75. Bölüm: No:24

124 11 2
                                    


Uykunun içinde bir rüya,
rüyamda bir gece,
Gecede ben.
Bir yere gidiyorum,
Delice.
Aklımda sen.

~~ÖZDEMİR ASAF~~

BÖLÜM ŞARKISI: MODEL-DEĞMESİN ELLERİMİZ(ÖZELLİKLE SONDA DİNLEMENİZİ TAVSİYE EDERİM:-) )

Mimarlık.

Size ne ifade ediyor? Ya da ne ifade etmiyor? Misal mimarlık deyince aklınıza bir yığın dosyayı bilgisayara geçmek gelmez herhalde değil mi? Benim bir şeyler çizmem gerek ama adam dosya vermekten başka bir şey yapmıyordu. Ta ki dün akşama kadar.

Evet,akşam. Arslan Bey'in her işi son dakika! Ofiste bir yarışma düzenleneceği ve en iyi projeyi çizene yarınki toplantıda sunum hakkı tanınıcağı söylendi. Saat 04.57 ve projem yeni bitiyordu. Uykudan ölmek üzereydim. Gözlerimin kapanmaması için kendime aşırı dozda kafein versemde şu an yatsam ölü gibi uyurdum.

Çizdiğim projeyi rulo haline getirip etrafı toplamadan uyumak için ışığı kapatmaya kalktığımda Onur salona girdi. "Ben mi uyandırdım?"

"Su içmeye kalktım da…ne bu hal? Çökmüş gibi duruyorsun?"

"Dokuzdan beri proje çiziyorum," dedim esnerken. "Ve yarın bir yarışmaya tabii tutulacağım. Eğer uyumazsam…" Yine esnedim. "E madem durum bu kadar vahim niye uyumak yerine bana laf anlatıyorsun Esil? Yat çabuk." Koltuğa yattığımda "Yatağına yatsay…dın," dedi ama esneyerek 'hım' ladım.

Önümdeki kısacık uykuyu iyi değerlendirmekten başka şansım yoktu.

••••••

Uyandığımda hava dünün aksine rahatsız edici derecede güneşliydi. Zaten bu yıl ne doğru dürüst kış ne de yaz yaşayabilmiştik ya neyse. Dosyamın içerisine çizim kağıdımı ve gerekli diğer şeyleri koyup fermuarını kapattım. Bugün ilk kez bana fırsat tanınıyordu ve kendimi göstermenin zamanı gelmişti.

Bu yüzden güne özel olarak hazırlandım. (MULTİ)

En son ceketimin ve eteğimin renginde ayakkabımıda giyip beyaz çantamın içine telefonumu attığımda hazırdım. "Onur!" diye seslendim. "Onur! Biricik arkadaşını işe uğurlamayacak mısın? Oonurrr!" Cevap gelmeyince odasına baktım ama yoktu. Toplu yatağının üstündeki notu görünce zaman kaybetmeden okudum.

'Geç kaldın'

Benden önce çıkmıştı demek. Kolumdaki beyaz saate baktığımda biraz daha oyalanırsam geç kalacağımı anladım ve hızlıca evden çıkıp sokakta taksi beklemeye başladım. Durak buraya biraz uzaktı. Yürüsem…yok, bu halde yürüyemezdimde.

Taksi geçmesi için dua etmeye başladığımda tanıdık bir araba görüş alanıma girdi. Kalbim deli gibi çarparken taktığım güneş gözlüğünü çıkarıp arabanın içine baktım. Siyah filmden içerisi görünmüyordu. Tanıdık arabanın içerisindeki bunu anlamış olacakki tekerlekler tam önümde durdu ve cam hafifçe indi.

Allah'ım lütfen o olmasın. Lütfen. O'ysa ne yaparım?

Cam tamamen indiğinde arabanın içinde olmaması için dua ettiğim kişiyi gördüğümde kalp krizi geçirecek gibi oldum. Adı dudaklarımdan öyle bir tizlik ve şaşkınlıkla döküldüki. "Uzel?" Adını sesli söylemeyi deli gibi özlediğim adam karşımdaydı.

Hiç konuşmadan mavi gözleri beni süzdü ve camı geri kapattı. "Uzel!" diye bağırıp cama vurduğumda camda çatlaklar oluşmaya başladı. "Aç camı! Aç konuşmamız gerek!" Hiç konuşmadı. Artık biraz olsun yüzünü görebiliyordum.

AŞKTAN ÖTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin