Bölüm 18

25.6K 898 216
                                    

Selam kızlar.. Bu bölümden sonra büyük ihtimal (İnş. Olmaz) öbür bölüm biraz geç gelebilir, bu bölüm uzun olduğundan- üç sayfa ama normalde dokuz sayfa- tek bölüm attım. İnternet bulduğum herhangi bir zamanda söz atacağım. Hızlı bir tempo ile başladık, şimdi mola vakti. Bu arada ben yokum diye de beni de yabana atmayın.  İyi bayramlar  :D  

Not1: Benim hikayelerde parantez içi yorumları daha yazmayabilirim, yorum olarak belirtmeniz yeterli. Bu bölümde de aynı öyle yapacağım.

“Kelsey Anne, uyan! Okula geç kalacaksın!” Annem odama dalarak o can sıkıcı tiz sesi kulaklarımın dibine davul gibi çalmaya başladı.

İnledim ve yönümü değiştirdim. “Hayır.” Diye mırıldanarak sesini bastırmak umuduyla yastığı kafama bastırdım.

Okuldaki çocuklarla uğraşacak ya da Carly’nin sorularına ve sıkıcı öğretmenlere dayanacak mod da değildim. Tek istediğim Justin nam- ı değer Tehlike ile karşılaştığımdan beri bir türlü sahip olamadığım uykuyu uyuyabilmekti.

 “Kelsey!” diye bağırdı üstümdeki battaniyeyi vücudumdan çekerek. Odamı çevreleyen soğuk tüm vücuduma hücum etmişti.

 Çok da işe yaramadı.

 “Beş dakika daha, lütfen.” Diye mırıldandım ve yastığı kafamın üzerine bastırdım.

 Belki şimdi beni rahat bırakabilirdi.

 “Kelsey!”diye bağırdı.  Yastığı kafamdan çekerek yastıkla beni tokatlamaya başladı.

 Belki de yaradı.

 “İsa, anne!” Rahatsız ve yorgun bedenimi zar zor yataktan kaldırdım. “Kalktım!” diye bağırdım gözlerimi ovuştururken.

 “İsa’nın ismini boşuna kullanmaya cesaret etme!” diye tiz bir sesle ciyakladı.

 Sadece gözlerimi devirdim. Cümlelerimde İsa’nın adını kullanarak dinime sadık kalabilirdim ama lanet olsun ki annem bunu çok farklı bir boyuta taşıyordu.

 “Kendinden utanmalısın, Kelsey Anne.” (Umarım Anne’ı anne diye okumuyorsunuzdur çünkü iki saattir ben öyle okuyorum anca fark ettim.) Cümlesine kafasını sallayarak devam etti ve nefesinin altından anlamsız kelimeler fısıldamaya başladı. “Giyin ve acele et, tüm günümüz yok.”

 “Önce duş almam lazım anne.” Diyerek banyoya yönelmiştim ki başka bir adım atmama izin vermeden beni durdurdu.

 “Hayır duş falan almayacaksın. Ben ve Dennis’in senin bir saatlik banyoya ayıracak vaktimiz yok. Gitmek zorundayız yoksa senin yatağına geç girme sorumsuzluğundan dolayı hepimiz geç kalabiliriz.” Parmağıyla beni gösterdi. “Yüzünü yıka, dişlerini fırçala, giyin ve aşağı gel.”

 “Ama anne, ben  şeyden beri banyo yapmadı—”

 “Eve sinsince girerken yakaladığından beri mi?” dedi sahte bir gülümsemeyle. “Evet, bu benim suçum değil. Kimse sana unutkan ya da dikkatsiz olmanı söylemedi.” Yürümeye başladı. “Ah ve henüz paçayı sıyırdığını düşünme genç bayan. Okuldan direk eve gelmeni istiyorum. Anladın mı?”

 “Evet, her neyse.” Dedim bakışlarımı kaçırarak.

 Başka bir tartışmaya girmek istemiyor gibi iç çekti. “Arabaya yerleşirken seni kapının önünde hazır görsem daha iyi olur.”

 Küçümser bir tavırla arkamdan ona el salladım ve banyoya girdim. Önce yumuşak bir tıkırtı ardından kapımın kapanma sesini duydum ve sinirle bir çığlık kopardım.

Danger (Tehlike)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin