Kısaltmalar: CP (can puanı), YP (yetenek puanı)
Shangri-La'dan yeniden ayrılmak için transfer kapısına yanaştım ve gitmek isteyeceğim alanların penceresi önümde belirdiği zaman 30-45 seviye alanını hayali bir dokunuşla seçtim. Gözlerimi açtım ve tekrar çöle geldim. Envanter çantamdan Rindarfı seçtim ve hızlı adımlarla golemlerin bulunduğu alana doğru yürümeye başladım. Güneş ışığının kavurucu sıcaklığı ile birlikte ıslık sesiymiş gibi esen kuru bir rüzgar yerden toz bulutları kaldırıyor ve dikenli çalıları yerde yuvarlıyordu.
Biraz daha yürüdükten sonra solumda ufak bir tepedeki mob alanında golemlerle çarpışmaya hazırlık yapan beş oyuncu gördüm. Onlara doğru yürümeye başladım. Yanlarına yaklaşıp başımı hafifçe eğerek parti liderlerine selam verdim. Partilerinde, iki şaman, bir suikastçi ve iki savaşçı bulunuyordu. Şamanların isimleri Nidra ve Starie, suikatçileri Silhoutte ile savaşçıları Ultron ve Triendi.
Sembollerine bakarak hepsinin aynı loncada olduklarını anlamıştım. Aynı zamanda oyunda sonradan tanışıp bir lonca kurarak beraber ilerlemeye karar vermiş gibi duruyorlardı. Bu kanıya isimlerinin yanında yazan seviyelerine bakarak varmıştım.
Nidra 24, Starie 21, Silhoutte 26, Ultron 25 ve liderleri olan Trien 27. seviyedeydi. Zırhımı gören Straie parlayan iri siyah gözleriyle hayran kalmışcasına beni izlerken Trienin parti daveti önümde belirdi. "500 golemi tek başına öldürmek mi?" Bu parti görev süremi kısaltabilirdi. Partiye katılma onayını verdikten sonra bütün oyuncuların isimlerinin yazdığı ve sahip oldukları CP ile YPlerinin yazdığı parti listesi ekranımın sağında belirdi. Oyuncular bu liste sayesinde partide ki herkesin sahip olduğu özellikleri görebiliyor ve çarpışma sırasındaki stratejiyi ona göre yönlendirilebiliyordu. Partide Trien hariç herkes parti konuşma bölümünden "Hoşgeldin" yazdı "Hoşbulduk" cevabını verdiğim sırada Trien "Artık başlamaya biliriz" diye konuştu. Trienin seviyesi benden düşük olmasına rağmen kullanmayı tercih ettiği itemleri ile 9120 CPye sahipti. Lider bir adım öne çıkarak "Öncelikle alanda bulunan dört golem menzillerine girdiğimizde aynı anda saldırıya geçecek." Elindeki düz gri kılıcı Pyda ile en sağda duranını işaret ederek "Savaşçılar slide atarak saldıracak bu sırada Nidra ve Starie siz arkamızda durarak bizi healleyin gerekirse yerinizden kıpırdamayı unutmayın." Sesini biraz daha kısarak "Silhoutte, yapacağın saldırıyı biliyorsun slide attığımız golemin son vuruşunu da yapmayı ihmal etmezsen ilk bölümü çok rahat temizleriz, beyler ve bayanlar saldırın." Dedi. Şaşkın bakışlarım arasında gerideki bütün oyuncular sağ ellerini havaya kaldırarak selam verdikten sonra saldırıya başladık.
Trienin konuşmasından ve oyuncularını yönlendirme şeklinden gerçek bir lider olduğunu anlayabilirdiniz. Herkes ne yapacağını bilir bir şekilde mobların menziline girdik. Alandaki dört golem partimize saldırıya geçtiğinde en sağda duran goleme verdiğimiz hızlı darbeler ile 5.000 CPsinden geriye 2.600 kaldı. Bu sırada Silhoutte en arkadan bize doğru saldırı yapmak için gelen goleme doğru gitti ve "Sessizlik" yeteneği kullanarak golemin hareketini durdurur durdurmaz ilk saldırı yaptığımız goleme hızlıca dönerek iki eliyle tuttuğu hançer türü itemi Goruflarla bir saldırı yaptı. 2.600 CPsi olan golem bir anda taş parçalarına ayrılarak dağıldı. Bu saldırıyı o kadar hızlı yapması bir tek beni şaşırtmış gibi duruyordu.
Durduğum yerde olan bitene anlam vermeye çalışırken onlar hızlıca diğer golemlere döndüler ve aralıksız bir şekilde hasar vermeye devam ettiler. Bu sırada sessizlik yeteneği yüzünden başında sersemlediğini gösteren "Zzz" harfleri olan golem hala en arkada kıpırdamadan duruyordu. Saldırı yapan oyuncuların golemlerden aldıkları hasarlar seri olmadığı için şamanların işi çok kolay gidiyordu ve rahatlıkla CPlerimizi dengede tutabiliyorlardı. Kısa süre içinde dört golemde öldürüldü. Silhoutte gülerek "Seni şaşırtmış olmalıyım" dedi.
