Evendor'un alanında bulunan ve Thomir'in liderlik ettiği melekler ışığın içinde kaybolurken herkes hayranlıkla onları izlemişti. Bütün oyuncular bu alanı bitirse mutlu olurlardı biz ise ölüşünü gördüğümüz ve hiçbir şey yapamadığımız MrX'in bir süre oyundan uzak kalacak olmasına kesin gözüyle bakıyorduk. Liderimiz Angel'in yapması gereken bir konuşma olmalıydı. Bu olayın haricinde dikkatimi çeken başka bir şey ise Tulpar'ın yüzünden okunabilen üzüntülü haliydi. Kendime acaba neden böyle oldu diye sorarken Tulpar'ı omzundan dürtüp "Oğlum iyi misin? Şu suratını bir mob görse üzüntüsünden ölürdü her halde." Demiştim.
Aldığım cevap mutsuz bir kalbin karanlık köşelerinden gelen ve yutkunarak söylenen üç kelime olmuştu "Boş ver Age." Böyle bir ses tonuyla kurulan cümlenin üzerine ne söyleyebilirdim ki. Bu sırada Angel ışık yolunun yanında belirerek havada süzülen ganimet kutusunu açmıştı. Bunca çaba ve geride bırakmak zorunda olduğumuz bir oyucunun olduğu bu çarpışmanın sonunda kutudan sadece Şİ çıktığını görmenin üzerimizde oluşturduğu hayal kırıklığı bulutlarını yok etmemiz mümkün değil gibi duruyordu. Derken meleklerin gökyüzüne çıktığı ışık yolda, etrafına altın tozları saçarak en alt basamağından başlayıp hızla gökyüzüne doğru yükselen beyaz bir merdiven belirmişti. Gökyüzünde her hangi bir geçide bağlı olmadığını görebildiğimiz merdiven tamamen oluştuktan sonra meleklerin Elysium'a gittikleri ışık yol yok olmaya başlamıştı, yol tamamen yol olduğunda ise merdivenin sonunda kapısı iki yana açılan bir geçit oluşmuştu.
Angel'ın liderliğindeki raid grubumuz tek sıra halinde beyaz merdivenden geçide, yeni boss alanına doğru harekete geçmişti. Oyunculardan bazıları saldırı silahlarını sırtlarında taşıyorken ben envanter çantama koymaya karar vermiştim. Birkaç hayali dokunuşum sonrasında silahı envanter çantama koyup grubun bir bölümünden geçide doğru yürümeye başlamıştım.
Zırh seslerimiz ve oyuncuların sohbetleri arasında geçidin girişinden içeri girdik. Yine karanlık olan bu boss alanında gökyüzünde parlayan yıldızların aydınlattığı açık kahverengi bir patika bir yolun sağında ve solunca milyonlarca siyah gülden oluşan gül bahçesi bulunuyordu. Güllerin üzerinde uçuşan birkaç mor peri, aralarında sesler çıkararak toz izlerini bırakıp etrafımızda döndükten sonra tekrar siyah gül bahçesinin içine doğru uçuştular.
En arka sıradan sohbet ederek gelen Tulpar ve Elenia'ya baktıktan sonra yanlarına doğru yürüdüm. Tulpar kendine gelmiş gibi duruyordu. Hatta yüzünde bir gülümseme bile vardı.
"Oğlum garezinin ciddi anlamda bana olduğunu düşünmeye başladım." Diye aralarına daldım.
Tulpar her zamanki nazikliğiyle "Üzgünüm Age, seni kırmak istemezdim." Dedi.
Sağ elimi karnıma götürerek "Haha, ben ve kırılmak." Diye önce alay eder gibi konuşup hemen dik bir duruşla ciddiyete büründükten sonra "Bazen dışlandığımı düşünüyorum." Dedim tabi ki böyle durumlarda cümlelerim henüz bitmezdi arkamda bizi bekleyen TheFraternity loncası üyelerini işaret ederek "Kıçımızı kaldırı-" dediğim sırada Angel cümlemi bitirmeme fırsat vermeden omuzlarımdan tutup onlara doğru döndürdü.
Sırtımdan ittirirken "Şizofrene bağladın yine Age." Demişti. Duymayı çok sevdiğim o tatlı ses tonuyla.
Sesimi kalınlaştırıp metalik sesli bir boss edasında "Kim o kişiliğime hakaret eden? Kendini bilmez, cüretkar varlık, hepinizin sonu ö-." Hiper uzun cümlem yine Elenia tarafından kesilmişti.
"Hadi ama Age daha ciddi sorunlarımız var gibi duruyor." Dediğinde Elenia beni sırtımdan ittirmeyi bırakıp yanıma geçerek siyah gül bahçesinin sonunda duran beyaz antik sütunlardan oluşan alana işaret etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Irk Online - Sanal Dünya (Wattys2017)
Science FictionOyuncu sayısı milyonlara ulaşabilen sanal oyun toplulukları vardır. Bu topluluklarda kendini zirve yarışına adamış kişilerin savaşı gelecekte de şuan dünyada olduğu gibi tüm hızıyla devam ediyor. Eğlence Merkezi adlı firma, 2036 yılının getireceği ü...