33. Bölüm, Slyver Kampı

1.1K 123 7
                                    

Slyver Kampına doğru yolumuza devam ederken hava neredeyse kararmak üzereydi. Atlarımızı sürdüğümüz yolun sağı ve solunda düzensizce uzanan ağaçların oluşturduğu ormanlık alanlar bulunuyordu. Gökyüzüne baktığımda, ağaçların seyrek dalları arasından hareket eden kara bulutları gördüm. Adeta ölüm sessizliğine gömülmüş orman uğultuyla esen sert bir rüzgar ağaçlardan hışırtılar çıkararak neredeyse solmakta olan çelimsiz bazı yaprakları yere döktü.

Önümüzde atının yularını sağ eli ile kontrol ederek yoluna devam eden Age solundan hafifçe geriye doğru dönerek "Yağmur geliyor. Kamp yakınlardadır umarım." dedi.

Normalde takip etmeye alışık olduğumuz Elenia bu alanlar hakkında bilgisi olmamasına rağmen "Varmak üzere olduğumuzu düşünüyorum. Çadırda uyumayalı çok uzun zaman olmuştu." dedi. İkisinin bu denli ciddi ses tonuyla sohbet ettiğini duymak zor karşılaştığım bir durumdu. Bunları düşünürken kralın dedikleri de zihnimde canlanır gibi olduğu anda, arka sırada ilerleyen atlardan birinin huzursuz olduğu için çıkardığını düşündüğüm ses yüzünden hafifçe geriye doğru dönüp bakma gereksinimi duydum. Görebildiğim kadarıyla etrafımızda raid grubumuz haricinde her hangi bir canlılık belirtisi yoktu. Hemen önümüzde iki yardımcısı ile ilerleyen Angel birkaç el hareketi yaptıktan sonra yardımcılarından birini arkadaki durumu kontrol etmesi için yolladı. Sağımdan atını sol eliyle kontrol ederek yavaş adımlarla koşturup patika yolun biraz dışından geçiyordu. Yavaş ilerleyen atın üzerinde hafifçe sıçrarken göz göze geldik. Mavi gözlerini kısa bir süre takip ettim, yanımdan geçti ve arka sıraya doğru atını sürmeye devam etti.

Önüme döndüğüm sırada Angel gülümseyerek bize baktı ve "Neredeyse varmak üzereyiz." dedikten sonra gülümseyip başımı eğerek karşılık verdim. Ona verdiğim tepki sonrasında neden konuşmadığımı düşünmeye başladım. 'Tanımadığım insanlarla iletişimim genelde bu kadarla tamamlanıyordu. Halbuki onunla daha önce konuşmuştuk, hemde yüz yüze. Yine düşüncelerime boğuluyorum kendime gelmeliyim' diye düşünüp dikkatimi tekrar topladığımda Angel çoktan önüne dönmüş, yoluna devam ediyordu.

Batmakta olan güneş yoğun bulutların arasından ufak ışıltısını son kez gösterdikten sonra tamamen kaybolduğunda kuvvetli bir rüzgar atlardan çıkan nal seslerini bölerek ormandaki durgun ağaçlara hayat verdi. Bu sırada bulutlardan büyük bir gürültüyle sökülen şimşek neredeyse kararmakta olan yolu aydınlattı. Gök gürültüsü birçok at huzursuzlaştırdığı zaman aramızda mesafe olmasına rağmen bazı bineklerin şahlandığını dahi duyabiliyordum. İri yağmur taneleri kuru toprağa düşmeye başladığında, etrafı çitlerle çevrili, kapısının sağı ve solunda bulunan iki meşalenin yağmaya başlayan yağmurla kavga ettiği Slyver Kampı'nın girişini gördüm.

"Zamanlamamız harika." dediğimde Angel "Biz gerekli ayarlamaları yapmak için biraz önden gidiyoruz. Sizinle kampta buluşuruz." dedikten sonra cevabı beklemeden yardımcısıyla beraber "Deh." deyip ayaklarıyla atını harekete geçirerek yanımızdan uzaklaşmaya başladı. Yağan yağmurla rengi koyulaşan ve su birikintileri oluşmaya başlayan yolda ilerlemeye devam ettik. Sonunda Slyver Kampı'nın girişine vardığımızda Angel, yardımcısı ve iki NPC bizi kampın önünde karşıladılar. Atlarımızdan inip onlar için inşa edilen tavlalara bıraktık. Atlar için inşa edilen tavlayı gördüğümde bu geceyi bizden daha lüks ortamda geçireceklerini düşünmeden duramadım. Shadow'a bir miktar su verdikten sonra yemini bıraktım ve oradan ayrıldım. 

Age ve Elenia'da atlarıyla ilgilendikten sonra kalacağımız çadırların bulunduğu alana doğru çamurlaşmaya başlayan toprakta kaybolmak üzere olan büyük taş parçalarından yapılma yolda yürümeye başladık. Yolu aydınlatmak için belirli mesafelerle dikilmiş tahtaların üzerine yerleştirilmiş, rüzgar ve yağmurun etkisiyle sallanan gaz lambasını andıran ışıklar bulunuyordu.

Irk Online - Sanal Dünya (Wattys2017)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin