Bölüm 8

13K 588 60
                                    

Yeni bölüm geldi! Umarım beğenirsiniz. Bu bölümü yazarken birazcık zorlandım ama sonra toplardım. Sizce bu sefer kızımızın başına neler gelecek? Yorum ve beğenilerinizi bekliyorum. Hepiniz öpüldünüz!

Gencecik yaşımda başıma gelmeyen rezillik kalmış mıydı acaba? Dünyaya adeta kendimi rezil etmek, sakarlık yapmak ve diğer kızlardan farklı olduğumu garip yöntemlerle kanıtlamak için gelmiştim sanki.

Bir an gerçekten bayılacak gibi oldum. Yaklaşık bir saattir gözlerimi yummuş, başımdaki adamların gitmesini büyük bir istekle bekliyordum. Ah, kumsalda yaşadığım rezalet aklıma gelince bir kez daha yıkıldım. Şuan baygın numarası yapıyor olmasam büyük ihtimalle ayağa kalkıp etrafta ne var ne yok hepsini parçalıyor olurdum!

Sen kalk, o kadar yol gel, üstüne bir de utanmadan kafana top ye; olacak iş mi?!

''Doktor bey, bir sorun yok değil mi?''

Anlayışlı mı anlayışlı, yakışıklı mı yakışıklı beyefendimiz güzel(!) sesiyle başımın dibinde koca karılar gibi konuşmaya devam ediyordu! Hayır, sakın aldanmayın. Merak ettiğinden falan değil, ölüp başına kalmayayım diye tüm bu direnişleri; başka ne olabilir ki?

''Barlas Bey, dediğim gibi bir sarsıntı geçiriyor büyük ihtimalle. Görünürde bir şey yok, birkaç saate uyanır.''

Ardından birkaç onaylama geldi ve bir kapı sesi odayı doldurdu. Tam gözlerimi açıp kocaman bir 'oh be' diyecektim ki Barlas benden önce davrandı.

''Acaba gidip uyandırmaya mı çalışsam ne yapsam, şuna bak camış gibi yatıyor. Ölüp de başıma kalmasın!''

O an duyduğum 'camış' kelimesiyle yataktan doğrulduğum gibi karşımdaki adama gözlerimi diktim. Camış mı demişti? Hem de bana?

''Afedersiniz ama siz kime camış diyorsunuz be?''

O an nasıl büyük bir pot kırdığımı fark ettim. Ah, kafamı bilmem kaçıncı kez nerelere vursam da kendimi nerelerden yuvarlasam diye düşündüm.

''Sen,'' dedi şaşırarak. Ardından gür kaşlarını çattı ve ciddi bir şekilde konuşmaya başladı.

''Bakıyorum da kendinize geldiniz! Ya da kendinize çoktan gelmiştiniz de keyfi hareket ediyordunuz? Bir açıklamanız var mı Çisil Hanım?'' dedi.

Bir açıklamam var mıydı? Kesinlikle yoktu. Karşımdaki adama bir kez daha baktım. Takım elbisesi ile karşımda adeta bir güneş edası ile parlıyordu resmen!

Koyu saçları, koyu gözleri, ince burnu ve düz dudakları odanın duvarlarını eritebilecek potansiyeldeydi resmen.

Tek kaşını kaldırdı, ukala bir sırıtışla ''Pekala Çisil Hanım, ben anlamam gerekeni anladım,'' dedi ve karşımda duran koltuğa oturup gözlerini üzerime dikti.

O, bana anlam veremediğim ifade ile bakarken bir an ne yapmam gerektiğini tartamadım.

''Ayrıca sensin camış,'' diye ekledim.

''Ne?'' dedi gözleri hafif büyüyerek.

Kesinlikle kafama top yediğim için böyleydim! Kaçacak bir delik, atlayabileceğim bir pencere aradım ama inanın delik yoktu, pencere ise çok uzaktaydı. Pencereye varana dek bu karşımdaki adamın bakışları altında papates gibi olurdum be!

''Siz,'' dedim elimle başımı ovalarken. Kafamın ağrısı yavaş yavaş kendini gösteriyordu. ''Siz dediniz ya hani camış diye, ondan şey oldu yani...''' diye baya bir saçmaladım.

Burun BurunaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin