Bu bölüm daha uzun hepsini bitirip atacaktım ama yine de ilk yazdığımı okuyun dedim. Dediğim gibi önceki bölümün votelarını ve yorumlarını yabana atmayın. Oradaki notu okuduysanız çok iyi olur. Danger hakkında film çıkabilir sanırım. Bölüm şarkısı çok komik, ama Kelsey’nin ruh hali o kendi de diyor zaten ahah :D
Uyarı: Bu bölüm azıcık sapık epilepsi olanlar koyu belieber olanlar ve kalp rahatsızlığı olanlar dakika başı bir cümle okusun, ölmeyin haa. Sorumluluk almayayım :D. İyi okumalar.
Bayan Longo en az ilgisiz dersim olarak bilinen Geometri hakkında bir şeyler zırvalarken elimde olmadan koridorda Justin’e geri çekilmesini söyleyip sınıfıma doğru gidişimde Justin’in yüzündeki ifadeyi düşünüyordum. Paha biçilemezdi. Yani, bunu görmeliydiniz, kendi arabamı onun arabasının üstüne sürüyor gibiydim.
Keşke etrafta bu paha biçilemez anı kaydedebilecek olan bir telefon olsaydı…
Ah, bekle, kaydedebilecek bile olsam yapamazdım çünkü Justin sayesinde telefonum elimden alınmıştı.
Tamam, yani, fiziksel olarak telefonumu alan o değildi. Bazen can sıkıcı olan annem almıştı ama yine de ilk etapta telefonumun alınmasının sebebi oydu.
Aslında düşünecek olursak, bu ay hayatımın en iğrenç günlerini yaşıyor olmamın tüm sebebi de oydu.
Artık Tanrı’nın benim için farklı planları olduğunu düşünmeye başlamıştım. (Öyle planın..) Yüzüme düşen saçı geri çekerken kafamın yan tarafına isabet eden bir kağıt parçası hissetmemle düşüncelerim bölündü. Kaşlarımı kırıştırarak arkamı döndüm ve Carly’nin acımasız bir gülümsemeyle bana baktığını gördüm. “Ne oluyor?” dedim tane tane.
“Kusura bakma.” Diye fısıldadı. “Kafana atmak istemedim, aslında kolunu nişan almıştım…” dedi masumca ve alt dudağını ısırdı.
Gözlerimi şakacı bir tavırla devirip biraz eğilerek kağıdı yerden aldım. Geri kalkıp kağıdı açtım ve buruşuk kağıt üzerine karalanmış yazıyı okumaya başladım.
Doğru mu?
Şaşkınlık içinde dönüp ona baktım ve kalemimi çıkarıp ne demek istediğini sorduğum bir cevap karalayıp geri dönüp kağıdı ona fırlattım.
Elleriyle yakalayıp kağıdı top yaptı ve kağıdı sıranın üstünde açıp cevap yazdı ve bana geri fırlattı.
Kağıdı tekrar açtığımda hızlıca okumaya başladım.
Tehlike’yi tanıdığın?
Bu iki kelimeyi okumamla midemin altüst olduğunu hissettim ama emin olarak bunu yüzüme yansıtmadım. İsteyeceğim en son şey bunu dışarıya yansıtmaktı.
Neyden bahsettiğimi bilmediğime dair bir cevap yazarken Bayan Longo’nun tahtaya yazdıklarıyla ilgileniyormuş gibi davrandım.
Masamda tekrar bir ses duydum ve elimde olmadan sesli bir şekilde inledim. Açmadan önce eğilip onu yerden aldım.
Aptalı oynama Kelsey. Neyden bahsettiğimi biliyorsun.
Dönüp ona tekrar baktım ve dikkatini çekmek için elimi salladım. Yaptıktan sonra elimde tuttuğum buruşuk kağıdı işaret ederek cidden neyden bahsettiğini bilmediğimi fısıldamaya çalıştım.
Gözlerini devirerek bana sert bir görünüm verdi. Tam bir şey söylemek için ağzını açmışken başka bir ağız onun sözünü kesti. Bayan Longo.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Danger (Tehlike)
Fiksi Penggemar© Dünyada belieber'ların okuduğu en ünlü hikaye Okuyucu sayısı ABD'de üç milyonu geçti. Çeviri bana ait. Hikayenin hakkı; hipstastyle'e çeviri hakkı; ben sahibimdir.