Merhabaaa. Bölüm günlerimiz artık yerine oturdu gibi her Cuma bölüm atacağım, belki yorumlar çok olursa Cumartesi akşamımı da bölüme harcarım. Süper olur o zaman değil mi? Her şey size bağlı.
28. Bölüme bir hafta geçmesine rağmen geldik, hadi bakalım. Yorumlarınızı ve votelarınızı çok ama çok bekliyorum. Hikaye ile ve ben ile ilgili düşüncelerinizi çok duymak istiyorum. Bazılarınız ile tanıştım eee 28. Bölüme geldik şöyle hikayeyi okuyan kitleyi bir tanıyalım değil mi?
Birde inadına Danger’ı yayınlayanlar çoğalıyor, yapmayalım abi böyle şeyleri.. Çok sinir bozucu. Bu emek gerçekten emek. Hem o Sezin’nin emeği hem de benim. Emek hırsızlığı bu. Silmemek terbiyesizliktir bana göre.
Multimedia'da müzik var!!
İyi Okumalar, sizi seviyorum. :))
Tüm yol boyunca aramızda mutlak bir sessizlik vardı. John çenesini kapamış etrafına bakınıyordu, Kelsey dışarı bakıp soğuk havadan dolayı, aslında ceketimin altında sadece sutyeniyle durduğundan dolayı, hafifçe titriyordu.
Sıkıca çenemi kilitleyip dişlerimi sıktım. Luke’un ona dokunduğu düşüncesi beni çileden çıkarıyordu.
Onun o arabaya binmesine asla izin vermemeliydim.
Onu asla bu kadar sinirlenmeye kışkırtmamalıydım.
Ona Jen ile ilgili gerçeği söylemeliydim.
Bedenimi kaplayan tüm acıya rağmen direksiyonu daha sıkı kavradım. Luke’u evire çevire dövmüş olabilirdim ama o da bana biraz zarar vermişti.
John bana bakarak üzüntülü bir bakış gönderdi.
Sadece başımı sallayarak çok fazla sinirlenmemeye çalıştım.
Tek düşünebildiğim o piçi öldürmek ve Kelsey’e verdiği zararı ona ödetmekti ama yapamazdım. Kelsey yapmamam için bana yalvarmıştı. Normal şartlar altında hiçbir şey beni alıkoyamazdı ama bu akşam… farklıydı. Korkmuştu, üstsüzdü, morlukları ve kesikleri vardı, umutsuzdu ve onu daha fazla üzmek istememiştim. Bir köşeden döndüğümdeyse hızla eve doğru sürerek arabayı durdurmam birkaç dakikamı aldı. Koltuğumda geriye yaslandım ve kafamın başlığa düşmesine izin verdim. Arabanın motorundan çıkan hafif ses aramızda duyulan tek sesti ve herkesi delirtmek üzereydi.
John bana bir kez daha baktıktan sonra elini omzuma koyup okşadı. Arabanın kapısını açıp arkasından kapadı ve karanlıkta kayboldu.
Bu noktada ne diyeceğimi bilemediğimden çenemi kapalı tuttum.
Arkadan hareketlenme sesleri duydum ama görmezden gelmeye karar verdim.
Sadece gözlerimi kapatmak ve her şeyin sonsuza kadar kaybolmasını istiyordum. Belki böylece her şey normale dönebilir ve Kelsey tehlikeden uzak durabilirdi.
Birkaç dakika sonra sessizliği bölerek bir şey söylememin daha iyi olacağını düşündüm. “Eve mi gitmek istiyorsun?”
Parmaklarımı kol dayanağına vurarak cevap bekledim.
“Hayır.” Kelsey usulca mırıldandı. “Ailemin beni böyle görmesine izin veremem...” diye fısıldadı.
Başımı sallayarak eğilip anahtarı gazdan çektim. Kapıyı açıp çıktıktan sonra arkamdan çarptım ve Kelsey’in tarafına yürümeye başladım. Kapı kolunu çekerek Kelsey’nin seviyesine doğru çömeldim. Hafifçe yanağını okşadıktan sonra kollarımı bacaklarının altından geçirerek belinden tuttum ve onu kaldırarak ayağa kalktım. Kalçamla kapıyı kapattıktan sonra ön kapıya doğru yürümeye başladım. (Sanırım bu tanımı anlamadınız, kucağına aldı yani ben iki saat mal gibi baktım da. )

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Danger (Tehlike)
Fanfic© Dünyada belieber'ların okuduğu en ünlü hikaye Okuyucu sayısı ABD'de üç milyonu geçti. Çeviri bana ait. Hikayenin hakkı; hipstastyle'e çeviri hakkı; ben sahibimdir.