MULTİMEDYA: ESİL 'İN DURMAKSIZIN UZEL'İ ÖPMEK İSTEMESİ :))))) ♥ (temsili)
Karanlık görüş alanımı kısıtladığı gibi beni 'korkunç' düşüncelerle de baş başa bırakıyordu. Kollarımı bedenime sardım titrerken. Üşümekten ziyade korkuyordum garip bir şekilde. Beni çağıranı tanımıyordum,tamam. Belkide tanıyordum bilmiyorum ama kötü hissediyordum.
Keşke birilerine haber verseydim diye düşünmedende edemiyordum.
'O birilerinden kastının Uzel olduğunu sende bende biliyoruz,'
diye beni kışkırttı iç sesim. İçimdeki bir diğer seste kaçmamı fısıldayıp duruyordu. Beynim şu kelimeleri tekrar ediyordu: kaç! Tehlikeli! Kaç!
Bunun bilinçaltımın bana oyunu olduğunu düşünmeye çalıştım. Şu an beni çağıranın kız olduğunu biliyordum sadece. Elimde Bundan başka bir şey yoktu. Belkide kızda değildi. Telefonda beni korkutmamak için bir kıza konuşturmuştu,bu da bir ihtimaldi.
Kafayı yiyecektim! Sadece meraktan burada olduğumu düşünmek istiyordum. Uzel için değildi. Değildi.
'Kandır sen kendini,kandır.'
Telefonumu çıkardığımda ekrandaki manzara kısa bir süreliğine gözlerimin ve dudaklarımın aralanmasına sebep olmuştu. Uzel on beş kez aramıştı. Mesajda vardı üstelik. Bunu şimdilik es geçtiğimde ikinci şokuda ekranda karşılaştığım tarihten yedim.
Saat 20.30 du. Oysa buraya gelmeye karar verdiğimde saat henüz altı civarıydı. Oturduğum soğuk taştan kalkıp etrafta göz gezdirdim. Belkide şaka yapmışlardı? Kimsenin geleceği falan yoktu? Basit,aptal bir telefon şakasıydı belkide?
Tam adımlarımı park çıkışına doğru yönlendirmiştimki zil sesim yankılandı boş parkta. Telefonu sırt çantamın ön gözünden çıkarıp kulağıma götürürken etrafa bakınmayıda ihmal etmiyordum.
"Efendim anne?"
"Evdesin değil mi kızım?"
"E-evdeyim anne." Lütfen Endam teyzelerden gelmiş olmasınlar. Lütfen. "Uzelde yanında mı?" Uzel'i bana bakıcılık etsin diye yanıma yollamışlardı ama ben onu ekerek evden çıkıp parka geldim. ''Yanımda anne."
"Tamam kızım,biz gelene kadar kapıyı pencereyi kapat. Ya da sizdemi buraya gelseniz?"
"Ne? Ah,hayır anne. Şimdi misafirlik tanımına uyacak durumda değilim. Sen beni merak etme." Arkadan bir homurdanma geldiğinde buna kafa yoramayacak kadar meşguldü beynim. "Tamam bebeğim, geldiğimde görüşürüz. Dikkatli ol."
Telefonu arka cebime koydum. Artık bu parktan uzaklaşmak istiyordum. Parkın demir tellerle çevrili kısmını geçtiğimde bir el dirseğimin hemen altını kavradı. Korkuyla yerimde sıçrarken arkama döndüm. Gördüğüm yüz beni fazlasıyla hayal kırıklığına uğratırken korkum da uçup gitti.
"Senin ne işin var burada?"
"Seni ben aradım Esil."
"Ne? Ne diyorsun ya sen?" Kolumdaki elini çekti. "Seni aradım çünkü-"
"Dinlemek istemiyorum. Gidiyorum ben." Hele de son yaptıklarından sonra... Asla onu dinlemeyecektim. "Bekle lütfen. Anlatacaklarım önemli."
"Son kez böyle dediğinde bana ikinizin fotoğraflarını göstermiştin."
"Dinlememiştin."
"Yine dinlemiyorum,tamam mı?" Beni durdurmaya yeltendiğinde "Bunu bir kez daha tekrarlarsan avazım çıktığı kadar bağırır herkesi başımıza toplarım," diye tehdit ettim onu. Kolumu hızla ondan kurtardım ve ilerlemeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKTAN ÖTE
Genç Kurgu*Sadece söz ver ve hayatın sana sözünü tutturmamak için kırk takla atışını seyret.* "Söz veriyorum..." Onlar çok zorlandılar. Aylarca uzak kaldılar kendi hataları yüzünden. Kendi hatalarından ders çıkardılar, artık uzak durmayacaklardı. İkiside uza...