Ali Bey ve Gülseren Hanım'ın acıklı hikayelerinden sonra Uzel'le kalan yoluda tamamlayıp Melih'in evine gelmiştik. İzmir'de kar yağmış ama tutmamıştı. Olan yerlerdeki karın tadını çıkarmak istesemde Uzel'in karı sevmediğini ve sırf ben istediğim için kar topu savaşı yaptığını kendime sık sık hatırlatarak engellemeye çalışıyordum bu isteğimi.
Saat 20.06 idi. Annemlere gidecektim. Gerçek ailemi öğrenmem için bu gerekliydi. Uzel ise benimle geleceğine söz vermişti. Sitenin önünde durduk. "Uzel ben o eve tek girmek istemiyorum.''
''Ben yanında gelirim ama sonra senin başın ağrır. Nerede kaldığını bulurlar. Rahat vermezler Esil,biliyorsun.'' Bunları bilmeme rağmen Uzel'in desteğine çok ihtiyacım vardı. Elimi tuttu,usulca montumun kolunu sıyırdı. "İleticimiz burada.'' İleticimiz. Birbirimize hislerimizi ileten araç. Bileklik. "Bir şey olursa ne yapacağını biliyorsun.''
"Tamam ama anında geleceksin.''
''Saniyesinde. Söz.'' Bu tek kelime güvençle arabadan inmem için yeterliydi. Söz. Arabadan inip kapımı kapadım. İçerinin sıcaklığına alışmış bedenimi soğuk hava sarmalamıştı bir anda. Bahçeye girerken garip duygular içerisindeydim. Bu duygular bana çok yabancıydı. Ya da ben artık bu eve çok yabancıydım. Zili kısacık çalmamın ardından kapıyı tanımadığım bir kadın açtı. "Buyrun?''
''Ee ben Esil. Esil Paksoy."
''Aa öyle mi Esil Hanım? Çok özür dilerim. Benim adım Şeyma. Ben iki gündür bu evde yatılı yardımcıyım. O yüzden sizden haberim yoktu. Anneniz de bahsetmeyince.''
''Sorun değil,'' dedim nazik olmayacak bir dille. Annenizde bahsetmeyince derken bana bir tuhaf bakmıştı. Sanki...sanki annemin benden bahsetmemesi onu keyiflendirmişti ve onda beni aşağılama isteği uyandırmıştı. "Siz bekleyin,ben-''
''Görüşmek istediğim kişi annem,Şeyma. Ne beklemesi?''
''Haklısınız. Ee o zaman anneniz kendi odasında babanızda çalışma odasında.''
"Duymak istediğim cevaplar,'' dediğimde arkamdan ağız eğdiğine emindim. Fakat arkama dönüp baktığımda gülümsedi. Bu kızda sevmediğim bir şeyler vardı. İlk gördüğüm andan beri bir farklı bakıyordu sanki. Kızı şimdilik daha fazla kurcalamamaya karar verip annemin odasına çıktım.
Kapıyı tıkladım. "Gir.'' Kapıyı açıp girdiğimde annemin donuk yüzü güldü. "Kızım?'' Sessizce yanına oturdum. "Nasılsın Esil? Seni çok özlüyorum kızım.'' Elimi kaldırıp bana sarılmasını engelledim. ''Buraya çok kalmaya gelmedim. Bir şey sorup gideceğim.''
Gözlerim annemin donuk yüzüne kayıp duruyordu. Dayanamadım,sordum. "Bir sorun mu var? Benzin solmuş.''
''İki gündür anlayamadığım bir kırıklık var üzerimde. Odadan çıkasım gelmiyor.'' Hasta mıydı ki? "Beni boş ver. Sen nasılsın? Nerede kalıyorsun? Rahat mısın?''
"Bunları konuşmak isteyeceğimi sanmıyorum. Ben buraya senden gerçek annemin kim olduğunu öğrenmeye geldim." Bakışları gözlerimde durdu. "Bilmiyorum.''
''Anne n'olur. Buna hakkım var öyle değil mi? Bana bunu borçlusun.''
"Gerçekten bilmiyorum Esil.'' Hışımla ayağa kalktım. "Beni daha küçücükken bir eşyaymışım gibi parayla satın almışsınız. Bırakta beni size veren ailemi bulayım. Onlara tek bir şey sormak istiyorum. Beni neden size verdiklerini...'' O da ayağa kalktı.
"Esil onları yıllar önce gördüm. Annen bir evin temizlikçisiydi. Babansa kahyası. İkisinide bir daha hiç görmedim. Sanırım parayı aldıktan sonra ortadan kaybolmak işlerine geldi.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKTAN ÖTE
Novela Juvenil*Sadece söz ver ve hayatın sana sözünü tutturmamak için kırk takla atışını seyret.* "Söz veriyorum..." Onlar çok zorlandılar. Aylarca uzak kaldılar kendi hataları yüzünden. Kendi hatalarından ders çıkardılar, artık uzak durmayacaklardı. İkiside uza...