"Sadece sen değil, beraber uyum içinde oluşunuz bana bazı anılarımı hatırlattı." diyerek arkamı döndüm bir kaç adım ileri gittim ve bir taş parçasının yanına oturdum. "Kullandığın yetenekte neydi öyle?" dedim.
"Adı Taft ve canı 3.000nin altında olan moblara %100 ölüm darbesi verme şansı olan bir yetenek. Ne yazık ki kesin öldürüp öldürmeyeceğini kullandıktan sonra görüyoruz." Gülüşünü bozmadan konuşmasına devam etmişti.
"Oyuna hepimiz ayrı oyuncular olarak başladık." Diye araya girdi Trien. Konuşması fikrimi doğruluyordu.
"Tahmin ettiğim gibi." Diye cevapladığım sırada diğer oyuncular da etrafıma gelip oturdular.
"Tulpar zırhın harika görünüyor." Nazik bir ses ilgimi çekmişti. Trienin neden bayanlar dediği kafama yeni dank etmiş gibiydi. Konuşan, siyah beline kadar uzun saçları ve iri siyah gözleri olan Stariedi. Bakışlarımı ona yönelttiğimde yanakları şeftali gibi kırmızı olan Starie kafasını başka yöne çevirdi.
"İyi bir NPCnin hediyesi." Diye cevapladım. Aslında bana daha çok ilgi göstereceklerini düşünüyordum. Yalnız Starie haricinde hiçbiri bu beklentimi karşılamamıştı. Nidra ve Ultron konuşmaya hiç katılmadılar. Kısa bir süre geçtikten sonra Trien "Golemlerin yeniden doğmasına az kaldı. Taktiğimize aynı şekilde devam edeceğiz." Dedi yerden kalkarak.
Golemler alanlarında yeniden doğduğunda saldırılarımız aynı rahatlıkla devam etti. Her saldırımızdan sonra kendimi daha fazla bu partinin bir parçası gibi görmeye başladım ve yaptığımız saldırılar hız kesmeden devam etti. Bazen bu alandaki mobların doğmasını beklemeden diğer alana saldırı yapıyor ve hızlı şekilde TP, Şİ ve ufak itemler kazanmaya devam ediyorduk.
Alan değiştirdiğimiz sıralarda Silhouttenin 'sessizlik' yeteneğinin parti için ne kadar faydalı olduğunu anlıyordum. Yeteneğin süresi olduğu için ikinci alandaki moblar ile çarpışmamız esnasında kullanamıyordu ve aldığımız hasarlarla şamanların CPlerimizi dengede tutması zorlaşıyordu.
Yaklaşık beş saat kadar aralıksız çarpışmaya devam ettik. Bir alanı daha temizledikten sonra Nidra nadir yaptığı konuşmalarından biri ile "Artık çıkmam gerekiyor, beni bekliyorlardır ve büyük ihtimalle sinirlenmişlerdir" dedi. Ben oyundaki arkadaşlarıma gerçek dünyamdan bahsetmemeye çalışırdım. Dalgın bir şekilde "Gerçi bahsedecek ne varsa?" diye düşündüğümde Trienin ciddi sesi "Bugünlük bu kadar yeterli. Hepinizin eline sağlık. Yarın aynı saatte görüşürüz." Dedi ve partideki oyuncular "İyi geceler." Dileyerek tek tek çevrim dışı oldular. "Tulpar sen ne yapacaksın?"
"Sanırım yeni bir parti bulmam gerekiyor."
"Benimde oyundan çıkmam gerekli, şey eğer istersen"
"Henüz bir loncaya katılmayı düşünmüyorum, Trien." Konuşmamızın ciddiyetini hafif gülüşüyle yumuşatmıştı.
"Tahmin ettiğim gibi." Dedi ve devam etti "Eğer istersen yarın oyun saatine göre 13:40'da tekrar burada olacağız."
"Aklımda tutarım. Teşekkürler uzun zamandır böyle vakit geçirmemiştim."
Yine gülümsedi ve elini uzatarak "Bende teşekkür ederim." Dedi.
Elimi ona doğru uzattığımda çarpışma sırasındaki o ciddi oyuncudan geriye hiçbir şey kalmadığı anlaşılıyordu. Sıkı bir tokalaşmanın ardından oyundan çıkış yaptı. Çevreme göz gezdirdim. Kırmızıya çalan gökyüzünde güçlü parıldamasını kaybetmeye yüz tutmuş güneş yavaşça batıyordu."Burası benim gerçek dünyam." Diyerek diğer mob alanlarına göz atmak için bulunduğum yerden ayrıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Irk Online - Sanal Dünya (Wattys2017)
Science FictionOyuncu sayısı milyonlara ulaşabilen sanal oyun toplulukları vardır. Bu topluluklarda kendini zirve yarışına adamış kişilerin savaşı gelecekte de şuan dünyada olduğu gibi tüm hızıyla devam ediyor. Eğlence Merkezi adlı firma, 2036 yılının getireceği ü...