Bölüm 26

22K 731 181
                                    

Okul gelene kadar bir-iki bölüm daha paylaşacağım sonra yavaşlamaya başlayacağız. Belirli günlerimiz olacak bölüm atmak için. Biri kesin cumartesi öbürünü bilmiyorum. Bence haftada iki bölüm iyi.

Yorumlarınız için çok teşekkürler. Sizi seviyorum. Bu bölümde de yorumlarınızı bekliyorum.

Şiddet ve cinsellik hat safada şimdiden uyarayım. Bu arada umarım hat safadayı doğru yazmışımdır :D İyi okumalar :D 

Sabahın 5 buçuğu olduğunu görmeden önce (odanın küçük penceresinden gelen güneş ışığına bağlı olarak) uyuyakaldığımı bile fark etmemiştim.

 Olduğum yerde gerinmek üzereyken neredeyse bir sandalyeye bağlı olduğumu unutacaktım. Ama aşağı baktığımdaysa artık bir sandalyeye bağlı olmadığımı fark ettim. Hatta onun yerine bir yatakta yatıyor olmanın şokuyla etrafıma bakındım.

 Nasıl buraya gelmiştim ben?

 Hareket ederek kollarımı kaldırmaya çalıştım ama bu sefer bileklerimden sıkıca sarılmış bir iple yatağa bağlı olduğumu gördüm.

 İpler derimle temasa geçince acı içinde tısladım. Sıkıntı içnde inleyerek buradan kaçmaktan başka hiçbir şey istemediğimi diledim.

 Neden bu tür şeyler hep benim başıma geliyordu? Tanrı benden gerçekten bu kadar mı nefret ediyordu?

 Karnımda hissettiğim endişe duygusu beni içten içe yemeye başlamıştı. Buradan çıkacak mıydım? Ölecek miydim? Ailemi bir kez daha görebilecek miydim? Yine  Dennis’i, Carly’yi ya da Justin’i görebilecek miydim?

 Gözyaşlarım elimde olmadan ortaya çıkmaya başladı. Gözlerimi kırpıştırarak tuzlu suyun yanaklarımdan akmasına izin verdim. Bu piçlere zayıflığımı göstermemin hiçbir yolu yoktu.

 Kafamı çevirdiğimdeyse yanağım ve boynumdaki derin kesikler nedeniyle acı içinde irkildim. Sanki yanıyor gibi hissediyordum. Deli gibi çığlık atmamak için elimde olmadan sıkıca dudaklarımı ısırdım.

 Gözlerimi yavaşça kapadım ve tekrar uykuya dalmanın benim için daha iyi olacağını düşündüm. Belki böylece zaman daha çabuk geçerdi.

 Kendimi sakinleştirmeye çalışırken kapının açılma sesini duymamla birden yerimde sıçradım. Piç  yüzündeki aynı sırıtışla içeriye daldı.

 Daha önce korkmadıysam, şu an dehşet içindeydim.

 “Bakın kim uyanık beyler,” aynı sinir bozucu alaycı sesin konuştuğunu duydum. En başta beni buraya tıkan çocuğun sesi.  Bana istediği her şeyi yapacağına yemin eden çocuğun sesi.

 Sertçe yutkundum.

 “Bieber’ın kızı biraz eğlence için hazır görünüyor. Ne düşünüyorsunuz çocuklar? Sizce hazır mı?” İğrenç sırıtması bende kusma isteği yaratmıştı.

 Hepsi domuz gibi uludu.

 Bir kez daha ipleri çekiştirdim. “Beni bunlardan çıkar.” Diye acı içinde tısladım.

 Kıkırdadı. “Hayır yapamam bebeğim, seninle biraz eğleneceğim.” Dudaklarını yalarken ellerini ovuşturdu.

 “Hey Andrew, video kameran var mı?” dedi bana bakarak. Gözlerim anında dehşet içinde açıldı.

 Video kamera? Ne için?

 “Evet dostum, işte burada.” Kamerayı havaya atıp tekrar tuşunu ve yüzündeki memnuniyet ifadesini gördüm.

Danger (Tehlike)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin