Üzerine bolca fındık kreması sürülmüş üç dilim ekmek ve süt kasesinin içine alabildiğince doldurduğum mısır gevreğinden oluşan kahvaltımı üzerimdeki tüm uyuşukluğumla yapıyordum. Ekmekleri daha çabuk yemek için önceden hazırlamayı çok seviyordum. Mısırlarımın sütün içerisinde yumuşamasını da hiç sevmediğim için önce sütün üzerinde kalan sert olanları seçip yemeğe başladım. Sert olanları bitirdikten sonra ise bir dilim ekmeği keyifle yedim. Yemek yerken ayaklarımı koyacak yer bulamıyormuş gibi bazen diğer ayağımın üzerine koyuyor bazen de yerde sandalyenin hafif arkasına doğru çekerek birbirlerinin üzerine çapraz gelecek şekilde koyuyordum. Kalan mısır gevrekleri az kalan süte iyice bulandığı için bütün ilgimi lezzetine hayran olduğum son kalan fındık kremalı ekmeğe verdim. Son dilimin keyfini çıkarmak için ve neredeyse doyduğum için yemek yeme hızım bir kaplumbağanın yavaşlığına kadar gerilemişti. Ekmeğin son lokmasını da ağzıma attıktan sonra lezzetleri karışmasın diye ağzımda tamamen bittikten sonra kaseyi iki elimle tutarak içinde kalan az sütte kaybolan mısır gevreğini birkaç defa yutkunarak bitirdim. Yemek yemek lezzetli aynı zamanda vakit kaybı olan bir işti. Bir yandan dağınıklığı toplarken "Şu kapsülleri artık bulmaları gerekiyor" diye iç geçirdim.
Önce lavaboya geçip kase, kaşık ve bıçağı yıkadım. Hemen ardından açık mavi renkli mikro fiber bez ile masayı sildikten sonra bezi yıkayıp yerine astım. Oyuna ne zaman bağlanabileceğimi öğrenmem gerekiyordu. Ayaklarımı yere sürterek odama doğru yola koyuldum. Yerde ters şekilde duran bağlayıcıyı aldıktan sonra yatağa geçtim. Terliklerimi gelişi güzel çıkarttıktan sonra bağlayıcıyı takıp yatağa uzandım. Uzandığım yerden bağlayıcı aktifleştirdim ve pikselleşmeden sonra oyunlara giriş yapmamızı sağlayan ana menü ekranına bağlandım. Sahip olduğum oyunlar arasında hayali dokunuşlar yaparak Irk Online'ın simgesini seçtim.
Sisteme giriş yapmamı sağlayan ekran önümde belirdiğinde yapay zeka devreye girerek "Uzun zaman sonra yine buradasın." Dedi.
Somurtarak "Aslında daha uzun sürmesini isterdim. Neyse giriş yapalım mı?"
"Kullanıcı adı ve şifreniz lütfen."
"Enesichi, 14092033." Dediğimde oyuna bağlanmak için ekranım pikselleşti. Önümde beliren simsiyah ekranın ortasında beyaz rakamlar geriye doğru saniye olarak sayıyordu. "2 gün, 23 saat, 43 dakika, 51 saniye" sinirli şekilde yaptığım hayali dokunuşlar sonrasında çıkış penceresini aktifleştirip onay verdikten sonra gözlerimi açtım. Bağlayıcıyı çıkarıp sol tarafıma koyduktan sonra bağdaş kurarak yatakta oturdum.
"Üç gün ha" diye iç geçirdiğim sırada masada duran aile fotoğrafımız gözüme takıldı. Her zaman yaptığım gibi dışarıya çıkıp gezmeli ve uyumak için eve gelmeliydim. "Evet, bir an önce çıkmalıyım." Diye mırıldanırken yataktan bir sıçrayışla doğrulup dengeli bir şekilde parke zemine inmek için harekete geçtim.
Bazen öyle bir an denk geliyordu ki gerçek dünyada kendimi oyundaymış gibi hissettiğim oluyordu. Ayaklarım parke zemine değdiği anda da bir anlık oyunda gibi hissetmiştim. Birkaç adım attıktan sonra gardırobun kapaklarını açıp sol askıda duran üstlerden gri, ince ve uzun kollu olan sweatshirtü alıp yatağın üzerine fırlattım. Gardolabın kapaklarını kapattıktan sonra üzerime yataktan aldığım sweatshirtü giyip kolları dirseklerime kadar çektim. Odamdan çıkıp aşağı kata indiğimde askılığa bıraktığım şapkamı da alarak kapının kilidini açıp evden ayrıldım.
Evden çıkmıştım yalnız ne yapacağıma dair en ufak bir fikrim yoktu. Önce sitenin içerisinde biraz yürümeye karar verdim. Ortak havuzun olduğu alana doğru başımı genelde önü eğerek arada bir etrafıma göz ucuyla bakıp yürümeye devam ettim. Yaşadığım trajediyi bu siteye taşındıktan kısa sonra herkesin öğrenmesi ve acınası gözlerle bana bakmaları sinirlerimi aşırı derece yıpratıyordu. Bazen yanlarından geçerken hakkımda konuşmalarını duyuyordum. "Bak bu o çocuk.", "Aaaa hiç kimse mi kurtulamamış?" gibi fısıltılarını duymamak için onlardan olabildiğince uzakta kalmak istiyordum. Kış mevsiminde olduğumuzu düşünürsek en yalnız kalacağım yer havuz başı olmalıydı.
Çimlik alana vardığımda sarı taşlardan oluşan merdivenlerden aşağıya doğru inmeye başladım. Havuz hafifçe sağa doğru dönen merdivenlerin sonundaydı ve havuzu görüşümü engelleyen villayı yavaş yavaş attığım her adımla geçerken etrafı beyaz mermerlerle çevrili mevsimden dolayı şezlongların üçerli şekilde üst üste sıralandığı açık mavi suyu görmeye başlamıştım. Bir adım daha attığımda ise suya dalan birisinin olduğunu gelen sesten ve suda oluşan dalgalanmalardan anlamıştım.
Başta geriye dönmeyi ve başka yere gitmeyi düşündüm. Sonrasında havuzun oradan geçip arka yoldan parka doğru geçebileceğimi düşünerek inmeye devam ettim. Havuzun diğer tarafından atlayan ve suyun içinde dalarak yüzmeye devam eden siyah mayolu kızın yüzüşünü göz ucuyla izledim.
Ben merdivenlerin son basamağına doğru yaklaştığımda elleriyle mermerden destek alıp kendini yukarı doğru çekti. O havuzdan yavaşça çıkıyorken sanki etrafı ışıldıyor gibiydi. Son basamakta durup izlemeye başladım. Havuzun köşesine ayakları suda kalacak şekilde oturup eliyle sarıya çalan kumral saçlarını düzeltti. Merdivenden indiğim anda beni fark ederek sağına doğru baktı. Yuvarlak mavi gözlerinin içi gülümsüyordu adeta. Yüzü bana çok tanıdık geliyordu.
Belki tanıdık geldiği için belki de güzelliğine kapıldığımdan dolayı selam vermek istesem de son yıllarda iletişim kurmakta çok zorlanıyordum. Hala bana baktığından dikkatimi başka bir şeye vermek için göz ucuyla etrafıma bakındım. Şezlonglara bakarak yanında geçip yoluma devam etmek için bir adım attığımda gülümsediğini fark ettim. Ayaklarım titriyor gibi hissederken yüzünü daha önce nerede gördüğümü düşünmeye devam ediyordum.
Önüne dönüp suyun içinde ayaklarını oynatırken "Mevsime göre güzel bir gün, değil mi?." dedi.
Sadece yüzü değil sesi de çok tanıdıktı. Aklıma gelen isim tereddütsüz şekilde dudaklarımdan döküldü "Angel."
Gülümseyerek "Bir ara hiç tanımayacaksın sandım." dedi ve tekrar bana bakmak için döndüğünde hemen şezlonglara bakmak için gözlerimi kaçırdım.
Allah'ım bu nasıl bir tesadüftü böyle ve şuan ne yapmalıydım. Kafamda şimşekler çakarken gülümseyerek tekrar önüne döndüğünü fark ettim. Heyecanlı olsam da susmak haricinde bir şeyler yapmam gerekiyordu. Hemde hemen!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Irk Online - Sanal Dünya (Wattys2017)
Science FictionOyuncu sayısı milyonlara ulaşabilen sanal oyun toplulukları vardır. Bu topluluklarda kendini zirve yarışına adamış kişilerin savaşı gelecekte de şuan dünyada olduğu gibi tüm hızıyla devam ediyor. Eğlence Merkezi adlı firma, 2036 yılının getireceği ü...