20: Yasak kelime

573 22 0
                                    

Akşam olmuştu. Dün gece geç uyuduğum için olsa gerek erkenden uyku bastırmıştı. Bizimkilerle yemekten sonra odama çıktım ama bir saat sonra annemin "Esil!" diye seslenmesi ile aşağı indim.

"Ne oldu?" Bir şey olmuş gibi bağırması her zaman kalbimi ağzıma getiriyordu. Hayır birde "Efendim?" diyordum hala adımla sesleniyordu. Çıldıracaktım.

"Uzel'den bir fotoğraf konsepti için yardım istemişsin," dediğinde Uzel görüş alanıma girdi. Sırıtıyor muydu o? Tabii. Bana vereceği ceza içindi. "Öyle miymiş?" dedim kaçmak için. "Öyle," dedi Uzel. "Hocan ödev vermiş ya hani."

"He o," dedim anneme bakarak. "Evet anne. Konu onun uzmanlık alanı daha çok. O yüzden yardım istemiştim." Annem güldü. "Tamam Esil bana niye açıklama yapıyorsun?" Annem neden Uzel'e bu kadar güveniyordu bilmiyordum.

"B-ben şaşırdım da," dedim ve toparlamaya çalışarak konuştum. "Saat geç oldu, uyuyacaktım."

"Esil," dedi annem uyararak. "Sorun yok Çiçek teyze. E o zaman bir daha müsait olamayabilirim ben Esil," dedi Uzel tehdit eder gibi. "Ne kadar sürer bu?" dedi annem. "Birkaç saatcik." Annem düşündü.

'Lütfen hayır de anne' diye geçirdim içimden. "Sonra getirip bırakacaksın ama Esil'i. Saat geç olsada. Anlaştık mı Uzel?"

"Tabii ki Çiçek teyze. Hem bana emanet merak etmeyin." Asıl bu yüzden meraklanması gerekiyordu da neyse. "Zaten sen olduğun için izin veriyorum bu saatte," dedi. Uzel zafer gülümsemesi ile bana baktı. "Ben üzerimi değiştireyim," dedim yukarı koşmadan önce.

Rahat, eşofman kumaşından bir şort giydim. Üstüme de toz pembe salaş bir tişört attım. Uzel'in omuzlarının üzerinde bir sweat vardı. Üşürsem artist görüntüsünü bozar onu alırdım. O yüzden üstüme ekstra bir ceket almadım.

Çıkmadan aynadan suratıma baktım. Çok esnediğim için gözlerim sulu ve kırmızıydı. Saçlarım karışıktı. Tam elime tarağı almıştım ki kapım açıldı. Annem sandım ama içeri giren Uzel'di. Hemen arkasından kapımı kapattı.

"Uzel ne yapıyorsun?" dedim telaşla. "Çık hemen annem gelirse-"

"Mutfakta." Beni inceleyip sırıttı. Elimdeki tarağı görmüştü. Elimden tarağı bıraktım sinirle. "Çık ya," dediğimde masama göz atıyordu. Dolu dolu makyaj malzemem yoktu. Masamın uzerinde küçük bir bölmedelerdi. Masamın tamamına yayılmış halde değillerdi.

Ben koridordan bir ses duyunca onu kontrol etmek için gidince o odama göz gezdirdi, masamın oralarda oyalandı durdu. Neye baktığını anlamamıştım. "Abla?" Kaan'ın sesi ile kapıyı hemen kapatarak arkasına geçtim. "Müsait değilim Kaan."

"Uzel ağabey mi geldi?"

"Kim? Nereye? Ne münasebet," dediğimde Uzel gülerek beni kendisine çekip ağzımı eliyle kapattı ve kulağıma fısıldadı. "Sakin ol. Bize mi geldi diye soruyor çocuk. Kimse beni odana aldığını bilmiyor mızmız. Ama çok belli ediyorsun."

"Ben almadım seni," diye çemkirdim kafamı geri atmış yüzüne bakarken. "Abla?"

"Kaan aşağıdaydı. Git bahçeye falan bak." Kaan'ın aşağı indiğinden emin olunca Uzel'i iterek odamdan çıkardım. Bana çıkmadan önce "Makineni al," demişti. Neredeyse unutuyordum. Fotoğraf makinemi alıp boynuma astım. Aşağı indiğinde bende biraz bekleyip indim.

"Heh Uzel ağabey seni arıyordum," dedi Kaan. "Ama yukarıdan mı indin?"

"Ne oldu Kaan?" diye araya girdim. "Hiç," dedi. "Şu yeni çıkan oyunu aldımda oynar mıyız?" Uzel kafasını sallayarak onayladı onu.

AŞKTAN ÖTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin