Multimedya: Şirin (küçük canavar;-))
~İyi okumalar~ :*
Uzel dün akşamki itirafından oyuna devam etmedi. Son shotundan sonra halkayı bozup kalktı. Peşinden gittiğimde "Neyin var?" dedi bana. "Yüzün kireç gibi oldu. Benden ne saklıyorsun sen Esil?" O an cevap veremedim. Daha doğrusu ne diyeceğimi, anlatmaya nereden başlayacağımı bilemiyordum.
Uzel artık ondan bir şeyler sakladığma emindi. "Peki bir kere daha sormayacağım," dedi ve odasına çıktı. Demir bile gerginliği hissetmiş olmalıki benimle uğraşmayı kesti. Düşünün Demir bile. Zaten sonrada evlere dağıldık. Bende o mesajdan sonra daha oyun falan oynayamazdım.
Ben gidip bile bile katile suç aletini teslim etmiştim. İlker beni kullanmıştı. Bunu Uzel'e anlatmam gerekiyordu. Ondan daha fazla saklayamazdım. Galiba ona en başından yani ormandan başlayarak anlatmam gerekiyordu ama İlker'e bir şey yapmasından korkuyordum.
Bir şekilde evlerine gitmem ve onunla yalnız kalmam gerekiyordu ama nasıl?
"Günaydın Esil." Gözlerimi devirerek sese döndüm. Şu çocuğa biri 'abla' demeyi öğretebilirmi? Aramızdaki yaş farkina da saygısı yoktu veletin.
Sandalyeyi çekip annemin karşısına Kaan'ın yanına oturdum. Amacım kahvaltı etmek değildi aslında. Belki akşam dışarı çıkıp Uzel'e giderdim. Tabii anneme arkadaşımda kalacağım demem gerekiyordu. Bu yüzden aramı şimdiden iyi tutmalıydım.
Annemin telefonu çalmaya başlayınca ağzındakileri çay eşliğinde yutup telefonu açtı. "Efendim Endam?" Bir süre karşıyı dinledi. Sonra kaşları havada bana döndü.
Yine ne yapmıştım acaba? "Aa,tabii gelir gelir sen merak etme. İşi yok zaten evde bugün," deyip telefonu kapattı. Benden bahsetmişti. Ne olduğunu sormadım. Zaten kendisi soyleyecekti. Yeşil zeytine çatalını batırıp ağzına attı. Bir yandan çiğnerken bir yandan da açıklama yapmaya başladı.
"Kızım Ece'lerin kuzenleri gelmiş."
'Ee?' bakışları attım anneme. Bunu zaten biliyordum. Demir gelmişti. Ağzına attığı bir zeytini daha midesine yollayınca konuşmasına devam etti. "Ece'nin Şirin diye küçük bir kuzeni varmış. Endam teyzende ise gidecekmiş."
"Ee anne? Taksit taksit söyleme şunu ya." Bu ne ya 'mış,mış,mış' masal gibi anlatıyordu. "İşte Şirin'i Uzel'e emanet etmişler. Uzel itiraz ediyormuş. Endam teyzende 'Esil, Uzel'e yardım için gelebilir mi?' dedi."
Uzel'i çocuk bakarken hayal ettim de...kahkahama son anda engel oldum. "Sende benim adıma tamam dedin öyle mi anneciğim?" dedim tek kaşımı kaldırarak. Daha sonra dünden beri kolladığım fırsatın aslında ayağıma geldiğini idrak ettim ve hemen kalkarak "Tamam ya," dedim. "Ne iyi düşünmüşsün."
"İtiraz etmeyecek misin yani?" Ah hayır tabii ki. Zaten istediğim Uzel ile yalnız kalıp ona her şeyi anlatmaktı.
''Anne bu ne anlar çocuk bakmaktan?"
"Kaan kaşınıyorsun! Sen karışma!" Kaan yine ergen triplerine girip dil çıkarttı ve masadan sandalyesini iterek kalktı. Sanki küçükken ona bakmamışım gibi konuşuyordu. Tekrar anneme döndüm. "Ben üzerimi değiştireyim o zaman."
Hemen odama çıktım. Umarım kuzeni bebektirde bize konuşabilecek zaman kalırdı. Çok büyükse cidden uğraşamazdım. Gerçi büyük olsa Uzel bakardı değil mi? O kadarını da yapabilirdi? Üzerime kısa kol kahve badimi ve yırtık jeanimi giydim. Sporlarımı giyerken, "Ben yardıma gidiyorum," deyip çıktım.Uzel'lerin kapısının önüne gelince anlamsızca saçıma bir çekidüzen verip kapıyı çaldım. Tabii ki yine Uzel açtı. Zaten ya Endam teyze ya da Uzel açacaktı. "Kimse yokmu?" diye mırıldandım içeri gerçerken. Ev boş gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKTAN ÖTE
Dla nastolatków*Sadece söz ver ve hayatın sana sözünü tutturmamak için kırk takla atışını seyret.* "Söz veriyorum..." Onlar çok zorlandılar. Aylarca uzak kaldılar kendi hataları yüzünden. Kendi hatalarından ders çıkardılar, artık uzak durmayacaklardı. İkiside uza...