35. Bölüm, Kamp Anlaşması

1K 110 21
                                    

Goblinler, yeşil çelimsiz vücutlarına göre büyük göbekli, iri siyah gözleri, trolleri andıran geniş ağızlarında iri ve sarılaşmaya yüz tutmuş dişleri olan yaratıklar. Diğer oyunculardan duyduğum ve ilk defa şahit olduğum goblin baskınına raid maceramız sırasında denk geleceğimi hiç düşünmezdim. Dağlık alanda ön grup olan ben, Elenia, Age, Lissia ve Zept atlarımızdan dağlık patika yola indik ve düdük simgesine yaptığımız hayali bir dokunuşla onları geri yolladık. Lissia bir şaman sınıfı ve Zept suikastçı sınıfı oyunculardı. 

Geriye yolladığımız atlarımız pikselleşerek kaybolmak üzereyken hemen önümüzde yere saplanan oku topraktan çıkarmak için eğildiğim sırada Elenia "Tulpar dikkat et." dedi. Onun cümlesiyle beraber bir ok bana çarparak HP verdi ve yok oldu. Kafamı kaldırıp okun geldiğini tahmin ettiğim yöne baktım. Kafasına göre büyük sayılabilecek gri miğferi, elinde tahtadan yapılmış yayını sağ elinde tutan ve sol elini kaldırarak "Tehehi" diye algıladığım bir ses çıkararak sırıtan goblini gördüm. 

Siyah gözleri kendini başarılı hissetmesinden adeta parlıyordu. Yerden doğrulduğumda saldırı itemim olan Rindarf'ı ona doğru uzatarak savaş pozisyonumu aldım. Tam bu sırada solumdan hızlı adımlarla birinin geçtiğini hissettim. Biraz ilerledikten sonra gözüm ona alışınca bu oyuncunun Zept olduğunu gördüm. Hafif eğilip kollarını arkasına doğru uzatarak elinde tuttuğu hançer türü itemleri ile boyuna göre büyük olan kayalara yer çekime karşı koyar gibi basarak goblinin bulunduğu tepeye doğru tırmanıyordu. Az önce sırıtan goblin ona doğru hızla yaklaşan oyuncu için yayında panikle bir ok daha gerdi ve Zept'e doğru attı. Hasar alması kaçılmaz olurdu, eğer Zept o kadar çevik olmasaydı. Suikastçı tırmanırken bile goblinin yayından çıkan okun temrenine hançer türü itemi ile yaptığı ufak bir dokunuştan sonra yön değiştiren ok bir kayalığa çarptıktan sonra yok oldu. Şaşkın goblin afalladığı ve kaçmayı düşündüğü için geri adım attığı sırada Zept çoktan ona ulaşmıştı. Son kayadan zıpladığında goblin geriye dönüp arkasına da bakarak kaçmaya çalıştı. Genelde de konuşurken sesi az çıkan ve ne söylediğini zor duyabildiğimiz için bazı oyuncuların ona "kendi kendine konuşan Z" dediği Zept kullanmak istediği yeteneğini yine çok sessiz söylediği için sadece dudaklarının kıpırdadığını görebildim. Kollarını yan yana yetirdi ve iki hançerini goblinin sırtının ense bölümüne doğru sapladı. Goblin acı içerisinde bağırırken Zept takip etmekte zorlandığımız birkaç kombo saldırıdan sonra goblini öldürdü. 

Yalvarır gibi ayaklarının üzerine kapanarak ölen goblin yerde pikselleşirken Zept daha sakin bir tavırla kayalıklara basarak patika yola doğru aynı inmeye başladı. Age benim ki kadar şaşkın bir ifade ile "Hadi canım." dedi.

Lissia bize doğru döndüğünde "Zept başaralı bir suikastçı olduğunu yine gösterdi." dedi.

Resmen ağzım açık kalmıştı "Harikaydı." diye bildim. Böyle bir saldırıyı görmeyi hiç beklemiyordum. Birçok suikastçı ile beraber savaştım veya düello yaptım. İlk defa bu kadar uyumlu ve hatasız hareket eden bir suikastçı gördüğüm için şaşkındım. 

Zept patika yola indiğinde yanımıza doğru yürümeye başladı ve donuk bir yüz ifadesini takip eden kısık bir ses ile "Beklediğiniz için teşekkür ederim." dedi.

Elenia "Yaptıklarını düşününce pekte uzun beklemiş sayılmayız." diye yanıtladı.

Elenia, her zaman yaptığı gibi şaşırmayı bir kenarı bırakarak onun saldırılarını en ufak ayrıntısına kadar inceleyip böyle bir rakiple karşılarsa ne yapacağını düşünmüş olmalıydı. Onu stratejist yapan yanı da buydu. Atlarımızı düdük sembolünden tekrar çağırdık ve Gres Kampı'na doğru patika yolda onları sürmeye başladık.

Kampa varana kadar başka goblinle karşılaşmadık. Gres Kampı'na ulaştığımız zaman birbirine yakın bölgelerde olan kampların tasarımlarında da her hangi bir farklılık olmadığını gördüm. Hepimiz atlarımızı beslemek için tavlalara bıraktık. Kampın yiyeceklerinin koyulduğu kırmızı, çatısı kahverengi iki ambarının hasar aldığını buradan görebiliyorduk. Diğerine göre daha büyük olan sol taraftaki ambarın giriş kapısından biri menteşesinden çıkmış bir şekilde düşük duruyordu. Etrafta, yağan yağmurdan dolayı çamurlaşan toprağın üzerinde oluşan goblinlerin ufak ayak izlerini halen görebiliyorduk.

Önce Angel'ın yanına giden ve tekrar yanımıza gelen Lissia, "Kral büyük çadırda bizleri bekliyor." dedi. Büyük çadırlar raid oyuncularının toplantı yapma olasılıkları düşünülerek bazı kamplara inşa edilmiş geniş çadırlardı. Çadıra gittiğimizde VoiceOfAngel uzun dikdörtgen masanın en başında oturuyordu. Sağında ve solunda ayakta duran iki NPC kampın sorumlu NPCleri olmalıydı. Hepimiz içeri girdik ve masaya oturduk.

Kral "Burada ki durumu hepiniz gözlemlemiş olmalısınız. Biz gelmeden birkaç saat önce goblinler burayı yağmalamışlar. Şuan kampta en ufak bir besin bulunmuyor. NPClerin söylediğine göre goblin kampı da buradan çok uzakta sayılmazmış. Kamp arada bir ufak çaplı saldırılar alsa bile böyle büyük bir saldırı ilk defa başlarına gelmiş." dediğinde Angel'ın solunda duran siyah gür, uzun sakalları ve neredeyse Age kadar iri cüssesi olan NPC başı ile kralın tüm dediklerini onayladı. 

Angel "Önümüzde iki seçenek bulunuyor. Hiç dinlenmeden iki gün boyunca yola devam etmek veya goblin kampına baskın düzenleyerek çaldıklarını onlardan geri almak." dedi.

Siyah düz, uzun saçları olan kadın NPC "Bize yardımcı olursanız çok seviniriz Lordlarım ve Leydilerim." dedi narin sesiyle.

Erkek NPC "Elimden gelse hepsini öldürürdüm. Tek başıma yapmam imkansızdı. Gelen goblin ordusunu görünce canımızı kurtarmak için mecburen güvenli bölgede saklanmak zorunda kaldık. Bundan önce ki goblin saldırıları ufak çaplı oluyordu ve bizim bıraktığımız besinleri alıp bir kaç ufak hasar verdikten sonra hemen kaçıyorlardı." dedi.

Masanın bana göre arkaların oturan bir oyuncu elini kaldırıp söz aldıktan sonra "Ordudan kastın nedir? Tam olarak ifade eder misin?" dedi.

Angel NPCye lafı bırakmadan "O konuya girmek gerekirse goblinler bu sefer organize oldukları bir saldırı gerçekleştirmişler ve yaklaşık 300 goblin bu kampa saldırmış." dediğinde bazı oyuncular hemen fısıldaşmaya başladılar. Goblinler kolay öldürüldükleri için grup halinde gezerek savaşan türde moblardı. 50-60 mobluk goblin gruplarının yaptıkları organize ataklarda bazı üst düzey oyuncuları öldürebildiklerini diğer maceracıların bar ve taverna gibi yerlerde yaptıkları sohbetlerde duymuştum.

Angel uğultulara son vermemiz için masaya bir kez vurdu ve "Eğer yardımcı olursak kampın tüm masraflarını almayacaklarını ve gerekli olduğu her anda TheFraternity üyelerine ücretsiz yardım edeceklerine dair Gres Kampı NPCleri ile bir anlaşmaya varabileceğimizi görüştük. Her zamanki gibi kendi başıma karar almamam gereken durumlarda yaptığımızı yapacağız." dedikten sonra çadırda bir süre sessizlik oluştuktan sonra bazı oyuncular aralarında konuşmaya başladılar.

Sağımda oturan Lissia "Oylama yapacağız." dedi.

Angel tekrar masaya vurdu ve odayı saran uğultu yavaşça kesildi "Savaşmadan yola devam edelim diyenler ellerini kaldırsın." sürekli beraber konuşan dört kişilik bir grup elini kaldırdı. Kral ardından "Goblinlere karşı savaşıp benimle, kralınız ile beraber savaş alanında tecrübe kazanmak isteyenler ellerinizi kaldırın." dediğinde 'acaba nereden buluyorlar oyuncuları böyle gaza getirebilen cümleleri' diye düşündüğümde solumda duran Elenia koluyla beni dürttü. Henüz elimi kaldırmadığımı fark edip hemen sağ elimi havaya kaldırdım. Dörtlü grup haricinde geriye kalan herkes birlikte savaşmaktan yana oy kullandı.

Kral Angel hep birlikte aldığımız bu karar sonrasında tekrar konuşmaya başlayıp "Hazırlıklar hemen başlasın. İnsanlık için." dediğinde hepimiz silahlarımızı kaldırdık ve "İnsanlık için." dedikten sonra goblinler ile vereceğimiz ve karşımıza nelerin çıkacağını tam olarak bilmediğimiz bir savaş için envanterler hazırlıklarımıza başladık.

Irk Online - Sanal Dünya (Wattys2017)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin