbebeklerin sahibini buldum.

Barlas, cennet kadar duru bakıyordu. Kirpiklerine düşen yağmur damlası misali küçük damlacıklar; kirpik uçlarını sanki kendine yuva edinmişti.

Dudaklarını birbirine bastırarak samimi bir şekilde tebessüm etti. Gülerken kısılan gözleri, içime bir kor gibi düşüyor, onun adının yazılı olduğu her bir hücremi, her bir noktamı derinlemesine yakıp, kavuruyordu.

Aramızda geçen bu garip sessizliği seviyordum. Onun sadece gözlerimin içine bakmasını ve bana 'senin yanındayım' dercesine gözlerini sakince yumuşunu seviyordum.

Ne olursa olsun, ne zaman olursa olsun Barlas'ın varlığı benim bir parçammış gibi hep benimle birlikte olmaya başlamıştı. O bunun farkında mıydı bilmiyorum fakat ben bunun farkındalığını uzun bir süredir onun yanında yaşıyordum. O, beni mutlu etmek için yaratılmıştı sanki.

Yerimde huzursuzca kıpırdandım. Bu hareketim; yaklaşık on dakika, parmaklarını ıslak saçlarımın arasında gezdiren Barlas'ı rahatsız etmişti sanırım. Parmaklarının saçlarımdaki varlığı yavaş yavaş geri çekilirken; kafamı yan çevirip Barlas'ın o gökyüzü gibi insanın içine huzur veren yüzüne baktım.

''Biraz daha iyi misin? Sanırım ateşin düştü.''

Yüzündeki endişeyi görebiliyordum. Mimiklerinin benim adıma bu denli hareketlenmesi hoşuma gidiyordu.

''İyiyim... Galiba.''

Barlas, çarpık bir şekilde gülümsedikten sonra, ''Ya, öyle mi küçük hanım,'' dedi. Yüzündeki ifade her neyden kaynaklanıyor bilmiyordum ama o kadar hoşnut görünüyordu ki hiç bozmak istemedim. Hala küvetin içindeki az önce soğuk ama Barlas'ın kavurucu sıcaklığındaki teninden dolayı yavaş yavaş ılımaya başlayan suyun içindeydik. Su, göğüs hizama geldiği için üzerime bir çarşaf gibi serilmişti. Bulanık su, Barlas'ın vücudumu görmesini engelliyor ve az da olsa içimi rahatlatıyordu.

''Biliyor musun, az önce ne fark ettim?''

Islak saçlarımı geriye itip, Barlas'ın sıcak göğsünün sırtımdaki o dehşet verici etkisini unutmaya çalışarak gözlerinin içine baktım ve ''Ne fark ettin?'' diye sordum.

Barlas, kafasını birkaç saniyeliğine geriye atıp, dişlerini göstererek gülümsedi ve, ''Omzunun arkasında, göremeyeceğin bir yerde küçücük bir benin var.''

Şaşkın ifadem yüzüme iyice yayılırken Barlas devam etti.

''Seni böyle keşfetmek o kadar güzel ki...''

Burun BurunaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin