Elgifer uyandıktan sonra GMler törenin kapanışını yaptı ve törene katılan herkes şehirdeki görevlerine döndü. Biz de balkonda bir süre daha konuştuk. Elenia "Neler yaşadığını anlatmak istersen dinleyebiliriz." Dedi.
"Aslında uyandırılabileceğini biliyorduk." Dedi Age sonucunun nerelere gidebileceğini düşünemediği cümlesinden sonra arkasını bize döndü ve bulunduğumuz noktadan beyazlar içerisindeki Shangri-La'nın manzarasını izlemeye koyuldu.
"Haklısın, Elg Shangri-La'da bulunan değerli NPClerden biri." Diye yanıtladım ve ekledim "Uyanmış olması gerçekten çok güzel. Ölüm görmek beni çok sarsıyor, keşke herkes o şekilde uyanabilseydi." Dedim.
Age kafasını çevirerek göz ucuyla bana doğru baktı. Ne demek istediğimi pek anlamış gibi durmuyordu. Elenia yaslandığı yerden doğrularak bana doğru geldi ve elini omzuma koyduktan sonra "Artık gidelim" dedi ve tapınaktan ayrılacağımız merdivenlere doğru yürüdü. Bende Age ile hemen arkasından yola koyulduk. Merdivenlerden inip kapıdan çıktıktan sonra tüm ışıltısıyla parlayan güneş gözlerimi aldı. Işıktan kamaşan gözlerimi ovuşturduğum sırada seviye 45 yeteneğim aklıma geldi. "Yeteneğimi aktifleştirmem gerek." Dedim. Bulunduğumuz durumdan dolayı üzerimizde zırhlarımız ve silahlarımızı taşımıyorduk.
Elenia yürüyorken "Sahi seviyeleriniz kaç oldu bakalım." Dedi.
Gözüm ekranın sağ üst köşesindeki karakter özelliklerimi içeren bölüme kaydı "Şey 46."
"42." Dedi kalın bir ses tonuyla Age.
Ben, Age ve Elenia'nın arkasında şehre doğru yürüyorduk. Elenia ellerini havaya kaldırarak "Biraz geri kalmışım sanırım." Derken ona doğru hayali bir dokunuş yaptım ve seviyesinin 41 olduğunu gördüm.
"Saldırı yetenekleri az olan şamanlar için kötü bir seviye sayılmaz. Bende NPCnin bana hediyesi olan bir parşömen sayesinde bu seviyeye gelebildim. Yoksa biliyorsun hala uyuşuk Tulpar'ım" Bir şeyleri yapmak için önce can atarak kendimi gaza getiriyor, biraz zaman geçtikten sonra belki de yaptığım işin monotonluğundan sıkılıp yarım bırakabiliyordum.
"İş çarpışmaya gelince hiçte öyle görünmüyorsun." Dedi Age.
"Bu ikiniz içinde geçerli." Diye topladı Elenia.
Önümde yürümeye devam eden Age'in yüzünü göremiyordum "Bana atar mı yapıyosun?" Sesim biraz daha ciddi çıkıyordu.
Hayali dokunuşlar yaptığını az çok görüyordum. Bir hışımla geri döndü yüzünde komik bir palyaço maskesi vardı "Sence?" Her şeyi unutturan bir gülüş patlattım. Elenia'da geri döndü ve Age'i görünce gülmeye başladı. Gülüşmelerimiz bittikten sonra Age ile omuz omuza yürümeye devam ettik.
İkiye ayrılan bir yola çıktığımızda Elenia "Sağdan" dedi ve devam ettik. Oyunda gördüğümüz bütün harita ve NPClerin yerini ezbere biliyordu. Bu çarpışmalarda partimize harika avantajlar sağlıyordu.
Setyrian adında kırmızı başlıklı kıza benzeyen bir yetenek NPCsine doğru yürüdüğümüzde Ren ve partisi de orada gördük. Hepimizin yürüyüşü ciddileşti, yere daha ağır basıyorduk. Onlara iyice yaklaştığımızda Ren arkadaşlarına hitaben "Taşkınlık istemiyorum." Dedi.
Ben NPCden yeteneğimi aldım. Adı 'Karanlık' ve özelliklerinde 'yüksek hasar' yazan bir yetenekti. Yeteneğin özellikler bölümünde bunun haricinde hiçbir açıklama bulunmuyordu. Geriye dönerek yolumuza devam ettik. Bu sırada arkamızdan bir kahkaha patlattılar. Bu durum bana bir öncekini çağrıştırdı. Elenia "Elden ne gelir." Dedi. Mesajı almıştık ve geri döndük.
Onlara doğru yaklaştığımızı gören Sao "Bir sorununuz mu var?" Dedi.
"Sanırsak." Diye yanıtladı Elenia.
"Tatsızlık olsun istemediler." Bakışları başka yönde olan Ren birilerine mesaj yolluyor gibi görünüyordu.
"Pek öyle görünmüyor." Age cevap verdiğinde Ren'in dikkati ona doğru yöneldi.
Sao "Bırakın şu NPC katillerini." Dediğinde kendimi kaybetme noktasına geldim. Elenia sırtıma dokunarak "Katletmek bizim işimiz." Onun söylediğini onaylıyor olması kışkırtmak için yaptığı bir hamleydi. Ren birkaç adım atarak iyice yanımıza kadar sokuldu. Sao ile ben, Elenia ile Janie ve Age ile Ren gözlerimizin içlerine bakarak karşılıklı duruyorduk.
