Uzel'i şimdiden özlemiştim. Daha buraya geleli üç saat olacaktı ve ben sadece eşyalarımı yerleştirmiştim. Şimdi arasam açar mıydı? "Kızım yapıştın telefona az gelde yüzünü göreyim." Teyzemin yanına indiğimde yanında oturan genç sinirlerimi bozdu.
Niye daha ilk dakikadan bana bakarak sırıtıyorduki? Niye? "Bu Esil," dedi beni göstererek. Aklım yine eski alemlere daldı. Uzel ile tanışmamıza kadar gittim. "Bu da benim bir arkadaşın oğlu Emre. Elimde büyüdü sayılır."
"Uzel."
"Bu da Esil."
"Memnun oldum, Esil."
"Ben de öyle. Adın neydi?"
"Uzel."
" Uzel; Yetenekli , İçgüdülerine güvenen , Zihin gücü ve kültür zenginliği olan kişi demek. Esil'in anlamı ne kızım?"
"Şerefli, şanlı, itibarlı ve otoriter kişi demek."
"Evet kesinlikle çok otoriter."
"Seninde adının anlamını pek taşıdığın söylenemez. Senin adının anlamı; ukala,bir taraflarına güvenen,zihni olmayan ve ego yığını olması gerek."
O günün anlık gelen puslu görüntüsünü gülümseyerek izledim. Tekrar teyzeme döndüm. "Hımm. Ne güzel. Neyse ben yukarı çıkıyorum teyze."
"Geldiğinden beri yukarıdasın Esil. Emre sana dolaştırsın etrafı." İtiraz etmeme izin vermeden beni iteleyerek dış kapıya kadar getirip Emre'ye emanet ederek kapıyı suratıma kapattı. "Deli ya!"
"Hişşt! Süt annem hakkında düzgün konuş." Demek benim teyzem bunun süt annesiydi ha? "Dolaşmaya falan gerek yok. İstemiyorum zaten," dedim kabaca. Uzel'i ilk gün bahçemizde ben dolaştırmıştım,aklıma üşüşmüştü bir anda. "Sen bilirsin."
"Sen gidebilirsin dolaştırdığını söylerim." Cıkladı. "Bunu da ben istemiyorum."
"Ne demekmiş o?"
"Konuşalım mı biraz? Tanışalım...kaynaşa-"
"Benim kimseyle kaynaşmaya ihtiyacım yok!" Telefonumu çıkardım ve her seferinde Uzel'in yüzünü göreyim diye ekrana koyduğum fotoğrafı gösterdim. "Bak bu da sevgilim. Uzak durman için yeterli bir sebep mi?"
"Hayır. Sevgilin olsaydı göndermezdi. Duyduğuma göre İzmir'den gelmişsin. İzmir'den Erzurum'a hı? Ben asla göndermezdim."
"Seni ilgilendirmez! İkimizin arasında ve daha iki dakika önce tanıştığım biri buna yorum yapma hakkına sahip değil." Sinirle kapıyı çaldım. Teyzem kapıyı açar açmaz içeri girdim. "Bir daha bu çocuk yanıma yaklaşmasın teyze! Çok ciddiyim!"
Ahşap merdivenleri koşarak çıktım. Telefonumun ekranında gördüğüm isim kesinlikle az önceki sinirimi aldı.
Gönderen: Sevgilim
'Seni uçuruma götürdüğüm gün Kapris'in önünde birine çarptın mı?'Gönderilen: Sevgilim
'Evet de sen nereden biliyorsun?'Bunu yazmamla beraber telefonum çalmaya başladı. Hemen cevapladım. "Bunu bana nasıl söylemezsin Esil?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKTAN ÖTE
Genç Kurgu*Sadece söz ver ve hayatın sana sözünü tutturmamak için kırk takla atışını seyret.* "Söz veriyorum..." Onlar çok zorlandılar. Aylarca uzak kaldılar kendi hataları yüzünden. Kendi hatalarından ders çıkardılar, artık uzak durmayacaklardı. İkiside uza...