25: Kayıp

471 21 4
                                    


1000 olmuşuz! Okuyan herkese teşekkür ederim. İyiki varsınız sevgili okuyucularım. Süpersiniz. Veee...koccaman öpülüyorsunuz! Sevildiğinizide unutmayın sakın ha. :) 😍😍😻. :* *_*

‹‹‹O kollar, sadece benim belime yakışıyordu.›››

Herkese iyi okumalar:)

Şirin söylediği son cümleden sonra ağlayarak aşağı indi. Uzel Şirin'in söylediklerini sindirmeye çalışırken ben ise doğruluğunu anlamak isterce Uzel'den gözlerimi ayırmadan onun hareketlerini izliyordum. Üzerinden şoku atınca ona baktığımı fark etti ve omuz silkti.

Çivilenmiş olduğum yataktan kalkıp Uzel ile beraber Şirin'in peşi sıra aşağı indik. "Şirin. Uzatıyorsun nerede-" Uzel'in kolunu cimcikledim. "Ne yapıyorsun? Böyle söylersen Şirin çıkmazki. Biraz sakin ol. O daha küçük...bir çocuk."

Küçük bir canavardı aslında da neyse. Gözüme çarpan açık bahçe kapısını göstererek "Uzel! Bahçe kapısı! Uzel,Şirin gitmiş!" dedim endişe ile. Uzel, endişelendiğini belli edecek kadar hızlı bir şekilde bahçeye çıktı. Etrafa bakınıp ona seslendi. Bulamayınca aynı hızla eve geldi.

"Ben güvenliğe haber vereceğim. Sende etrafa bakın."

Uzel ön kapıya ilerlerken bende açık bahçe kapısından çıkıp salıncağın olduğu yere falan baktım. Belki salıncağa binmek için çıkmıştır öyle değil mi? Yoksa küçücük çocuk nereye giderdi? Hem... güvenlik ne işe yarıyordu? Onlara görünmeden çıkamazdı bahçeden öyle değil mi?

Küçücük çocuk onları atlatamazdı sonuçta. Tabii bu küçücük çocuk kızıl ve baş belası bir küçük canavarsa şaşırmamak gerekirdi. Uzel içeri girdiğinde yüzü kıpkırmızıydı. Öfkeden koltuğa tekma atıp telefonunu çıkardı.

"Uzel, nereye gitmiş olabilir ki?" Küçücük çocuğa bağırmasaydı böyle olmayacaktı. Şimdi böyle dersem öfkesi bana dönerdi. Gerek yoktu.

"Bilmiyorum. Sitenin içerisindeyse sorun yok. Ama hiçbir boka yaramayan o güvenlik görevlisi çıktığını görmediğini söyledi. Az ilerideki ana yola çıkarsa bizi atlattığı gibi arabaları atlatabileceğini sanmıyorum," demesiyle göğsüme bir yumru oturdu sanki.

O ana yol çevre yoluna çıktığından çok araba geçiyordu. Oraya çıkarsa...mucize beklemekten başka çaremiz kalmayabilirdi. "Sikeyim böyle işi! Ana yola çıkmasa bile orman yolu var. Her türlü tehlike anlayacağın." O zaman daha fazla beklemeye gerek yoktu. Burada zaman kaybetmemeliydik.

"Kameralardan bakalım?"

"Kameralardan bakmak için izin gerekiyormuş. Adam şu an almaya çalışıyor ama bu uzun sürer. Telefonumu verdim izin alınca arayacak o zamana kadar bekleyemeyiz."

"Hadi o zaman. Gidip arayalım." Ön kapıdan çıkıp kapıyı arkamızdan kapattık. Siteden çıkınca Uzel önde ben arkada 'Şirin' diye seslenerek koşuyorduk. Yol ayrımına gelince "Burada ayrılalım. Daha çabuk buluruz," diye bir öneride bulundum. İlk kez 'Ben suçluyum,' diye bağıran gözlerini bana çevirip kafasını onaylarca salladı.

O da çok üzülmüştü. Şu birkaç dakikada çaresizliğin dibine vurmuştu. Ben sağa o da sola doğru koştu. Onun gittiği taraf orman yoluna açılırken benimkisi direkt ana yola çıkıyordu. Ana yola geldiğimde tamda tahmin ettiğim gibi çok trafik vardı.

Korna sesleri arasında 'Şirin?" diye bağırmaya başladım. Yanımdan geçen genç kızı durdurup "Pardon. Buralarda 4-5 yaşlarda bir kız çocuğu gördünüz mü? Böyle saçları kızıl?" dedim elimle hareketler yaparak.

"Yok, yok görmedim."

Bıkkınlıkla nefesimi üfleyip kıza teşekkür edip başka birine sordum. "Pardon? Buralarda 4-5 yaşlarında kızıl saçlara sahip bir kız çocuğu gördünüzmü?" Çocuk kafasını olumsuzca sallarken ben gülümseyip teşekkür edercesine kafamı salladım.

AŞKTAN ÖTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin