Özlemek için Nazım var
Mavi için Edip
Sevda için Ahmet Arif…
Bazen özledim diyemezsin.
Nazım okuyorum dersin.''Ben Nazım okuyorum, sen ne yapıyorsun?"
~~ALINTI~~BÖLÜM ŞARKISI: MURAT BOZ~ÖZLEDİM (Uzel-Esil sahneleri boyunca veya bölüm boyunca djnleyebilirsiniz:))
İYİ OKUMALARRR^_^
Günler birbirini kovalıyordu ama Uzel dört gündür beni ne aramış ne de sormuştu. Dokuz gündür görüşmemek sadece benim bünyeme ters bir durumdu anladığım kadarıyla. Özlediğimi sadece boş sayfalara yazabiliyordum. Ha birde şu başbelası ayıcıklar vardı.
Ayıcıkları çok sevmeme rağmen bunların başkasından -Emre'den- geldiğini bilmek onları benim için değersizleştirmeye yetiyorda artıyordu bile. Hepsini gözüme gözükmemeleri için gardrobumun üstüne kaldırdım. Zaten buradan giderken onlarıda burada bırakacaktım.
Sadece dört günüm kalmıştı.
Son dört gün.
Şezlongdan kalkarken Cansel beni durdurdu. "Nereye?"
"Havuza," dedim kısaca. "Bence gitme." Kaşlarım çatıldı ve ona 'Neden?' der gibi baktım. Sesini yükselterek ama aynı zamanda bir sır söylercesine ''Benden duymuş olma ama abim on dakikadır seni dikizliyor,'' dediğinde kafamı omzumun üstünden hızlıca merdivenlere çevirdiğimde Emre'yi gördüm.
Bu çocuk akıllanmayacaktı. Hani sadece arkadaştık? Neydi bu şimdi? "Kime çektin kız sen?" diye Cansel'i azarlayarak merdivenlerden indi,yanımıza geldi. Cansel'in saçlarını bir hamleyle karıştırdı. Cansel mızırdanırken Emre bana yanaştı. Bu hareketiyle ona sorgularca baktım.
"Sen bakma bu küçük fareye. Şimdi gelmiştim." Bir şey demeden durunca ofladı. "Peki,sadece iki dakikadır oradaydım ama." İşte başlıyorduk. "Ne ikisi be! Bana diyorsun ama asıl sen kime çektin?''
"Sana. Başka kime olacak."
"Aptal. Ben sana çekmiş oluyorum."
"Sen az önce bana aptal mı dedin?"
"Hayır abicim. Valla bak!" Ve mutlu son! Cansel havuzu boylar ve müthiş bir sessizlik olur. Tabii bu da uzun sürmedi. Cansel eliyle su atmaya başladı abisine. Sözde Cansel beni neşelendirmek için buradaydı ama şu an asıl eğlenen oydu.
"Gelsene sende Esil!" diye seslendi. "Yok o gelemez. Prensiplerine aykırı." Emre benim yerime cevap vermişti. "Niyeymiş?" dedim kollarımı göğsümde bağlayarak. "Sevgilin yanında değil ya. O yüzden onun izni olmadan hiçbir şey yapamazsın. Yanılıyor muyum?"
O kim bilir ne yapıyor orada?
O benden izin alıyor muydu? Ya da bırak bir izni kısacık bir aramayı bile çok görer olmuştu bana. "Onunla ilgisi yok," dedim gaza gelmemek için. Bu sırada Cansel havuzdan çıkmış üzerine kıyafetlerini giymiş merdivenleri çıkıyordu.
Ona baktığımı görünce ıslak olan kıyafetlerini gösterdi. Şimdi daha mı iyiydi sanki? Yalnızdık. Ve o bana istediğini söyleyebilirdi. Bu hiç iyi olmamıştı işte. "Artık bir sevgilim var diye ısrar etmiyorsun," dedi Emre. "Eskisi gibi istikrarlı görmüyorum seni."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKTAN ÖTE
Ficção Adolescente*Sadece söz ver ve hayatın sana sözünü tutturmamak için kırk takla atışını seyret.* "Söz veriyorum..." Onlar çok zorlandılar. Aylarca uzak kaldılar kendi hataları yüzünden. Kendi hatalarından ders çıkardılar, artık uzak durmayacaklardı. İkiside uza...