Bölüm 62

13.2K 411 127
                                    

Merhaba, gerçekten özür dilerim ama bilgisayarım bozuktu. Yapılır diye düşünmeme rağmen tam tersi hala yapılmadı ve telefondan çeviriyi yaptım.

59. bölümü ait olduğu yere -58 ve 60. bölümlerin arasına- koydum. Bu bölüm ise aşırı güzel ve çok fazla flashback var.

Bundan sonraki bölüm final olacak ve kaç ay sonra hikaye bitmiş olacak. Sizi çooook seviyorum^^

-62-

 Justin'in Gözünden:

Elimdeki kağıdı sıkıca bir yumruk yaparak buruşturdum, yüzümdeki tüm renk birden çekilmişti, öfke beni ele geçirirken öylece durmuş az önce ne olduğunu inanamayarak düşünmeye başladım. Topuklarım üzerinde dönerek şaşkınlık içinde eve geri döndüm. Ne yapacağımı ya da ne söyleyeceğimi bilmiyordum, şu an tek konuşabilecek durumda olan hayal kırıklığımdı. “Bruce, John, Marco, Marcus! Kıçınızı kaldırıp buraya gelin!” diye bağırdım koridordan ve saniyeler içinde çocuklar merak içinde gözleri açılmış bir biçimde aceleyle salona girdiler.

“Ne oldu? Sorun ne?” diye sordu Bruce bana doğru yürürken, Bruce gözleriyle beden dilimi anlamıştı ve kızarmaya başlamıştı. “Kim öldü?” diye sordu alay ederek ama cümlesinin altındaki gerçeği henüz bilmiyordu.

 Kapıya doğru kafamla işaret ettim. “Neden gidip kendin bakmıyorsun?” diye mırıldandım ve ellerimi ceplerime soktum.

Kaşlarını çatarak Bruce yanımdan geçti ve kapıya yürüdü, çocuklar da arkasından takip etti. Ne tepki vereceğini görmek için arkamı döndüğümde donmuş bir halde Kayla’nın cansız bedenine bakıyordu.

“Bu da ne?” diye ataştı. “Hangi sikik yaptı bunu?” (Bu da soru mu? -_-)

 “Kayla?” diye vurguladı Marco gördüğü şeye inanamadığını belirterek.

“Hepsi bu değil.” Bruce’a doğru yürüyüp yumruğum içindeki kağıdı çıkardım ve bir az önce harap edip elime tıkıştırdığım kağıdı açmaya başladım.

Bana baktıktan sonra bakışlarını elime kaydırdı, tereddütle elimden aldı ve açıp gözleriyle yazıyı taradı. “Sıradaki sevgilin.” Yavaş ve yüksek bir sesle okudu; sert bakışları üzerinden bana baktı. “Bunu kim yaptı?”

Omuz silktim. “Lanet olası hiçbir şey bilmiyorum.” Kağıdı ondan alarak John’un eline verdim ve Kayla’ya yürüdüm. “Kapı çaldığında Kelsey’yle konuşuyordum. Sizin açmanızı bekledim ama açmayınca, ben açtım. Dışarıda kimseyi görmedim, tam kapıyı kapatacakken de Kayla gözüme çarptı. Kayla’nın ölmesini ya da birinin bir not kağıdı bırakarak Kelsey’yi, tekrar, tehdit etmesini beklemiyordum.” İnanamayarak bir nefes verdim. “Açıkça görülüyor ki bunu yapan ölmek istiyor.” Diye ataştım zehirli bir ses tonuyla.

“Bu saçmalık.” Diye tısladı John başını sallayarak. “Hiç mola veremez miyiz?” Kağıdı Marco’ya vererek Bruce’a doğru yürüdü ve o da Kayla’nın ölü bedenine bakmaya başladı. “Yani, dışarıdan herhangi biri, Kayla’yı mı öldürdü?”

“Bize bir mesaj göndermek istediler.” Diye tatsızca mırıldandım. Bunu yapan her kimse bizim tanıdığımız herkesi kolayca elde edebileceğini söylemek istemiş…, Kelsey de dahil.”

 “Bu çok saçma.” Bruce hayal kırıklığı içinde bir nefes verdi ve parmaklarını saçlarına geçirdi. “Şu anda bizimle uğraşmaya kimin götü yer ki?”

“Ağrılı ve yavaşça ölmek isteyen biri.” Dedim sinirle, midem kavruluyor gibiydi.

 Bilindik tek şey, bunun arkasında tam bir amatörün olmasıydı. Bilinmedik şey ise, bunun kim olabileceği hakkında hiçbir fikrimiz yoktu.

Danger (Tehlike)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin