İki kolun beni sıkıca sarıp sarmalamış olduğunu görüp hızla oturur pozisyona geçtim. "Ne oluyor ya sabah sabah?" dedi Uzel. Uzel mi? En son o beni eve bırakmıştı? Şimdi nasıl odamdaydı? Benimle mi uyumuştu?
Dün gece o kadar çok uykum vardı ki Uzel beni bırakırken kapıda uyuyordum neredeyse. "Sen nasıl buradasın ya? Ne işin var odamda?" Esneyerek doğruldu o da. "Şaka herhalde?" dedi saçlarını karıştırarak.
Ona tip tip bakmaya devam edince "Ne? Bakma bana öyle. Beni sen aldın ya odana," diye açıklama yaptı. "Ben mi? Ben nasıl alayım annem uyanıktı," dedim ama düşününce gidip kapıyı onun için açtığımı hatırladım. Onu cidden planlı şekilde ben almıştım.
Onunla uyumak istemiştim.
O an çok masum bir istekti ama şu an annem bunu görse asla masum kalmazdı. "Uzel kalk hemen biri görecek."
"Dün gece 'benimle uyu' derken kimse umurunda değildi."
"Bak zaten çok hatırlamıyorum çok uykum vardı. Üstüme gelme," deyince güldü. Saate baktı. "Esil gel beş dakika daha," dedi yatıp kollarını açarak. "Beş dakika söz. Hadi gel."
"Beş dakika tutuyorum," deyip göğsüne kafamı koydum. Sıkıca sarıldı bana. Evde kimse olmasa hep böyle kalabilirdim. Dakika falanda saymazdım. Burası aşırı huzurluydu. Telefonum çalmaya başlayınca dakika dolmadan kalkmak zorunda kaldım.
"Kim bu münasebetsiz?" Aras'tı. Ona ulaşmaya çalışmıştım ama telefonu kapalıydı. Muhtemelen aradığımı görmüştü o yüzden geri dönmüş olmalıydı. "Buna bakmam gerek," deyip yataktan kalktım. Oturur pozisyona gelip bana baktı. Balkona çıkıp kapıyı kapattım.
"Aras," dedim hemen. "Esil ne oldu? O kadar çok aramışsın ki. Kusura bakma dönemedim sana."
"Aras, İlker beni buldu," dediğimde "Ne?" diye bağırdı. "Ne? Nasıl? Bir şey yaptı mı?" Elim boynuma gitti. Hiçbir şey kalmamıştı, ufak bir kabuk haricinde. "Hayır. Uzel gelmeseydi belki. Tehdit etti beni. Annesinin katili olduğumu düşünmüyor ama parmağım olduğunu düşünüyor."
"Böyle işin ben... Başka ne dedi?"
"Aras kim yaptı bunu? Sen bir şey biliyor musun?" İlker ondan da şüpheleniyordu. Aras burada bile değildi. Ama şüpheleniyordu. Bir nedeni olmalıydı. "Hayır Esil. Ben yurt dışına uçuyordum o zaman."
"Biliyorum ama o senden de şüpheleniyor. Sanırım Uzel onu etkisiz hale getirdi ya da bilmiyorum bir şey yaptı galiba. Bana rahat olmamı söyledi çünkü. Yine de karşıma çıkabilir. Bana senin numaranı sorup durdu. Bilmiyorum dedim."
"Dinle bak. Tekrar karşına çıkarsa benim numaramı ver. Yeni ulaştı bana de. Şimdi ben ararsam seninle konuştuğumu anlar."
"Sen dönmeyecek misin?" diye sordum. Ortalık karışıkken dönmemesi iyiydi evet ama sadece onun için iyiydi. Dönse ve bunu kimin yaptığını öğrensek İlker'den kurtulabilirdik. Acaba Uzel ona ne yapmıştı? "Şu ara dönemem Esil," dedi.
"Sen dikkat et olur mu? Bana mesaj at. Aramanı görmesem bile mesajına dönerim." Uzel bir anda balkon kapısını açınca "Ee tamam," dedim afallayarak. "Öyle yaparım. Konuşuruz sonra."
"Esil... dikkat et." Uzel'e bakıp "Ederim," dedim ve kapattım apar topar. "Elin ayağına dolaştı. Kim o?"
"Uzel balkona çıkıyorum demekki benim özelim, dimi? Niye pat diye kapıyı açıyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKTAN ÖTE
Teen Fiction*Sadece söz ver ve hayatın sana sözünü tutturmamak için kırk takla atışını seyret.* "Söz veriyorum..." Onlar çok zorlandılar. Aylarca uzak kaldılar kendi hataları yüzünden. Kendi hatalarından ders çıkardılar, artık uzak durmayacaklardı. İkiside uza...