Bölüm 15

10K 451 75
                                    

Yeni bölüm geldi. Umarım beğenerek okursunuz. Bu arada önceki bölüme gelen güzel yorumlarınız için teşekkürler. Yeni yorumlarınızı da merakla bekliyor olacağım. Hepinize keyifli okumalar!

Hormonlar, hormonlar, hormonlar...

Barlas'ın aklımda düşünce karmaşası bırakıp gitmesi üzerinden çok fazla geçmemişti. Beni arkasında bırakıp, koltuğuna oturan adamı, arkasından takip ederken göz ucuyla süzmüştüm.

Yerine rahatsızca oturmuş ve gözüm onun üzerindeyken bu süre zarfında neredeyse bir türlü rahatlayamamıştı.

Bir şey vardı ve tam olarak ne olduğunu henüz idrak edememiştim.

Oturduğu yerde soğuk soğuk terler atıyordu. Ve nefes alış verişinin düzensizliği; inip kalkan göğsünden, onca mesafeye karşın rahatça anlaşılıyordu.

Durup dururken ne olmuştu da böyle bir ruh haline bürünmüştü ki?

Uraz, gözlerimi takip ederek sonunda Barlas'a ulaştı. Uraz'ın yüzünde de benim ki gibi Barlas'a karşı anlam veremediğim bir ifade oluştu. Tek kaşını hafifçe yukarı kaldırmış, farkında olmadan dudaklarını araladığı gibi buruşturmuştu.

''Of ulan!''

Barlas; bir hışımla kalktığı yerden, tuvaletin olduğu yere doğru hızlıca yürümeye başladı. Uraz, birkaç saniyeliğine de olsa bana dönüp, ''Ben hemen gelirim,'' dedi ve yanımdan ayrıldı.

Merak etmiyor değildim; sonuçta yaklaşık bir saat önce çok utanç verici bir olay yaşamıştık ve bu olayın üzerine Barlas'ın böyle garip tepkiler göstermesi beni şaşırtıyordu.

''Bakar mısınız? Acaba uçak ne zaman iniş yapar?''

Elindeki kağıtları inceledikten sonra, ''Yaklaşık yarım saatlik bir yolumuz var,'' dedi.

Başımla onayladıktan sonra, kendime bir saat daha vakit geçirecek bir şeyler aramaya koyuldum. Hata bendeydi, yola çıkacağımızı biliyordum; ne diye yanıma oyalanacak bir şeyler almamıştım ki.

Bir süre oturduğum yerden etrafı incelemeye başlamıştım ki Barlas'ın arka sırasındaki kadının kendi kendine konuşması dikkatimi çekti. Duygu Hanım ise maşallah uçağa bindik bineli aralıksız bir şekilde uyuyordu.

Onu uyandırmamaya dikkat ederek yerimden kalktım ve kadına daha yakın olmak için ön sıraya oturdum. Normalde bu koltuklar dolu olsaydı bu yaptığım çok yanlış bir şeydi. Uçakta bir denge vardı ve herkes kendi koltuğu haricinde mümkün olduğunca başka yere oturmamalıydı.

''Lanet olsun! Nerede bu ilaçlar?''

Kadın, küçük çantasının içine adeta talan ediyordu. Bir şey aradığı bariz ortadaydı ama bu kadar önemli olması özellikle benim gibi canı sıkılan birisine eğlence oluyordu.

Kadının bir an arkamda hareketlendiğini hissettim. Koltuğun arasındaki boşluktan arka tarafı az çok görebiliyordum. Yana doğru kayarak gözlerimi kapattım. Uyuyormuş gibi davranarak daha az dikkat çekiyordum.

Kadın, yanındaki kadına dönüp, kimsenin duymaması gerekiyormuş gibi bir ses tonuyla, ''İlaçlar yok. Ben o ilaçları kaç dolar ödedim!''

Başka bir ses tonu daha olaya dahil olunca olay dikkatimi daha çok çekmeye başladı.

''Sen şaka mısın? Acaba unutmuş olabilir misin?''

Kadın bir of çekti ve konuşmaya başladı.

''Hayır, özellikle yanıma almıştım ve kontrol etmiştim. O ilaçlar benim son çaremdi. İşimiz ilaçlara kalırsa böyle olur işte. Ah, bizim Bülent kuşu yuvaya sokabilse bunlarla mı uğraşıyor olurdum sanki!''

Burun BurunaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin