Irk Online - Sanal Dünya (Wattys2017)

8. Bölüm, Shangri-La

Kum saatinin süresi dolduktan sonra şehre ışınlandım. Yeniden doğduğum yerde etrafıma bakındım. Solumda kalan duvardan aşağıya baktığımda şehrin içinde akan derelerden birinin yanında olduğumu fark ettim. Taş yolun sağında sırayla dizili beyaz duvarlı evler vardı. Derenin karşı tarafında da aynı şekilde dizilmiş sıralı evler duruyordu. Harita bölümünü aktifleştirip arama kısmına NPC Kulandri yazdım. Kulandri'nin bulunduğu nokta kırmızı bir yuvarlak içinde belirdi. 1268,764 koordinatları. Bulunduğu yer kraliyet sarayıydı.

Yola koyulma vaktim geldi. Taş yolda bir süre yürüdükten sonra karşıya geçmek için ahşap bir köprü buldum. Yolun diğer tarafına geçtikten sonra saraya gitmek için geri yürümem gerekiyordu. Evlerin arasında belirli mesafelerde NPC dükkanları da bulunuyordu. Bir yemekhanenin önünden geçerken içeriden gelen kokularla acıkmış olduğumu fark ettim. Görevi tamamlamak biraz daha bekleyebilirdi. İçeriye girdim, masalarda yemek yemekle meşgul oyuncular vardı. NPCnin bulunduğu tezgaha doğru ilerledim. Karşımda Lip isminde, esmer zarif vücudu olan, kumral saçlı, yeşil sürmeli gözleri, üzerinde turkuaz renginde bir kıyafeti ve beyaz aşçı şapkası takmış bir NPC vardı. 

"Çok lezzetli kokuyor." dedim.

Gülümseyerek "Çok acıkmış olmalısın" dedi.

"Uzun bir macera yaptım. Açıkçası buranın önünden geçene kadar açlığımı hissetmemiştim."

"Peki, sana nasıl yardımcı olabilirim? Balık ekmek, sandviç ya da çiz burger?"

"Balık ekmek, kulağa hoş geliyor." ücreti olan 500 Şiyi ödedikten sonra.

"Kendine bir yer seç, lütfen. Birkaç dakika içerisinde hazır olacaktır." dedi Lip. 

Masalar arasında boş olan bir tane aradım. Odanın sonunda cam kenarında duran dört kişilik bir masa vardı. Keyifle sohbet eden hatta birbirine yemek yediren oyuncuların bulunduğu masaların yanından geçerek seçtiğim masaya geldim. Karşılıklı olarak yerleştirilmiş koltuklardan sağımda durana oturdum. Böylece içeride olan kimse ile göz göze gelmeyecek ve yemeğimle ilgilendikten hemen sonra dükkandan ayrılabilecektim. Bir süre sonra Clarie adında altın gibi saçlarını iki tarafından toplamış yuvarlak yüzü bir NPC "affedersiniz" diyerek siparişimi masamın üzerine bıraktı.

"Teşekkürler, Clarie" dediğimde yüzünde sevimli bir ifade ile arkasını döndü ve tezgaha doğru yürüdü. Balık ekmek harika görünüyordu. Yuvarlak ekmeklerden üstte duranı susamlıydı. İçindeki yeşil kıvırcık marulun arasında fileto halinde iyi derecede pişmiş balıketi ve domates görünüyordu. Ağzım sulanmaya başladı. Ekmeği yerken keyif alıyordum. Balıketinin hafif sıcaklığı, marulun ve domatesin tazeliği ile ekmek adeta ağzımda eriyor gibiydi. "Sanırım kendime favori bir yemek mekanı buldum." diye düşünüyordum. Yemeğimi yedikten sonra masada bir süre daha oturdum. Masadan kalkarak dışarı çıkmadan önce tezgaha gidip dükkanı favorilerime ekledim. Lip dükkanı favorilerime eklediğimi gördü. Mutluluğunu yüzünden okuyabiliyordum. "Her şey için teşekkürler." dedim.

"Yine beklerim, Tulpar." Geri dönüp kapıya doğru yürüdüğüm sırada içeri üç oyuncu daha girdi. Yolda biri orada yokmuşum gibi omzuma çarparak yürümeye devam etti. Dönüp adına baktım bana çarpan oyuncu Ren adında bir savaşçıydı. Yanında Jaine adında bir şaman ve Sao adında bir suikastçı vardı. Arkalarında taşıdıkları pelerinde aynı loncanın sembolü vardı. Henüz oyunun başında pelerin elde edebilmiş bir lonca olduğuna bakacak olursam S sınıfı loncaya bağlı olma ihtimalleri çok yüksekti. "Düello ile kaybedecek vaktin yok. Hepsini öldürebilirsin sadece zamanını bekle." Aklımdan geçen bu sesler yapacaklarıma yön veriyordu. Önüme dönüp dükkandan çıktım. Shangri-La'nın muazzam güzellikte ki sokaklarında yürümeye devam ettim. Yaklaşık on dakika yürüdükten sonra mermerden yapılmış uzun merdiven basamaklarının sonundaki kapıyı korumakla görevli bekleyen 100 lvl Guardian NPCleri olan kraliyet sarayının girişine vardım. Görevi tamamlamak için yapmam gereken şey merdivenlerin sonundaki kapıdan saraya girerek içeride Kulandri'yi bulup parşömeni ona teslim etmekti.