Ren bir kaç hayali dokunuş yaptıktan sonra sırıtarak "İzin geldi." Dedi ve ekledi "Bakın size ne dicem. Bir düello yapalım. Eğer kazanırsak sizden en değerli itemlerinizi alırız. Kaybedersek şuanda lonca kasamızda duran, 'Ewizem Zindanı'ndan elde ettiğimiz 'Roktor Kolyesi'ni size vereceğiz." Böyle bir teklifle gelmeleri kendilerine ne kadar çok güvendiklerini gösteriyordu. Ewizem Zindanı 60. seviye canavarlarla dolu olan ve son boss olan Ulu Roktor koruduğu bir zindandı. Bu seviyede öyle bir zindanı tamamlamış olmaları büyük bir başarıydı.
Kurulan loncaları solo oyuncu olduğum için çok iyi bilmiyordum. Gerçi bilsem bile kendi loncam haricindeki lonca isimlerini uzun süre aklımda tutamazdım. Elenia gözlerimize baktıktan sonra "Kabul ediyoruz." Dedi. Ren bir kez daha güldü. Partiler kuruldu. Bizim stratejistimiz Elenia aynı zamanda parti liderimizdi. Onlarda da Ren bu görevi üstleniyordu. Ren Eleniaya hayali bir dokunuş yaparak düello isteğini gönderdi ve Elenia onay verdikten sonra karakterlerimiz arenada doğmak üzere pikselleşti.
Aynı ırktan oyuncular belirli seviye düzeyine yükseldikten sonra savaş taktikleri geliştirmek ve partileriyle uyumlu şekilde savaşmayı öğrenmek için düello arenalarını çok sık kullanıyordu. Bu sürekli zorlaşarak ilerleyen maceralar içinde antrenman niteliği taşıyordu. Arenalarda tüm gruplar eşit şartlarda savaş koşullarına sahip oluyordu. Oyuncuların tercihlerine göre düellolar 1vs1, 2vs2 ve 3vs3 şeklinde gerçekleşiyordu.
Partilerimiz düello alanına belirli mesafelerde bulunan başlama noktalarında yeniden doğdu. Düellolardaki NPCler her iki gruba kendilerine özgü reveranslar yaptıktan sonra beş dakikalık hazırlanma süresi geriye doğru saymaya başlayacaktı. Partiler için aynı anda başlayan bu reverans içimizdeki savaşçı ruhu ortaya çıkarmaya yetiyordu.
Düello NPCleri Alche ve Nuama zindanın demir kapılarından düellonun yapılacağı alana doğru yürümeye başladı. Alche kazandığınız düello puanları ile itemlerinizi güçlendirebileceğimiz taşları satan bir NPCdi. Nuama ise Alche'den aldığımız taşların itemlere işlemesini yaptığımız bir NPCdi.
Arenanın tam ortasına geldiklerinde önce Alche üzerindeki altın sarısı zırhı ve elindeki Cehennem Çekici isimli efsanevi silahıyla beyaz kanatlarıyla bir anda yerden yükseldi. Devasa boyuttaki beyaz kanatlarını her çırpışında gökyüzünü yarıp geçiyordu. İyice yükseldikten sonra bir meteormuşcasına kendine yeryüzüne bıraktı ve hız arena alanına geri döndü. Yere indiği anda 'Cehennem Çekici'nin kırmızı sapını yere vurarak toprak zeminde hafif yarıklar oluşturdu. Sağ eliyle tuttuğu çekicinin topuzunda kırmızımsı çizgiler yanmaya başladığı sırada yerde açılan ufak yarıkların içinde de yavaşça akan lavlar çıktı. Akan lavlar yerde oluşan şekle bir anlam bahşedip kurdular. Yerdeki şekil Irk Online'ın logosuydu. Alche arenadaki bütün oyuncuları sol eliyle selamladıktan sonra yavaş yavaş görünmez olmaya başladı ve kayboldu.
NPC Nuama ise üzerinde mavi yakutlarla işlenmiş bir kaftan ve elindeki efsanevi silah Su Asa'sı ile arenanın ortasında duruyordu. Asasını kaldırıp yere vurdu ve su baloncukları oluşturdu. Yerden yükselen binlerce baloncuk arenanın belirli bir bölümünde durdu. Nuama itemini havaya kaldırdıktan sonra mekanik sesiyle "Oyun başlasın." Dedi. Baloncuklar havada bir bir patladı ve renkli su damları olarak arenaya doğru düşerken Nuama pikselleşerek kayboldu.
NPCler arenanın girişi kapalı olan bir bölümünde yeniden doğduktan sonra beş dakikalık süre aktif oldu. Artık itemlerimizi kuşanıp çarpışma için son hazırlıkları yapabilirdik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Irk Online - Sanal Dünya (Wattys2017)
Science FictionOyuncu sayısı milyonlara ulaşabilen sanal oyun toplulukları vardır. Bu topluluklarda kendini zirve yarışına adamış kişilerin savaşı gelecekte de şuan dünyada olduğu gibi tüm hızıyla devam ediyor. Eğlence Merkezi adlı firma, 2036 yılının getireceği ü...