BÖLÜM ŞARKISI: CANDAN ERÇETİN-YALAN(söylediğim yerde açabilirsiniz)
Videoda Uzel ile Hale'nin fotoğrafları vardı. Benim gördüğüm ve görünce Uzel'den bir müddet -bir buçuk ay- uzak kaldığım o lanet olası fotoğraflar. ''Senin derdin ne?!" diye bağırdım kıza. Kahkaha attı. "Benim derdim Beste. Onun olandan uzak duracaksın!"
Onun olan?
"Kimden bahsettiğini bilmiyorum ama bu yaptığını yanına bırakmayacağım senin."
"Aa ama sen hâlâ burada mısın? Gidip Uzel'den hesabını sorsana," dedi yapmacık bir sesle. Aklı sıra Uzel'den hesap sormamı planlıyordu. Ama daha çok beklerdi! Kız slaytı kapatıp bana doğru adımladı. "Sen var ya," dedim alayla. "Bu beyninle her zaman her şeye geç kalacaksın. Tıpkı şimdi olduğu gibi."
Sınıftan bir 'o' lama yükselince yüzü düştü. Kız bana doğru bir hamlede bulunmuştuki hoca içeri girdi. "Ne oluyor burada Sena?" Kızın besteyle alakasını şimdi kavrıyordum. Uzel'in sınıfındaki -hatta sırasındaki- kız, Sena'nın kuzeniydi. Bunu bir keresinde duymuştum. Ama üzerinde durmamıştım. Bu kızın derdi şimdi anlaşılıyordu.
Damarlarımda dolaşan kanın bir anda ters yönde hareket ettiğini hissettim.
Onun olandan uzak duracaksın
Onun olandan kastı Uzel'di. Uzel nereden Beste'nin oluyormuş?! Aptal! Kıza kötü bir bakış atıp sınıftan çıktım sakinleşmek için. Biraz daha kalsam elimden bir kaza çıkacaktı. Bahçeye çıkıp merdivenlere oturdum. O kızı gebertmek istiyordum.
Uzel'i de öyle! Ne diye kızın yanına oturmasına karşı çıkmamıştı ki? İşine gelmişti tabii! "Esil?" Kafamı kaldırdığımda Uzel'i görmeyi beklemiyordum. "Senin derste olman gerekmiyor mu?"
"Eray, Sena denen bir kızla kavga ettiğini sonrada çıkıp gittiğini yazdı. Merak ettim. İyi misin?"
"Hıh! O kızı gebertme isteğim dışında gayet iyiyim!" Yanıma oturdu. "Sakinleş. Ne oldu anlat bana.'' Bir anda ona patladım. "Zaten hep senin yüzünden oluyor bunlar! Beste'nin yanına oturmasına izin vermeyecektin! Senin yüzünden o gerizekalının yine gerizekalı olan kuzeni bana saldırdı!"
"Bir yerine bir şey oldu mu?" diye sordu dikkatle beni incelerken. "Ben o kızı havada karada yerim be!" dedim emin bir sesle. Elini yüzüme doğru uzatınca geri kaçtım. "Sinirliyim ve yalnız kalmak istiyorum."
"Bu 'Beni yalnız bırakma' demek mi oluyor?"
"Hayır. Bu hakiki yalnızlık demek oluyor." Kafasını salladı. "Boşa söylüyorum ama yinede... saçma sapan şeyler düşünme olur mu?" Cevap vermeyince uzaklaştı. "Bestey'miş! Hıh! O kim be?!" diye söylendim kendi kendime. Teneffüs olana kadar bildiğim tüm yöntemleri deneyerek sakin kalmaya çalıştım.
Zil çalınca elimi yüzümü yıkamak için lavaboya gittim. Tuvalete girip klozetin üzerine oturdum. Düşünmek için güzel bir yerdi. Hiç olmazsa kapı tıklanması hariç bir ses olmuyordu. Tuvalete bir kızın yakınarak girdiğini duydum. Sesi çatlaktı.
Anladığım kadarıyla şu an ağlıyordu. "Onun yüzünden Uzel beni yanından kovdu." Bu Beste'ydi. Uzel onu yanından atmıştı demek. Geç bile kalmıştı. Dikkatle onu dinlemeye başladım.
"Ona iyi bir ders vermenin zamanı geldi."
"Ben verdim cezasını. Meraklanma sen," dedi yanındaki Sena olduğunu tahmin ettiğim kız. "O fotoğraflardan sonra artık Uzel'in yüzüne bile bakmaz o kız. Uzel senindir." Sinirle yerimden kalksamda hemen geri oturdum. Öfkeyke hareket etmeyip onları kendi çukuruna gömecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKTAN ÖTE
Novela Juvenil*Sadece söz ver ve hayatın sana sözünü tutturmamak için kırk takla atışını seyret.* "Söz veriyorum..." Onlar çok zorlandılar. Aylarca uzak kaldılar kendi hataları yüzünden. Kendi hatalarından ders çıkardılar, artık uzak durmayacaklardı. İkiside uza...