Multi: Esil
Birkaç gündür doğru dürüst uyuyamıyordum. Çünkü annemler bu pazar dönmüş olacaklardı ve ben gerçekten annemi de diğerlerinide çok özlemiştim. Hatta Kaan'ın odasında kulaklıkla oyun oynarken babamın sürekli benden dert yanmasını bile. Seslerini özlemiştim.
Onlar geldiğinde bu hissettiğim kimsesizlik gidecekti. Gelmelerine üç gün kalmıştı. Anneannemi de getireceklerdi ama anneannem istememiş. Bizimkilerde onun özel bakımı ile ilgilenecek birini bulmuşlar. Fakat annemin anneannemi orada tek bırakacağını sanmıyordum.
Umarım bu durum annemden sık sık ayrılmama sebep olmazdı. Tek korkum buydu. Ece son dört gündür bana daha sık gelmeye başlamıştı. Sonunda onu Doğu ile tanıştırmıştım. İnanması için bizi yan yana görmesi gerekiyormuş meğer. Yakıştığımızı söyledi. Yine de biz ayrıldık desem bana yine Uzel'dem bahsetmeye devam edevek gibiydi.
Halbuki sorunlunun ben değil ağabeyi olduğunu bilmiyordu işte. Dün daha önce fotoğraflarını çektiğim çocuklarla tekrar bir araya gelmiştim. Bu kez daha kalabalıklardı. Beraber lunaparka gidip eğlendik, bu sefer ailelerinden izin alarak. Tek eksiğimiz Uzel'di. Onun yerine Doğu vardı yanımda. Layla Uzel'i sorup durmasa onu iki dakika unutabilirdim.
Ahmet ise arabasının gelmemesine daha çok üzülmüştü. Arabasıda o da lazım değildi. Doğu'yuda çok sevmişlerdi. Onlarla geçen günüm hem eğlenceli hem dopdolu oluyordu. Bunu tekrarlayacaktım mutlaka.
Uzel'in yüzünü görmemek için bahçe tarafının perdesini çekiyordum artık. Kapıyı hala arafa kilitlemeyi unutuyordum ama. Evin kapısından girip çıkıyordum. Böylece karşılaşma ihtimalimiz azalmıştı. Zaten o da benden kaçıyor gibiydi. Eskisi gibi bana bakmıyor, görürse başka şeyle ilgileniyordu.
Umurumda da değildi.
Birazdan Doğu ile bir yere gidecektik. Bana anlattığına göre üniversitesitede arkadaşları ile en çok gittiği mekana götürecekti beni. "Biraz hovarda mekandır ama eğleniriz," demişti. Saate baktım. 21.09'du. 1 saatten daha az kalmıştı beni almaya gelmesine.
Yukarı çıkıp uygun ne giyebilirim diye bakındım. Ama asla bir şey bulamıyordum. Sonra aklıma annemin kıyafetleri geldi. Hepsini alıp gitmemişti sonuçta. Gidip onun dolabından elbiselerini yatağın üzerine çıkardım. Bazılarının gençliğinden kaldığını biliyordum. Bunları bana vereceğini söylerdi ama henüz vermek gibi bir eylemde bulunmamıştı.
Müthiş bir bebek mavisi iki parçadan oluşan takımı vardı ama o şu anki mekana uygun değildi. Daha günlük ama şık bir şeyler giymeliydim. Elbiselerden istediğim gibi bir şey bulamayınca yerlerine kaldırdım. Tam umudum tükenmiştiki deri pantolonunu gördüm.
Bunun şu an ona olmadığına emindim. Bana olur nuydu acaba? Hemen alıp odama geçtim. Olmuştu ama paçaları uzundu. Bana uzun geliyorsa eminim ona da uzun geliyordu çünkü annemden uzundum. Topuklu ile giyebilirdim. Topuklularımdan stiletto olanı giyecektim ama yağmur vardı. Açık kısımları yüzünden uygun durmuyordu.
10 santim topuğu olan sivri burun botumda karar kıldım. Üstüme de önce büstiyer ardından da göğsümün hemen altında biten sarı crobumu geçirdim (Multi). Böylece kolumu kaldırınca falan büstiyerimin dantelleri görünürdü. Hem güzel bir görüntü olurdu hemde ben rahat ederdim.
Çanta olarak gümüş zincirli omuzdan asmalı çantamı aldım. İkili kolye takıp tişörtümün üstüne saldım. Deri, kalçamı kapatan ceketimi giydim. Şapkası yoktu ama zaten Doğu beni almaya gelecekti. Saçlarımı hafifçe maşa ile şekillendirdim.
Zaten kesin bozulacaktı, fazla uğraşmadım. Makyajımı yapıp glosumu sürdüm. Doğu geldiğinde beni aradı. Anahtarları çantama atıp evden çıktım. Uzel'e görünmeyeceğim diye koşarken düşüyordum. Neyseki düşmeden arabaya ulaştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKTAN ÖTE
Teen Fiction*Sadece söz ver ve hayatın sana sözünü tutturmamak için kırk takla atışını seyret.* "Söz veriyorum..." Onlar çok zorlandılar. Aylarca uzak kaldılar kendi hataları yüzünden. Kendi hatalarından ders çıkardılar, artık uzak durmayacaklardı. İkiside uza...