MULTİMEDYA DA
Melih-Çisel ve Uzel-Esil VARR!!
DEMET AKALIN VE OZAN DOĞULU- KULÜP
İYİ OKUMALAR HERKESE *^*
Başımda müthiş bir acıyla uyanmak hiçte iyi değildi. Üstelik o acı geçmişten kalıntılar taşıyorsa hiç iyi değildi. Kaşlarım arasındaki gerginlikten gözlerimi zar zor aralamıştım. Görüş alanıma Uzel'in çıplak göğsü girdiğinden onu inceleme şansı bulduğum için mutluydum.
Göğsü nefes alışı sırasında muazzam bir manzarayla şişiyordu ve kasları dahada şişkin duruyordu. Göğsü gibi karnıda aynı şekilde yapılıydı. Bu vücudu yapmak için uğraşmış mıydıki? Karnındaki kaslar gergin ve sertti. Elimi saçlarına daldırdım usulca.
Dolgun saçları en çok hoşuma giden şeydi onda. Gerçi onda hoşuma gitmeyen bir özellik yoktu... Yumuşacık saçlarının arasında ellerim kaygan bir zemindeymiş gibi hareket edebiliyordu. Üstelik dağınık görünmesine rağmen yumuşacıktı. Onun şampuanıyla yıkansam benimde böyle olur muydu?
Başımın altındaki koluna öpücük kondurdum. Sanki kolu bana tepki olarak şişmişti. Ona doğru uzanmaya çalıştığımda farketmiştim,çıplak bacaklarım bacaklarına dolanmıştı. Sadece üst kısmımı hareket ettirerek ona doğru kaydım. Çıkık elmacık kemiğinin üzerine minik bir öpücük bıraktım. Dün yaptığı itiraflar gitmiyordu kulaklarımdan.
"Sonra sadece seni arzuladım."
"Sen yanımda değilken kendimi kötü hissettim. Nereye gitsem kendimi senin yanında buldum."
"Ağladığında canımın yandığını fark ettim."
Meğer bunca zaman söylemeden içinde tuttuğu şeyler bunlarmış. Her şey bendeki gibi sırayla olmuş meğer. Şimdi ne hissediyor acaba? Beni seviyor mu? Benden Hoşlanıyor mu? Tam olarak bilmek isterdim. Bulmacalardan bıkmıştım artık.
Bir şey söylendiğinde 'anlarsan yaşadın anlamazsan kaybettin' havalarından sıkılmıştım. Her şeyi dünkü gibi söylese ne güzel olurdu. Açık,apaçık. Uzel'in kıpırdandığını görünce hemen gözlerimi yumdum. Kısa bir süre sonra nefesini yanaklarımda ve boynumda hissettim.
Nabzım boynumdan yanaklarıma taşındı o anda. Yanağımdan öptüğünde neredeyse gözlerimi açıyordum. Son anda tuttum kendimi. Kolunun biri göğsümün üzerinden diğer yana uzanıyordu. Dirseğinin üzerinde doğrulmuştu büyük ihtimalle.
Doyamamış gibi bir öpücük daha kondurdu yanağıma. Sonra boynumu öptü usulca. Nefesi gıdıklıyordu. Dudağımın kenarını öptü kışkırtıcı bir şekilde. Yeni uyanmış gibi yapıp esnedim. "Günaydın," dedim uykulu sesimle. "Sanada." Gülümsemesini görmem bugünün aydın olacağının habercisi gibiydi.
"Ben mi uyandırdım?"
"Yoo. Niyeki?"
"Öpücüklerini hissetmedim diyorsun yani?" Kaşları havalandı meydan okurcasına. Aslında bal gibide hissetmiştim ama bilmemezlikten gelmek işime gelmişti. "Öptün mü? Hiç hissetmedim." Dirseğinin üzerinden indi. Ellerimi kafamın arkasına hapsetti ve yatağa sabitledi.
Sıcak dudakları kurumuş dudaklarıma baskı yaptı. Seve seve araladım dudaklarımı. Ağırlığı üzerimde değildi ama tek kolunun ağırlığı tam göğsümün ortasındaydı ve bu kalbimin gereksiz yere mesaisini arttırıyordu. Göğsünün göğsüme çarpmasıyla oluşmuş ritim kulağa hoş geliyordu.
Dudaklarının arasında kalan dudaklarım zorlanmaya başladığında geri çekildi. "Şimdi hissettin mi?"
"Fazlasıyla." Dilini alt dudağında gezdirdi. Göğsümdeki kolunu çektiğinde derin bir nefes aldım. Aldığım nefesin onun nefesi olması yakınlığımızı bana hatırlatmakta gecikmedi. "Elin nasıl oldu? Acıyor mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKTAN ÖTE
Teen Fiction*Sadece söz ver ve hayatın sana sözünü tutturmamak için kırk takla atışını seyret.* "Söz veriyorum..." Onlar çok zorlandılar. Aylarca uzak kaldılar kendi hataları yüzünden. Kendi hatalarından ders çıkardılar, artık uzak durmayacaklardı. İkiside uza...