32. Bölüm, Raid Başlıyor

1.1K 116 11
                                    

Tüm hazırlıklar tamamlandıktan sonra gideceğimiz rotayı tekrar gözden geçirmek için kraliyet sarayında bir araya geldik. Daha önceden de toplandığımız harita odasında bu sefer 20 kişilik raid grubu haricinde hiçbir maceracı yoktu. Tüm oyuncular takım zırhları ve diğer itemleriyle sabırsızlık içerisinde kralın talimatlarını beklerken Angel oturduğu yerden kalktı. Çevresinde oturduğumuz masaya doğru yaptığı birkaç hayali dokunuştan sonra harita masa üzerinde belirmeye başladı. Harita tamamen belirginleştiğinde; keşifçilerin açığa çıkarmaya devam ettikleri açık sarı renkli bağlantı yolları, kahverengi üçgenimsi çizgilerle gösterilen dağlık alanlar, beyaz çadır şeklindeki kamp alanları ve ormanlık alanları rahatlıkla görebiliyorduk. Beta sürecinde bu alanların geneli kapalı olduğu için haritayı dikkatlice incelemeye koyuldum.

Angel, eliyle gideceğimiz rotayı harita üzerinde yavaşça çizmeye başladığı zaman haritada ki açık renkli görünen sarı yol elinin geçtiği her noktadan sonra maviye dönmeye başladı. Bir kampın hemen önünde çizimi bırakan Angel kampın üzerine iki defa dokunduktan sonra kampı simgeleyen beyaz alan maviye döndü. Kral, başını hafifçe kaldırarak masa etrafında bulunan tüm maceracılara hitaben yaptığı konuşmasına başladı "İlk durak noktamız burası." dedi. Gösterdiği kamp alanının adı 'Slyver Kampı'ydı. Konuşmasına devam eden Angel "Yolumuz harita üzerinde kısa görünüyor olabilir. Bizim raidi başlatabileceğimiz geçit Shangri-La'dan üç gün uzaklıkta bulunuyor. Bu alanı açan keşifçiler daha önce çarpışma yapmadığımız bossların da bu alanlarda gezdiklerini bildirdiler. Maceraya çıktığımızda nelerle karşılaşabileceğimizi kestiremediğimiz için her zaman tedbiri elden bırakmadan yola devam etmemiz gerekiyor." Dedik sonra tekrar yerine geçti. Bazı oyuncular kısık seslerle birbirlerine eğilerek bir şeyler fısıldamaya başladılar. Bazı maceracılar yaslandıkları koltukların köşesinden ellerini yüzlerine götürerek dikkatle haritayı incelemeye devam etti. 

Angel, bir süre bekledikten sonra tekrar yerinden kalkıp iki elini masanın üzerine koydu ve "Bugün oyun saati beşi gösterdiğinde Shangri-La'nın kapıları bizler için aralanacak ve yeni maceramız başlayacak. Hepiniz bahsettiğim saatten önce sarayın önünde hazır olmalısınız." Dedikten sonra sağ eliyle tuttuğu kraliyet asasının sapını iki defa masaya vurduğunda tüm oyuncular ayağa kalktı. Kralın bu hareketi ile masa üzerinde ki harita yavaşça pikselleşmeye başladığı sırada oyuncular yumruk yaptıkları sağ ellerini havaya kaldırdıktan sonra hep bir ağızdan "İnsanlık adına." Dedi.

Görüşme bitip odadan ayrıldıktan sonra sarayın beyaz uzun merdivenlerinden aşağıya doğru inerken Elenia "Şu saatler geçmek bilmez şimdi." Dedi.

Hafifçe gülümseyip "Bize bütün işleri erkenden bitirmek için çok uğraştın şimdi boş boş bekle bakalım." Dedikten sonra gülüşerek, karşımıza çıkan ilk sokaktan sola doğru dönüp yolumuza devam ettik. Uzun süre bulunmayacağımız cenneti andıran bu güzel şehrin sokaklarında gezip, sevdiğimiz noktalarından şehrin eşsiz manzaralarını izleyerek vakit geçirdik. Oyun saati neredeyse beşe doğru geldiğinde bulunduğumuz deniz manzaralı kayalık bir alana oluşturulmuş beyaz balkondan ayrılarak saraya doğru yürümeye başladık. Yolda yürüyorken her dalgada sert kayalıklara çarparak köpüren deniz hala gözümün önünde canlanıyordu.

Saraya vardığımızda bütün maceracılar giydikleri takım zırhları ve itemleriyle hazır bir şekilde bekliyordu. Onlarla beraber bulunduğumuz birkaç toplantıda bazılarıyla selamlaşmak haricinde bir iletişim kuramamıştım. Yanlarına gittiğimizde aralarından bazıları son derece rahatsız edici bir şekilde bizi küçümser gibi izlediler. 

Angel sarayın kapısından iki yardımcısıyla çıktığı zaman bütün dikkatleri üzerine çekti. Herkesin izlediği üç maceracı merdivenlerden indikten sonra kralın yardımcıları da bizim yanımızda hizaya girdiler. Birkaç basamak önümüzde duran Angel "Sizlerin haberi olmadan bazı hazırlıklar yaptırdım. Umarım hepiniz gördüğünüzde beğenirsiniz. Beni yolculuğumuza başlayacağımız noktaya kadar takip edin, lütfen." dedikten sonra o ve yardımcıları önde, bizler geride dar sayılabilecek bir sokağa doğru yola koyulduk.

Şehrin çıkış kapılarına yaklaştığımızda Kral Angel durup geriye dönerek "Lütfen bu noktadan sonra atlarınızın üzerinde yola devam edin." dedi ve hayali dokunuş yaptıktan sonra rengi beyaza çalan sarı bir at yanında belirdi. Kralların bineği onlar için özel oluyordu ve bu bineği gören her hangi bir maceracının kıskanmaması mümkün değildi. Atlarımızı çağırdıktan sonra, geriye kalan yolu at üzerinde yavaşça ilerleyerek devam ettik. Devasa sur kapısına doğru yaklaştığımızda geniş kutlama alanında iki yana dağılmış ve geçiş için yol yapmış şekilde karşılıklı duran diyar halkı, NPCler ve oyuncular ellerindeki kırmızı ve beyaz gül yapraklarını havaya atarak bizleri uğurlamaya gelmişlerdi.

Kral Angel havada süzülerek düşen gül yapraklarının ve coşkulu kalabalığın biraz geçtikten sonra Shangri-La'nın sur kapılarına doğru biraz daha ilerleyip elini havaya kaldırdı ve atını durdurarak geri döndürdü. "Bizler, insan ırkı olarak ilk raidimizi bugün başlatıyoruz. Irkımız adına bu özel günde bizleri bu şekilde onurlandırdığınız için burada olan herkese özenle teşekkür ediyorum." dedikten sonra elindeki kraliyet asasını havaya kaldırdı. Alkışlar ve bağırışlar arasında Angel'i izleyen birçok kişi "İnsanlık İçin! İnsalık İçin!" sesleriyle alandaki coşkuyu arttırdı. Kral atını tekrar kapılara doğru döndürdü. Kapı nöbetçileri kralın emrinden sonra kalenin içine doğru açılan kapıları harekete geçirdi. Sur kapıları gürültüyle, ağır ağır açılmaya başladı. Kapılar ardına kadar açıldığında surlardan dolayı gölgede kalan alana dışarıdan gelen ışık kümeleri ve şehri saran 'Beyaz Nehir'den gelen şırıltı sesleri kalenin içerisine hücum etti. Kral atını ufak bir ayak hareketiyle yürütmeye başladı. Sonunda raid yolculuğumuz gerçek anlamıyla başlıyordu. Hepimiz bugünün gelmesi için sabırla bekleyip hazırlıklarımızı yapmıştık. Yeni maceralar, bilmediğimiz bosslar en önemlisi zor bir raid bizleri bekliyordu. 20 kişilik raid grubu ve hazırlanan yiyecek ve malzemelerin olduğu birkaç at arabası eşliğinde büyük taşlarla örülü 'Beyaz Geçit'ten geçtik. Yolumuza doğru uzun-kısa bükülmüş şekilde sarkıp, esen sıcak rüzgarla narince sallanan yeşil otların arasında neredeyse kaybolacak olan patika yoldan ilk hedefimiz olan 'Slyver Kampı'na doğru at sürmeye devam ettik.

Tek sıra halinde yürüyen atların nalları toprağı nazikçe döverek ilerlerken ben, Elenia, Agenor ve TheFraternity loncası ile birlikte yapacağımız bu macera dolu raid yolculuğu bana Irk Online'ın bizler için asıl şimdi başladığını düşündürüyordu.

Irk Online - Sanal Dünya (Wattys2017)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin