Çifte bölüm attım, insan bir dua eder değil mi? Justinle evlensin, Los angeles'ta yaşasın, Miley kankası olsun, cennete girsin, zengin olsun falan diye cık cık cık.
Güneş açmadan önce Justin odadan ayrılıp, Kaylayı yorganın altında yalnız bırakmıştı. Yatakta bıraktığı yer şimdi boştu.
Elleriyle seksi saçlarını birkaç kez karıştırırken rahatlamışçasına bir nefes verdi. Sakindi, -şimdilik olabildiğince- ve bu iş biteceğini düşünüp kendini rahatlatmaya çalışıyordu.
Kilitlediği kapıyı açtı ve ilerlerken yerde uyuyan Kelsey’i görmesi onu gerçek olaylara tekrar döndürdü.
Kelsey onu ne kadar gıcık etse de kendine hakim olamıyodu. Kelsey’in onu dinleyip yerde yatması, Justin’in boktan hissetmesine sebep olmuştu.
Ona doğru yaklaşırken derin bir nefes alarak gerçekten de yerin ne kadar rahatsız olduğunu düşündü. Ona bakarken yanaklarının içini ısırmıştı. Çok güzel olduğu inkar edilemezdi ama Kelsey’de Justin’in çığlık atmak istemesine sebep olacak olan şeyler vardı.
Bu Kelsey’in Justin’i en mükemmel zamanında (derinden bir iğneleme) yakaladığı için miydi yoksa birkaç saat önce aşağıda Bruce tarafından yerin dibine sokulmasından mı kaynaklanıyordu bilmiyordu ama Kelsey’in başı gerçekten dertteydi.
Justin eğilerek onu yattığı yerden kaldırarak bir bebekmiş gibi kucakladı ve onu hiç dokunulmamış yatağına yatırdı. Yakınında duran bir battaniyeyi kaparak ayaklarından boynuna kadar üzerine örttü.
Ona son kez bakarak arkasını döndü ve asıl gitmesi gereken yere doğru merdivenlere yöneldi.
Bruce bir sandalyede oturmuş kendi kendine yemek yemesi Justin’in dudağında bir gülümseme oluşturdu.
“Hey Bruce,” diye bağırdı Justin ve içerde Bruce’un tek başına olduğuna emin oldu.
“Ne?” diye karşılık verdi Bruce. O sabahların olmazsa olmaz adamı değildi.
Sadece sinirlenmesi için Justin’e daha fazla neden sunuyordu.
İkinci kez düşünmeden ya da bir ses çıkarmadan Justin Bruce’a ücreti ödedi ve tişörtünün yakalarına yapıştı. Onu hemen bitişiklerindeki duvara yapıştırmadan önce oturduğu yerden zorla kaldırdı.
Yumruğunu havaya kaldırırken hiç tereddüt etmedi ve anında Bruce’un çenesine yapıştırırken acı bir görüntünün ardından Bruce’dan hoşnutsuz bir inilti çıktı. Yumruğunu tekrar çekti ve bu sefer Bruce’un tam midesine oradan da kaburgalarına yumruğunu indirdi. “Bir dahaki sefere bana dokunmadan önce iki kez düşün,” dedi Justin nefretle. “Ve öldürmekle tehdit etmeden önce.” Biraz daha yaklaşmaya başladığında burunları arasında sadece milimetreler vardı. “Sana bir dahakine dokunduğumda tek kelime edecek bir şansın bile olmayacak.” Dedi Bruce sesini gitgide alçaltarak. Her hecesinden zehir damlıyor gibiydi.
Justin onu duvara zorla ittirdi ve arkasını dönüp uzaklaşırken Bruce’u arkada acı içinde bıraktı.
Justin’in nefret ettiği bir şey varsa o da Bruce’un önceki gün yaptığı gibi, insanların ondan üstün olmak için çabalamasıydı.
Tişörtünü aşağı doğru sıyırdı ve merdivenlerden yukarı doğru hızlıca çıktı. Kıyafetlerini çıkardığı odaya tekrar girdi –Kelsey hala uyuyordu- ve kendini banyoya attı. Duş için suyu açtı ve sıcak suyun hak etmeyen vücudunu ıslatmasına izin vererek içeri girdi.
Boynundan aşağı doğru akan su Justin’i rahatlatmaya yetmişti. Sabahları uzun duş almayı seviyordu çünkü bir süreliğine de olsa gerçek hayattan bir kaçış yolu olarak görüyordu. Saçını yıkadıktan hemen sonra suyu kapattığında başka bir round için kendini hazırlıyor gibi hissetmişti.
![](https://img.wattpad.com/cover/6458489-288-k113544.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Danger (Tehlike)
Fanfiction© Dünyada belieber'ların okuduğu en ünlü hikaye Okuyucu sayısı ABD'de üç milyonu geçti. Çeviri bana ait. Hikayenin hakkı; hipstastyle'e çeviri hakkı; ben sahibimdir.