44. Bölüm, Gökyüzü Adası: Underworld

971 92 14
                                    

Işınlandığımız alanda gözlerimi açtığımda her tarafı karanlık alanda daha önce havada süzülen, izlediğimiz sinematikte küçük görünsede 20 kişinin aynı anda üzerinde rahatça durabileceği büyük beyaz merdivenlerin hemen başında olduğumuzu gördüm. Karanlık alanda spiral şekilde yukarıya doğru uzanan merdivenler ve devasa boyutta, kraterleri belirgin şekilde görünen Ay'a haricinde hiçbir şey görünmüyordu.

Zept "Buradan düşsek ölürmüyüz acaba." dedi etrafını şaşkın bakışlarla izlerken.

Angel "Oyunda böyle ölümlerin olmadığını bildiğini düşünüyorum, Z." diye yanıtladı bir kaç adım atıp durduğumuz yerin ucuna doğru yürüyerek.

Ciddi bir ses tonuyla Stray "Denesek mi?" dediğinde çoğumuz ona doğru dönüp baktık. Anlık sessizlikten sonra gözleri büyüyen Stray şaşkın bir ifadeyle "Ciddi olduğumu düşünmemişsiniz, yok yok düşünmüşsünüz." dediğinde yüzümde istemsiz bir şekilde bir gülümse oluştu. İnce duran merdivenin ilk basamağına doğru yanaştım. Eğildim ve elimi karanlıkta boş görünen alana doğru uzattığımda yerde beliren halkalar büyüyerek yayılmaya başladığı anda sol tarafımda kalan merdivenlerde beyaz ışık kümesi belirdi.

Işık kümesi içinde beliren Meldra havada süzülen merdivenin üzerinde durduktan sonra 'Niyuv' dedi. Beliren konuşma baloncuğunda "Beni takip edin, lütfen." yazdı ve NPC arkasını dönerek merdivenlerde yürümeye başladı. Biz de NPCnin arkasında yola koyulduk ve bir süre yukarıya doğru çıkan spiral merdivenleri tırmandık. Bazı oyuncular konuşma bölümünden yazışırken diğerleri de tıpkı benim gibi bu harika manzaranın keyfini çıkararak yürümeye devam ediyordu. Etrafımı izleyerek tırmanmaya devam ederken karanlık ortamda parlayan Ay'ın görüntüsünün bir kısmını havada yuvarlak bir tepsi gibi süzülen bölge kesmeye başladı. Alan belirginleşince önümüzde yürüyen NPCi 'Niyuv' dedi ve kafasının üzerinde konuşma baloncuğu belirdi ve meleklerin hikayesini anlatmaya başladı.

"Hikayelerinin temeli uzun yıllara dayanır. Tanrı, Bolidya diye bilinen kutsal topraklarda titanları yaratmadan önce baş melekleri ve diğer melekleri yarattı. O'na hizmetlerini eksiksiz yerine getirmeyi başaran meleklerden daha üstün güce sahip olan titanlara Bolidya topraklarını verene kadar baş melekler arasında hiç sorun yaşanmadı. İlk titan Garemor doğduktan sonra Tanrı melekleri huzurunda toplayıp onlara içinden nehirler akan huzurun başkenti Elysium'u bahşetti. Aradan uzun yıllar geçtikten sonra Garemor'a eş olacak Lamera kayalardan hayat buldu.

Zamanlar zamanları kovaladı Tanrı, Bolidya topraklarında hüküm sürmeye devam eden titanlar da dahil olmak üzere O'nun yarattığı her toprakta ruh bahşettiği varlıklarıyla hiç konuşmadı. Beyaz Prens olarak bilinen tek kutsal ışıkla yıkanmış baş melek olan Evendor hariç tüm baş melekler Tanrı'nın onlara küstüğünü düşünselerde yaşadıkları topraklarda huzur eksiz olmazdı. Ta ki o güne kadar.

İyice yaşlanan Garemor, eşi Lamera'nın ölümünden sonra ettiği dua tüm Elysium topraklarında yankılandı ve Tanrı bu duaya yanıt verdi ve Garemor'un ruhuna karşılık Lamera'ya yeniden vücut verdi. Duası Tanrı tarafından kabul görüldükten sonra Garemor'un ruhu Elysium'a yükseldi ve içerisinde nehirler akan topraklarda Garemor bir ağaca hayat verdikten sonra "Ormanın Kalbi" olarak anılmaya başladı.

Önceki dualara kulak vermedikten sonra Garemor'un böyle bir duasını kabul eden tanrıya ilk sırt çeviren baş melek O'nu diğer meleklere karşı sürekli koruyan Evendor oldu. Evendor Tanrı'ya başkaldırdıktan sonra cezalandırıldı ve karanlığın hakim olduğu Underworld'e gönderildi. Evendor'un tanrıya karşı nefreti gün geçtikçe arttı.

Zamanlar zamanları kovaladı ve Evendor bütün titanları tanrıya karşı kışkırttığında Tanrı O'nu son kez cezanlandırarak bahşettiği ışığını geri aldı. Evendor kutsal Bolidya topraklarında yaşayan tüm titanları hem birbirlerine hem de Tanrı'ya karşı kışkırtarak kötülüklerini yaymaya devam etti.

Ölümü ve yaşamı veren Tanrı sabrıyla beklese de Bolidya topraklarında savaşların eksik olmadığını gördü. Sonunda yaratıklarının daha fazla birbirine düşmesine ve katliamlarına dayanamayan Tanrı, baş meleklerini Evendor'a karşı savaşmaları adına Underworld'e gönderdi. Aydınlıktan karanlığa doğru olan bu yolculukları geriye kalan dört baş meleği güçsüz kıldı. Sırayla Evendor'a saldıran baş meleklerin sonuncusu olan Thomir'e yardımcı olarak inançlı bir titan seçmesini isteyen Tanrı'nın bu isteği yerine geldi. Baş melek yardımcısı olarak seçtiği ölü titana önce Tanrı'nın izniyle hayat verdi, sonra da yeni bir şekil verdi ve Meldra hayat buldu..." yazdı ve konuşma baloncuğu son buldu.

Devamını sinematikte izlediğim bu hikayeyi okuyorken ne kadar merdiven çıktığımı dahi fark edememiştim. Sonunda simsiyah dikenli bir tahtta oturan siyah meleğin huzuru olan 'Gökyüzü Adası'nın hemen önünde duruyorduk. Merivenlerden alana ayak bastığımızda ekranlarımızın ortasında 'Underworld' yazısı belirdi ve mavi parlayan gözlerini açıp öfkeyle bize doğru bakan Evendor oturduğu tahttan ayağa kalktığında çarpışmamızı başlatacak sinematik devreye girdi.  


8.5.2016 Anneler Gününde, genç yaşında kaybettiğimiz Cengiz Abi anısına...

Irk Online - Sanal Dünya (Wattys2017)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin