Selaammm, Votelar kadar yorumlarda çok olsa keşke..
Neyse küçük tehlikeler- size bunu demek çok hoşuma gidiyor- ben bir on gün yokum bu da paylaştığım son bölümler herhalde. Bölümleri İngilizce başka bir yerden bulmam gerekiyor çünkü sitede kopyala yapıştır yapılmıyor. Bildiğiniz bir yer varsa Linki atın. Tatilde çevirebilirsem gelince veya internet bulduğum herhangi bir yerde atarım. Dua edin de otelde şifresiz wifi olsun :D Evet 17. Bölüme geldik,uzun bir bölüm parçamıza bakmayı unutmayın, iyi okumalar..
Not: Multimedia ganster şarkısı olmasa ( cidden çok sıkıcılar) ona yakın bir şey. Uyumsuz olabilir :)
Justin’in gözünden
“O biliyor da ne demek?” diye haykırdı Bruce oturma odasının ortasındaki kanepeden kalkarak.
Gözlerimi devirerek omuzlarımı silktim. Dürüstçe, bu salağa ağzımı açtığım için pişmandım. Ona Kelsey’den ya da beni bandajlamasından hiç bahsetmemeliydim.
Kapıya doğru yürüdükten sonra çocukların evde olduğunu bilerek birkaç kez tıkladım çünkü arabaları evin önüne park edilmişti. Kapının yanındaki duvara yaslanarak derin bir nefes aldım ve lanet olası kapıyı açmalarını sabırsızlıkla beklerken aklımı kaçırmamak için içimden ona kadar saydım.
Sonunda Bruce kapıyı açtı ve görüş alanıma girdi.
Ah, siktir. İşte saçma sorgulama geliyor.
“Sana lanet olası ne oldu böyle?” Meraklı gözleriyle ağzı bir karış açık bana bakıyordu. Çok da şaşkın değildi aslında, bu tür boktan olaylara alışıktık.
“Luke.” Diye fısıldadım ve Bruce’un yanından geçerek eve girdim. Çocuklar salonda televizyon izliyordu. İçeri girdiğimi gördüklerinde anında kafalarını bana çevirdiler.
“Lanet olsası Luke da ne demek?” dedi Bruce kapıyı kapatıp arkamdan beni takip ederek.
Bir tabureye kendimi oturttum ve hızlıca yüzümü ovuşturarak ellerimi aşağı indirdim. Buradaki insanlar nasıl ve ne zaman sinirleneceğimi gayet iyi biliyorlardı. “Birkaç işi halletmem için beni dışarı gönderdiğini hatırlıyor musun?”
Kafasıyla onayladı.
“Evet, iyi Kings’lerin bölgesine yürüdüm ve gittiğimde Luke da oradaydı. Geldi ve saçma sapan konuştu sonra birkaç yumruk salladı. Tam isabet ettiremeyince ben de karşılık verdim. Ve sonra her zamanki amcıklığıyla bıçak çıkarıp beni bıçakladı. Adamları gelip onu üzerimden çekti ve yapılacaklar başka işleri olduğunu söyleyip kaçtılar.” Olayları hatırladıkça daha da, daha da sinirleniyordum ve yaram, acısından dolayı tekrar kanamaya başlıyordu.
“Demek istediğin hiçbir neden yokken gelip seni bıçakladı mı yani?” diye inanamayarak sordu Bruce çocukların yanına kanepeye otururken.
“Evet.”
“Bu hiç mantıklı değil. Üzerine saldırıp kavga başlatması için boktan bir sebebi olmalı.”
“Eh, lokantada ona çarptım.”
“Lokantada?” Kaşlarını kaldırıp ayrıntı istedi Bruce.
İç çektim. “Ben ve Kelsey yemeğe gitmiştik –”
“Sen ve Kelsey?” Kaşlarını yukarı kaldırdı. “O da kim?”
“Önceki akşam evde tuttuğumuz vardı ya..” diye mırıldanarak gözlerinin içine baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Danger (Tehlike)
Fanfiction© Dünyada belieber'ların okuduğu en ünlü hikaye Okuyucu sayısı ABD'de üç milyonu geçti. Çeviri bana ait. Hikayenin hakkı; hipstastyle'e çeviri hakkı; ben sahibimdir.