Bölüm 23 - 5.Kısım -

7K 234 51
                                    

Uzun bir giriş yapmadan sizi hemen bölümle baş başa bırakacağım ama bırakmadan önce sizden emeğimin karşılığı olarak güzel güzel yorumlar istiyorum. Uzun yorumlarınızı ve beğenilerinizi bekliyorum, lütfen okuyup beğenmeden geçmeyin. Gerçekten severek benimleyseniz, desteğinizi de fazlası ile hissettirin ki karşılıklı daha güzel bir duyguya dönüşsün. Umarım beğeneceğiniz bir bölüm olmuştur. Bu bölümle, yirmi üçüncü bölümü sonlandırıyorum. Size olan sözümü tutuyorum, gördüğünüz gibi oldukça uzun oldu. O zaman hepinize keyifli okumalar!


Ritmik şekilde salladığı bacağına odaklanmış, benden istediği şeyi idrak etmeye çalışıyordum.

Ölmek bir yana öldürmek çok farklı bir şeydi. Bir insanın bedenini sonsuzluğa doğru paramparça etmek, ruhunu bedeninden bir katil edası ile sessizce koparıp atmak...

Hakan, hiçbir şey demeden elindeki bıçak ile oynuyordu. Arada bir oturduğu, bir ayağını diğer ayağının üzerine atıp arkasına yaslandığı koltuğundan çaktırmadan bana bakıyordu. Yüzündeki o içimi yakan tebessümü, yaradılıştan gelen ruhumdaki kötülüklere sanki ninni söylüyordu. O ninni ise beni sadece kendi tarafına çekmek için tekrar tekrar mırıldanıyordu kulağıma. Beni Kucağına doğru çekmek ve kendi oyunlarına göz yumdurmak... Kısacası kötülüğe alet etmek.

Benden istediği şey bu dünyada en son yapabileceğim şeydi. Hayır, yapabileceğim de uymuyordu bu istediği şeye... Bu istediği şey asla yapmayacağım bir şeydi. Bir insanı öldürmek çok kolaydı şüphesiz fakat ben ne bu istediği şeyi yapacak kadar cesaretliydim ne de kötü biri.

Ben, değil bir insanı öldürmek bir karıncaya zarar veremezdim ki; özellikle bu benim bir zamanlar en sevdiğim, en değer verdiğim dostum ise...

''Ölüm.''

Duyduğum sesi ile daldığım düşüncelerimden hızlıca sıyrıldım ve tüm dikkatimle Hakan'a odaklandım.

Elindeki bıçağın ucuyla oynamaya devam ediyordu. İşaret parmağını, bıçağın sivri kısmına bastırıyor fakat yaranın açılmasına da izin vermiyordu.

''Ölüm,'' dedi tekrardan. ''Çok basit ve kolay. Neden bu kadar çok düşündün ki?''

Şaşırdım. Hatta o kadar şaşırdım ki duyduklarımın gerçek olup olmadığına emin olamadığım için refleks olarak dudaklarımdan, 'Hı' diye bir ses çıktı. O ise buna sadece güldü ve bıçağı yavaşça masanın üzerinde duran ince mendilin üzerine koydu.

''Ölmek, çok kolay Çisil. Bir insanı öldürmek, onu bu dünyadan koparmak çok kolay... Söylesene bana, bir insanı öldürmeyi hiç düşündün mü?''

Söylediği her cümle karşısında nefes alışverişim yavaşlıyor, kanım çekiliyordu sanki. Korkudan mıydı yoksa üzerime oynadığı bu psikolojik oyun muydu bilmiyordum ama kendimi fazlasıyla kötü hissediyordum.

''Ben ruh hastası değilim,'' dedim soğukkanlı bir şekilde.

Verdiğim cevaba karşılık sadece gülümsedi. Amacına yavaş yavaş ulaşıyor gibi mutlu görünüyordu.

''Ne güzel ki ben bir ruh hastasıyım,'' dedi. ''Seninle aramızda çok fark var, güzelim. Mesela ben insanlara zarar vermekten hoşlanıyorum. Onlara acı çektirmek, son sözlerinin benim adım olması bunların hepsi bana haz veriyor. Sen ise kendine zarar veriyorsun. Ama bunun sebebi de benim. Sana, kendine zarar verdirten asıl güç benim.''

Yüzündeki gülümseme yavaş yavaş solup giderken yerini buz gibi bir ifade aldı. Yüzünün buz gibi görünmesinin aksine, gözlerindeki ateş korkulmayacak gibi değildi.

Burun BurunaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin