10. Bölüm, Yetenek

1.4K 154 15
                                    


Kısaltmalar: CP (can puanı), YP (yetenek puanı), TP (tecrübe puanı)

Shangri-La'nın cenneti andıran sokaklarında, haritada bulduğum yakınımdaki ilk transfer kapısına doğru yürüyordum. Transfer kapısına ulaştığımda TP kazanmamı sağlayacak alanlara geçebilecektim. Elde ettiğim zırhın kullanıcısına ekstradan verdiği 1.000 CP özelliği ile CPmi 9.000 yaptı. Mutlulukla yoluma devam ederken şehrin bazı sokaklarında kendisini geliştirmek için acele ile koşuşturan diğer oyuncularla karşılaşıyordum. Haritaya tekrar göz attığımda aradığım yere varmak üzere olduğumu gördüm. İkiye ayrılan yolda sola dönerek dar bir sokağa girdim. Yürüdüğüm sokakta bazı NPC dükkanları vardı. Sağ tarafımda bir silah NPCsi örsünde kılıç dövüyordu. Onun demire her vuruşu içimi diken diken eden bir sesin sokakta yayılmasını sağlıyordu.

Biraz daha yürüdükten sonra çıkmaz sokağın sonundaki transfer kapısını gördüm. Ortasında dalgalanan mavi ışık küresi olan mermer geçidin yanına yaklaştığımda ışınlanabileceğim yerler önümde belirdi. Açılan pencereden 30-45 seviye alanını seçtim, yeni maceralar beni bekliyordu.

Işınlandığım alanda gözlerimi açtığımda kendimi iki devasa büyüklükte olan dağın arasındaki bir yolda buldum. Burası uçsuz bucaksız bir çöldü. Kuru ve tiz bir sesle esen rüzgar yerden toz bulutu kaldırdı. İleriye, mob bölgelerine doğru yürüdüm. Oyuncular kurdukları partilerle mob alanlarındaki golemlerle savaşıyordu. Seviyeleri bu alandaki mobları öldürmek için düşük olmasına rağmen kurdukları partiler sayesinde daha dayanıklı oluyorlardı. Böylece diğer moblardan kazanacakları TPden daha fazlasını, kendilerinden daha yüksek seviyeleri mobları öldürerek kazanabiliyorlardı. Bir anlık hataları ölmelerine neden olabilecek bile olsa bu göze alınabilir bir riskti.

Yoluma devam ettim. Etrafı geniş olan kurak arazinin birkaç yerinde büyük kaktüsler ve hayvan iskeletleri vardı. Kaktüslerden bazıları o kadar büyüktü ki altında oturup gölgesinden yararlanabilirdiniz. İlerimde bir alanda titanlar vardı. Golemler ile aynı görüntüye sahip olsalarda boyut olarak onlardan daha büyüklerdi. Titanların bulunduğu alana doğru yürümeye başladım. Ufak tefek kaya parçalarının bulunduğu kurak yolda yürüyorken aklıma yaşadıklarım geldi. Era'nın verdiği parşömen benim için harika bir hediye olmuştu. Bunları düşünürken bir anda aklıma yeteneklerim geldi. Olduğum yerde durdum, seviye otuz olmama rağmen hiç yetenek aktifleştirmedim ve aktifleştirebilmek için tekrar şehre dönerek her hangi bir yetenek NPCsi ile görüşmem gerekiyordu. 

"O kadar ani olaylar olmuştu ki aklıma hiç yeteneklerimi aktifleştirmek gelmedi." Kendi kendime mırıldanırken simgeler bölümünden şehre geri dönüşü simgesine dokundum ve çıkan kum saatinin son tanesi de düşüne kadar bekledim.

Şehirde yeniden doğdum. Yetenek NPClerinin adını hatırlayamadığım için haritadan arama yerine sadece "yetenek" yazmakla yetindim. Harita yakınımdaki bir noktayı kırmızı yuvarlak içinde gösterdi. Noktada Sydria adında bir NPC vardı ve bulunduğu yere doğru yola koyuldum. Takip ettiğim yere vardığımda, iki çınar ağacının arasında mavi beyaz elbise giymiş, kafasında mavi bandanası olan, beyaz dizine kadar gelen çoraplarının üzerine mavi kurdeleli babet giymiş ve sağ elinde tuttuğu kitapla ayakta duran Sydria'yı gördüm. Ona yaklaştığımda elindeki tuttuğu kitabı bir hamle ile kapattı ve kendi etrafında bir tur dönerek beni selamladı. "Tulpar, sana nasıl yardımcı olabilirim." Tozpembe dudakları arasından çıkan narin bir sesle.

"Yeteneklerimi aktifleştirmeye geldim." Başka ne için burada olabilirdim ki?

"Elini kitabın üzerine uzat, böylece hangi yetenekler seni seçecek görebileceğiz." Dediğini yaptım. Bu oyunda en sevdiğim özelliklerden biri buydu. 'Yeteneklerin bizi seçiyor olması.' Düşününce bu harika bir şeydi. Böylece bir çok oyuncu farklı yeteneklere sahip olabiliyordu. Her sınıfın kullanabileceği binlerce yetenek arasından biri gelip seni seçiyor ve çarpışmalarını kazanmak için bu yetenekleri kullanıyordun.

Elim kitabın üzerinde bir süre durduktan sonra kitabın içinde kırmızı bir ışık yandı. Biz savaşçıların yeteneklerinin temsili rengi kırmızıydı. Kitap açıldı ve sayfaları hızlıca döndü. Sayfaların dönüşü bir süre sonra durduğunda, safların birinde yeteneğin resmini ve özelliklerini okuyacağım yazılar yavaşça belirmeye başladı. Sydria, sayfayı yırtıp bana doğru uzattı. Resimde üç tane kılıç yan yana duruyordu. Yeteneğin adı, üçlü darbeydi. Bu yeteneği 750 YP harcayarak kullandığımda hareket hızımı arttırarak üçlü kombo saldırı yapmamı sağlayacaktı. "Tulpar, elini tekrar koy ve diğer yeteneğin seni seçsin." Dediği sırada kitabı tekrar kapandı.

Elimi yine kitabın üzerine koydum. Işık yandı, sayfalar açıldı ve bir yetenek açılan sayfada belirmeye başladı. Sydria, sayfayı bana verdi. Resimde kırmızı bir ışınım vardı. Adı auraydı, yeteteneği kullandığımda 3.000 YP harcayacaktım, yirmi saniye süresi olan, moblardan gelecek tüm saldırılardan yirmi saniye boyunca koruyacak ve beni diğer oyunculardan gelebilecek saldırılardan bir kereye mahsus koruyabilecek bir yetenekti.

"Tulpar, aura sahibini seçtiğinde hemen kullanılan bilen bir yetenektir. Ancak üçlü darbeyi tamamen aktifleştirmek için sana vereceğim görevi tamamlaman gerekiyor." Bunu söylediğinde aura dedim ve yeteneği kullandım. Etrafımı kırmızı şeffaf bir ışık dalgası sardı. Elimi havaya kaldırdığımda etrafımı saran ışıkta benimle hareket etti. Yirmi saniye boyunca ellerimi hareket ettirerek ışığı izledim ve süresi dolunca yavaşça kayboldu. "Affedersin en son ne söylemiştin." Şaşkın bakışlarımla ağzımdan bu cümle çıktı.

"Üçlü komboyu diyorum, aktifleştirmek için sana vereceğim görevi tamamlamalısın."

"Anlıyorum, peki görevim nedir? Nereden alacağım?" Hala auranın harika görüntüsünün etkisini üzerimden atamadığım bir ses tonuyla cevapladım.

"Teklifi kabul et." Üzerime doğru hayali bir dokunuş yaptı ve önümde "onay" ve "red" yazan bir pencere belirdi. Onay seçeneğine doğru hayali bir dokunuş yaptığımda görevi almış oldum. O kadar güzel şeyden sonra "500 tane golem mi?" yaşadığım şokla ağzımdan dökülen cümleye sempatik bir gülüş atarak "başarılar, Tulpar" dedi. Bu yeteneği aktifleştirmek için tam 500 golem öldürmeliydim. Bu benim neredeyse bir haftamı alabilecek zorlukta bir görevdi. Kötü şansım geri dönmüş olmalıydı. Haritadan transfer kapısını aratarak Sydria'ya teşekkür ettim ve yeni macerama doğru yola koyuldum.


Irk Online - Sanal Dünya (Wattys2017)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin