Goblin Kral'ın cansız bedeni yavaşça pikselleşmeye başladığında diğer maceracılar yürüyerek yanıma geldiler. Suikastçılar bossun ölümünü gördükten sonra telaşla etrafa dağılan beş goblinin peşine düştüler.
Goblin Kral pikselleşmeye başladığında yanıma gelen Age elini omzuma koyduktan sonra kısık bir ses ile "Seni izlemek harikaydı." Dedi.
Bossa tek atmanın üzerimde bıraktığı şaşkınlıkla "Bana da harika hissettirdi." Dedim. Elenia ise uzaktan bakmaya devam ediyordu. Göz göze geldiğimizde birbirimize söyleyecek bir şey olmadığını fark ettim. 'Neden dolayı aramıza mesafe girdi ki? Acaba fark etmeden bir şey mi yaptım?' diye düşünmeye başladım.
Oldukça keyifli görünen Angel "Yanılmadığımı biliyordum. Harika bir iş başardın." Dedi ve kulağıma doğu eğilerek ciddi bir ses tonuyla "Bir daha tek başına hareket etme." Dedi. Tekrar Elenia'ya baktığımda kafasını başka yöne doğru çevirdi.
Sonu şaşırtıcı şekilde olumlu bitmiş olsada yaptığım bir hataydı "Anlaşıldı, kralım." Dedim esprili bir ses tonuyla. Bosstan elde ettiğimiz ganimet kutusunu herkes görebilsede, onu ben öldürdüğüm için içindeki ganimet bizim partimize ait oluyordu. Kutuyu açtığımda içerisinden bir miktar Şİ ve 'Volkanik Taş' adında bir item çıktı.
Volkanik Taş, yuvarlık gibi görünen ve tam ortasında hafif bir çıkıntı bulunan, parlak siyah ve item yapımı için kullanılan bir taştı. Bütün oyuncular elde ettiğimiz itemin benim hakkım olduğunu düşündüğü için taşı bana verdiler.
Artık tehlikesiz olan kamp alanına Gres Kampı NPCsi de onu almaya giden Lissia ile birlikte giriş yaptıktan sonra Kral Angel, içeriğinde ben, Age ve Elenia'yı ekstra övdüğü zafer konuşmasını yaptı. Konuşması bittikten sonra Gres Kampı malzemelerinin olduğu düşündüğümüz mağaraya doğru ilerledik. Kamp NPCsi kendilerine özel olan bineklerini ortaya çıkarttı ve bazı oyuncuların yardımıyla mağaradan aldıkları malzemeleri iki atın çektiği at arabasına yerleştirmeye başladılar.
Onlar işlerini tamamlandığında yardımcıları ile konuşan Angel'ın yanına giderek "Sohbetinizi böleceğim, sakıncası yoksa bir şey sormak istiyorum." Dedim.
Angel "Önemli bir şey konuşmuyorduk. Seni dinliyorum." Dedi.
Burnumdan derin bir nefes aldıktan sonra "Eğer sorun olmazsa Shangri-La'ya geri dönerek elde ettiğim itemi bir saldırı itemine dönüştürmek istiyorum." Dedim.
Angel "Aslında bizde buna bağlantılı bir konuyu konuşuyorduk. Goblin baskını çabuk ve sorunsuz bitmiş olsada hepimiz yıprandık. Özellikle gireceğimiz raidin zorluğunu göz önüne alacak olursam stratejistçilerimizin dinç olması bizim için çok önemli. Raidler anlık olarak stratejilerin değişebildiği alanlar olduğundan dolayı Gres Kampı'nda bir süre dinlemeyi düşünüyoruz." Dedi.
Bu süre benim için yeterli olabilirdi. "O halde hemen yola çıksam iyi olur." Diye yanıtladım.
Angel "Başını belaya sokmamaya dikkat et." Dedi gülümseyerek.
Yine esprili bir şekilde "Emredersiniz kralım." Dedikten sonra onları sohbetlerine bıraktım ve Age ile Elenia'ya haber vermek için yanlarına doğru yürümeye başladım.
Onlara yaklaştığımda "Ben gidiyorum." Dedim.
Age "Hayırdır oğlum?" dedi nereye gittiğimi sorarcasına.
Normal bir ses tonuyla "Şehre geri dönüyorum. Volkanik Taş'ı saldırı itemine dönüştürecek bir NPC bulmaya çalışacağım." Dedim. Elenia bir şey söylemeden bizi dinliyordu.
Age "Hmm. Anlıyorum, raide geç kalma." Dedi gülümseyerek.
"Umarım." Derken bir yandan da hayali dokunuşlar yaparak simgeler bölümünden 'şehre geri dönüş'ü seçtim ve ekranımdan beliren kum saatinin akışını izledim. Kum taneleri dökülürken aklıma bizim ufaklıklar geldi. Şehre geri döndüğümde ilk işim onlarla görüşmek olacaktı.
Gözlerimi Shangri-La'nın korunaklı surlarının içinde açtım. Uzun zamandır mob alanlarındaki kırsal kesimde olduktan sonra burayı görünce ne kadar çok özlediğimi düşündüm. Yanımdan birkaç oyuncu geçerken ellerini kaldırarak selam verdiler. Bende başımla onları selamladıktan sonra aralarında mesafeli dizilmiş olan mermer taş yolda bir yandan hayali dokunuşlar yaparak Risse'ye mesaj yazarken yürümeye başladım. Onlardan geri mesaj gelmesini beklerken oyuncuların yoğun olduğu bir sokağa girdim. Bu sokakta sağlı ve sollu dip dibe duran, ateş tuğlasından örülme duvarlarının üzerinde gri zincirlerle asılı duran tahta tabelalardaki sembollerden işlevini anlayacağım kapısı açık olan NPC dükkanları ve diyar halkı evleri bulunuyordu. Gezmeye devam ettiğim sokakta solumda kalan ve tabelasında bir örs ile çekiç olan NPC dükkanına doğru yöneldim. Dükkanın cam vitrininde dizilmiş itemlerin arasından içeride bir oyuncu ile ilgilenen NPCyi görebiliyordum.
Bu sırada ekranımdaki beyaz posta zarfının altında kırmızı yuvarlak içerisinde siyah bir sayısı gözüme çarptı. Hayali dokunuşlardan sonra Risse'den gelen şehrin bana yakın bir bölgesinde bulunduklarını yazdığı mesajını okudum. Onların yanına gideceğimi yazdıktan sonra dükkanın önünden ayrılarak onlara doğru yola koyuldum.
Bana söyledikleri sokağa vardığımda Risse ve Rosie gördüm. Rosie beni görünce gülümseyip el salladı. Risse de elindeki sağ elindeki itemini kaldırarak beni selamladı. Şehirden ayrılmadan önce ikisine de düellodan kazandığımız paranın bir miktarını bırakmış ve kendilerine item almalarını istemiştik. Risse kendine beyaz ve sarı karışımı omuzlukları üç katlı gibi kabarık duran harika bir zırh kuşanmıştı. Rosie de kendine uygun ağırlıklı olarak şeker pembesi ve belirli yerlerinde beyazlıklar olan bir zırh almıştı. Zırhının özellikle omuz kısmındaki beyaz gül işlemesi ona harika bir görünüm katmıştı. Elinde şamanların kullandığı topuzun uç kısmı aynı omuzluk kısmında olduğu gibi iri yaprakları olan bir gül şeklinde tasarlanmıştı ve pembe yuvarlak kalkanının tam ortasında yine beyaz bir gül işlemesi yapılmıştı. Onlara yaklaşmaya başladığımda "İkinizde harika görünüyorsunuz. Özellikle Ros, item setinin içerisinde çok güzel duruyorsun." Dedim.
Rosie koşarak boynuma doğru atladı ve onu belinden narince tutup havada bir tur döndürürken kahkahalar atarak güldü. Onu yere bıraktığımda Risse de yanıma geldiğinde ve elimi omzuna koyarak "Kardeşine çok iyi bakmışsın yakışıklı." Dedim. İki meraklı afacan başımızdan geçen olayları sorduğunda Shangri-La'ya geri dönme sebebine gelene kadar başımdan geçenleri bir bir anlatmaya başladım.
Goblin Kral'dan elde ettiğim Volkanik Taş'ı çıkarıp onlara gösterdiğimde hikayeden dolayı çektiğim dikkatlerini taşa yoğunlaştırdılar.
Risse heyecan bir şekilde "Harika bir NPC ile tanıştık. Hatta Rosie'nin bütün zırhlarını çok kısa bir sürede tamamladı." Dedi. Onların bana yardım etme isteğini anlamıştım ve benimde acilen bir NPC bulmam gerekiyordu. Üstelik Ros'un item setinin görünümü bu NPCnin gerçekten güzel işler yapabildiğinin bir kanıtıydı.
Normal bir ses tonuyla "Olur götürün bakalım." Dedim. Onlar önde ben arkalarında dar birkaç sokağı yürüyerek geçtikten sonra çıkmaz boş bir sokağa girdik. Buradaki NPC dükkanları çok rağbet görmediği için daha eski yapıya sahiptiler.
Risse soldaki krem rengi boyaları eskimiş duvarları olan bir dükkanı işaret ederek "İşte burası." Dedi. Dükkanın vitrin camı çok kirli olduğu için içeriyi net göremiyordum. Beş basamaklı merdivenlerinden çıkarak açık kapıdan içeriye girdik. Ben NPC ye bakmadan sağ taraftaki itemleri incelemeye koyuldum.
Rosie "Selam biz geldik." Dedi.
Dükkanın içerisindeki asılı duran yıpranmış itemleri incelerken NPC "Hoş geldiniz size nasıl yardımcı olabilirim?" dediğinde tanıdık sesi duyar duymaz arkama döndüğümde yeşil gözleri ile göz göze geldim.
Mavi saçlı, narin vücudu olan NPC göz göze geldiğimiz anda "Kim bu yakışıklı." Derken bende aynı anda "Elgifer." Dedim.
Klasik gülümsemesiyle "Kih-kih" yaptıktan sonra "Evet, o benim." Dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Irk Online - Sanal Dünya (Wattys2017)
Science FictionOyuncu sayısı milyonlara ulaşabilen sanal oyun toplulukları vardır. Bu topluluklarda kendini zirve yarışına adamış kişilerin savaşı gelecekte de şuan dünyada olduğu gibi tüm hızıyla devam ediyor. Eğlence Merkezi adlı firma, 2036 yılının getireceği ü...