Shangri-La'ya ışınlandıktan sonra etrafta tahtadan yön tabelalarının olduğu iki yöne ayrılan, yerde özenle yerleştirilmiş irili ufaklı gri taşların arasında yeşermekte olan otların çıktığı boş bir sokaktaydık. Age hayali dokunuşlar yaptıktan sonra bana dönerek "Bizimkisi başka bir noktaya ışınlanmış. Bazı şeylerin zamanın geldiğini söylediği bir mesajını okudum." Dedi. Işınlanma sembolüne biraz uzun süre basılı tuttuğumuzda şehirdeki ışınlanma yapabileceğimiz harita ortaya çıkıyor, haritanın üzerindeki küçük mavi renkli kürelerin bulunduğu yerden transfer olmak istediğimiz alanı seçebiliyorduk. Belirli bir yer seçmek istemediğimizde, sembole dokunuş yaptıktan sonra partimiz rastgele bir ışınlanma noktasına transfer oluyordu.
"Yine neler var aklında. Neyse bir yerlerde oturup bekleyeyim madem." Dedim.
Age yürümeye başladığında "Bir şeyler yudumlayabileceğimiz iyi bir yer biliyorum." Dedi. Yerde ki hafif kırılmış gri taştan ufak şekilsiz bir parçayı eğilip aldıktan sonra peşinden yola düştüm. Yol ayrımına geldiğimizde 'Wipsy Sokağı' yazan koyu kahverengi tahta tabelanın işareti takip ettik. Saptığımız yolda gri taşlar yerini beyaz taşlara bırakarak devam ediyordu. Buradaki sokaklar alışılmadık şekilde sakindi. Üç oyuncu oyunun telaşını bir kenarı bırakmışçasına sakin adımlarla sohbet ederek yanımızdan geçerken en arkalarında ki kız bir savaşçıyla göz göze geldim. Yeşil gözlerine çektiği eyeliner parıldayan gözlerini ortaya çıkartıyordu. Yürürken omuzlarımızın aynı hizaya gelmesine birkaç adım kala hafif koyuya çalan pembe dudaklarından damlayan narin bir gülümseme adını hatırlamaya çalıştığım bir duyguyu hissetmemi sağladı.
Göz ucuyla bana bakan Age "Hayrola çapkınlık işlerimi yoksa." Diyerek gülümsedi.
"Ney? Hha, yok ya. Ben öyle baktım sadece." Şaşkındım, ne diyeceğimi bilmeden konuşuyordum.
"Hadi, hadi, gözlerinin içi gülüyor resmen çapkın."
"Sahi biz nereye gidiyoruz? Yoksa canın aramızda bir düello falan mı çekti?"
"İyi fikirmiş ha! Bir ara güzel bir düello yapabiliriz." Cümlesini bitirir bitirmez konuşmama fırsat vermeden "Şu 'karanlık' yeteneğini kullanmak yok."
"Yoksa kaçık savaşçımız korktu mu?" dedim.
Tok sesiyle "Şu jilet gibi kesen rüzgar oyunda yaşamayacağımı düşündüğüm şiddette acı veriyor. Aramızda düello yapıyorken böyle bir acı çekmemize gerek yok." Dedi.
"İşte merak ettiğin yer." Dediğinde giriş kapısının sağında ve solunda iki adet tahta belirli noktaları ince metalle çevrilmiş fıçının bulunduğu, kapının üzerinde ise açık kahverengi, zincirlerle havada asılı duran tabelada kalın siyah el yazısıyla yazılmış 'Girips' yazısının hemen altında daha küçük puntolarda 'sanal dünyanın gerçek lezzeti' yazıyordu. Kapıdan içeriye girdik. Loş sarı ışıklarla aydınlatılan dar holün taştan duvarlarının tam ortasından geçen sarı şerit gözlerimizin duvarda dalıp gitmesini önlüyordu. Bir süre daha yürüdükten sonra aşağıya doğru dönerek inen merdivenlerden yolumuza devam ettik. Merdivenlerden iniyorken içeriden gelen müzik sesleri yavaş yavaş kulağımıza ulaşmaya başladı.
Merdivenin son basamağına geldiğimizde sol tarafımızda kalan ahşap cilasıyla parlayan barın içerisinde iki erkek barmen NPC barın önündeki uzun sandalyelerde oturan birkaç oyuncuya servis yapıyordu.
Bara doğru yürümeye devam ederken sağıma doğru dönüp baktığımda odanın en aydınlık noktasında zeminden daha yüksek bir tahta sahnede beyaz, etekleri dantelli elbisesi ile bir sandalye üzerinde oturarak arp çalan NPC vardı. Sahnenin hemen önündeki yuvarlak tahta masada oturan göbekli Tradya isimli oyuncu, üzerinde beyaz köpükleri bulunan birayı içerken turuncuya çalan kıvırcık sakallarından taşan damlalar akıyordu. Birasını içmeyi bıraktığında büyük bardağını masaya vurarak "insanlar için!" dedi. Etrafında bulunan üç masadaki yaklaşık on beş oyuncu ellerindeki köpüklü bira bardaklarını kaldırarak "Hau!" diye algıladığım ses dalgası, arptan çıkan ince müziğe karışmasına neden oldu. Bu seremoniden sonra aralarında sohbet etmeye devam ettiler.
Age bara kolunu dayadıktan sonra "Dostum buraya bakar mısın?" dedi.
Elindeki bardağı beline bağladığı beyaz havlumsu aparatla silmeyi bırakan NPC Age'e yaklaşarak "Buyrun, Bay Agenor." Dedi.
"İki bira alabilirmiyim? Sert olsun." dedikten sonra bana dönerek "Sanada uyar değil mi?" diye sordu. Başımla onay verdikten sonra barmen masaya paralel olarak duran tahta fıçının ağzını açtıktan sonra bardağı fıçının ağzına çapraz tutarak doldurdu. Bardakları önümüze koyduktan sonra "3.000 Şinye Bay Agenor." Dedi ve bardaklarını silme devam etti. Age parayı ödemesi için önünde açılan pencere birkaç hayali dokunuş yaparak Şİ transferini gerçekleştirdikten sonra barın üzerinden biralarımızı alıp odanın ışığı daha az olan boş bölümündeki bir masaya doğru yürüdük.
Oturduğumuz noktada biralarımızı yudumlamaya başladık. Girişteki oyuncuların sohbetleri bazen bulunduğumuz noktadan duyabileceğimiz şiddette oluyordu.
Bardağını masaya bırakan Age "Höh, kafa dinlemeye geldik şu işe bak." Dedi.
Masada duran bardağımı alıp ona doğru uzattıktan sonra "Aldırış etme, keyfine bak." Dedim. Bardaklarımız havada tokuşturduk. İçtiğimiz bira oyundaki alkolü en yüksek biraydı. Bazı oyuncular keyif almak ve ortama ayak uydurmak için bara gelmeyi tercih ettiğinde hafif alkollü biralar içmeyi tercih ediyordu. Böylece istedikleri kadar içseler bile sarhoş olmadan eğlenebiliyorlardı. Sert biradan iki tane içtiğinizde net gördüğünüz oyun dünyası bulanıklaşmaya başlıyor ve ne yaptığınızı bilemediğiniz bir hale bürünüyorsunuz. Biralarımızı yudumlamaya devam ettik.
"Buraya birçok şeyi unutmak için geliyorum. Şu koduğumunun gerçek dünyasında insanların sahteliklerini görmekten bıktım usandım artık." Age bunları söylerken şaşkındım. İlk defa gerçek dünya hakkında bir sohbete girmiştik.
"Ben de insanlarla pek diyalog kuramam." Diyebilmiştim. Derin bir off çektikten sonra birkaç hayali dokunuş yaptı ve "Elenia işini bitirmiş. Nerede olduğumuzu soruyor." Derken bir yandan da cevap yazıyordu.
"İyi gelsin bakalım." Dedikten sonra tekrar biralarımızı tokuşturduk. Gerçek dünya hakkındaki sohbetimiz böylece tozlu rafındaki yerini aldı. Yarım saat kadar Elenia'nın gelmesini beklerken birkaç hafif bira daha yudumlayıp oyun dünyasındaki cüceler ve karanlık elfler hakkındaki düşüncelerimizi tartıştık.
Elenia merdivenlerden inip bara girdiğinde girişteki bulunan masadan birkaç oyuncu ona dönüp baktı. Yürümeye devam ettiği sırada bir oyuncu oturduğumuz noktadan anlam veremediğimiz bir şeyler zırvaladığında masasında olanlarda bazıları kahkahalarıyla oyuncuya katıldılar. Gülerken öksürmeye başlayan bir oyuncuya hemen yanında oturan arkadaşı sırtına vurarak yardım etmeye çalışıyordu.
Elenia hızla bulundukları masaya dönüp yürümeye başladığında sırtında beyaz pelerinde kırmızı 'WS' harfleri vardı. Age ile aynı anda yerimizden kalktık. Hızlı adamlarla sahnenin bulunduğu yere ilerlerken "Bizimki lonca kurmuş." Dedim.
Age "Düello bizi bekliyor." Dedi keyifli bir ses tonuyla. Elenia masaya tekme atarak üzerindeki bira bardaklarını yere döküyorken masada bulunan bir oyuncu kendi bardağını son anda masadan alarak içmeye devam etti. Liderleri olduğunu düşündüğümüz kıvırcık sakal öfkeyle ayağa kalktı. Biranın etkisi altında olmayan bazı oyuncular liderlerinin yanına geçtiler.
Kıvırcık sakallı Tradya "Bu ne cür'et." Diye haykırdı.
Elenianın yanına vardığımızda "Köpeklerini bağlamayı beceremiyorsan seve seve yardımcı olurum." Dedi. Tradya öfkeyle oturduğu masayı girişe doğru fırlattı. Duvara parçan masanın bir bölümü kırıldığında yanında duran oyuncular 'Düello, düello, düello." Diye bağırmaya başladılar.
Age "İşte ortak noktayı bulduk." Dedi.
Tradya "Üçünüz dışarıya gelin." Dedikten sonra sarhoş olmayan oyuncular uçar adımla merdivenden çıkışa doğru koşmaya başladılar. Ağır başlı Tradya loncasındaki diğer oyuncuların arkasından yola koyuldu. O merdivenlerden çıkmaya başladığında Elenia bize döndü. Önce bana sonra Age'e birkaç hayali doknuş yaparak lonca isteği gönderdi. Önümüzde beliren istek penceresinde onay butonuna hayali bir dokunuş yaptıktan sonra 'WinnerS' (Kazananlar) loncasının bir üyesi olmuştuk ve ilk lonca düellomuz yukarıda bizi bekliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Irk Online - Sanal Dünya (Wattys2017)
Science FictionOyuncu sayısı milyonlara ulaşabilen sanal oyun toplulukları vardır. Bu topluluklarda kendini zirve yarışına adamış kişilerin savaşı gelecekte de şuan dünyada olduğu gibi tüm hızıyla devam ediyor. Eğlence Merkezi adlı firma, 2036 yılının getireceği ü...