18. Bölüm, Tulpar

1.2K 141 11
                                    

"Karanlık, soğuk ve sisli bir orman mı?"

"Yürümeye devam et."

"Neredeyim?" Zihnim allak bullak olmuş durumda "Vücudum neden bu kadar ağır hareket ediyor?"

"Sadece yürü." Etrafımda kuru siyah dalları görünen ağaçlara ve iniltilere bakacak olursam burası Karanlık Orman olmalı. Ormanda ırkımdan yüzlerce oyuncu karanlık elfler ve cücelerle savaşıyordu. Çarpıştırdıkları itemlerin sesleri kulaklarımda çınlıyordu. Yerde yüzlerce ölü oyuncu arasından yürüyordum. "Burası nasıl bir cehennem böyle?"

"Neredeyse geldik sayılır." Zihnimdeki bu sesten bir türlü kurtulamıyordum. "Bu da gördüğüm bir rüya mı?"

"Bir görü." Zihnimdeki ses bulanıklaştığı sırada karşımda devasa büyüklükte mağara belirdi. İçeriden sesler geliyordu. Birkaç adım daha atarak mağaranın girişine kadar yürüdüm.

"Acele et iksiri hemen tamamlamalıyız." Saatlerdir nefes alamıyormuş gibi derin bir nefes alarak yatağımda uyandım. Bugün günlerden neydi? En son ne yapıyordum? Bunları hatırlamaya çalıştığım sırada yatağımdan doğrulurken sırtımda şiddetli bir ağrı hissettim. Elgifer!

En son onunla bir zindandaydım. Şuan oyunda olmadığıma göre sistem beni zarar görmemen için dışarı atmış olmalıydı. Elgifer'in son hali gözlerimin önüne geldi. O anki çaresizliğimi ve zayıflığımı hatırladım. Neler oldu öyle? Odamdan çıkarak lavaboya gittim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra aynada kendime baktım. İki elimi, kumral, burnumun üzerine kadar gelen saçlarımın arasına alıp başımın üzerine kadar götürdüm. Yüz hatlarım bütün çıplaklığıyla karşımdaydı. Aynada yeşil kenarları maviye çalan, hafif iri gözlerimdeki belirginleşmiş damarlara bakıyordum. Neler oldu öyle? Elgifer'in gördüğüm son hali yine karşımdaydı.

Sağ elimde keskin bir acı hissettim. Yumruk halindeki elimde kalan küçük cam parçaları vardı. Akmaya devam eden kan beyaz lavabo mermerinden aşağıya doğru süzülüyordu. Camları çekip alıyorken birkaç damla kan yere sıçradı. Elimi suya tutup mutfağa giderek buz aldım.

İlk yardım kutusundan aldığım malzemelerle kesiklerin olduğu bölgeyi batikon ve spanç ile temizleyip sardım. Birkaç yudum su içtikten sonra yatağıma döndüm. Bağlayıcı ölümümden sonra oyuna girmeme en az bir gün izin vermezdi. Yine de denemek istiyordum.

Cihazı taktıktan sonra yatağıma uzandım ve açma butonuna dokundum. Kullanıcı ara yüzü ekrana geldi gerekli bilgileri girdikten sonra karakterimin figürü, adı, seviyesi, sahip olduğu puanlarının yer aldığı bölüm önümde belirdi. "Nasıl oluyor da bu o kadar şiddetli bir ölüm yaşadıktan hemen sonra oyuna girebiliyordum?" Bunları düşünecek vakit yoktu. Girip bilgi almalıydım. Karakter figürünün altında bulunan 'GİRİŞ' butonuna hayali bir dokunuş yaptım ve gözlerimi Shangri-La'da açtım.

Mesaj kutumun simgesi olan beyaz posta zarfının sağ alt tarafında kırmızı yuvarlak içerisinde siyah yazıyla yazılmış iki sayısını gördüm. Hayali bir dokunuşla mesaj kutumu açtım. Yeni mesaj sekmesinde alt alta iki kapalı zarf bulunuyordu. Zarfın sağında duran metin yazma yerinde üstteki zarfın Age'ten alttaki zarfın Elenia'dan geldiğini gördüm. Age'in mesajını hayali dokunuşla açtım ve mesaj sayfası önümde açıldı.

"Neler oldu? İyi misin? Hemen Shangri-La'ya geliyorum. Zhultref Kapısı'nda buluşalım. " Okuduktan hemen sonra diğer mesaja geçtim.

"Bu nasıl olabilir? İyi misin canım? Age ile görüşüp hemen yanına geliyoruz." Elenia'dan gelen mesajı da okuduktan sonra gözüm mesajların geldiği zamana takıldı '2 gün önce'. Bir anda buz gibi terledim. Elim ayağım tutmuyor gibiydi. Oyun beni sistemden attıktan sonra bilinçsiz bir şekilde iki günü gerçek dünyadaki yatağımda geçirdiğimi düşünmek beni adeta şoka soktu. Bu şokun etkisini yaşayamadan oyun sisteminden tüm oyuncuları, diyar halkını ve NPCLeri bilgilendirmek için geçen üst bilgi yazısı ile ikinci şokumu yaşadım. 'NPC Elgifer'i anma töreni bugün Shangri-La Treras Tapınağı'nda yapılacaktır. Tüm insan ırkı törene katılabilir.' 

Irk Online - Sanal Dünya (Wattys2017)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin