Sekizinci Bölüm
"Kadınlardan sadece yatakta hoşlanırdım! Mavi saçlı, hırçın bir kadından ise yatakta dahi olsak hoşlanmayacağımın farkındaydım."
Ali
*
"Efendim bir kadın sizinle görüşmen istiyor..."
Ali masasının önünde titreyen kadının yere yığılacağını düşünerek sandalyesini itti ve annesinin en sevdiği yardımcısı olan Halime'nin kolunu tutarak kırklı yaşlarının sonunda olan kadına destek oldu. Onu böylesine sarsan şeyin ne olduğunu merak ederek kadınla konuşmaya çalıştı.
"Teşekkürler efendim," diyerek geri çekilen kadının konuşmasını isteyerek tekrar masasına döndü.
"Bu kadın mavi saçlı, uzun boylu ve mavi gözlü bir kadın öyle değil mi Halime abla?"
Masasının karşısında duran kadının tekrar yere yığılmak üzere olduğunu fark ederek konuşmaya devam etti Ali. Zeynep insanları korkutacak ne yapmış olabilirdi?
"O tuhaf kadını tanıyor musunuz efendim?"
"Onunla yarın evleneceğim Halime abla," dedi Ali yarım yamalak bir gülümsemeyle ama Halime ablanın bu gülümseyişe inanmadığı kıstığı gözleri ve birbirine bastırdığı dudaklarının aldığı ince çizgiden belliydi. Kadını daha fazla zorlamadan evleneceği kadını içeri almasını ve odasına getirmesini söyledi Ali. Ne yaparsa yapsın olanlara mani olamayacaktı.
Geçen dakikalar ona geçen koca bir ömür gibi geliyordu. Yumruk yaptığı iki elide masasının üzerindeydi ve gözlerini kapısına dikmiş öylece duruyordu. Avına sessizce yaklaşan bir aslan kadar acımasız görünüyordu. Gömleğinin altında dans eden kasları aldığı darbelere rağmen hâlâ güzel görünüyordu.
Kapıyı çalmaya gerek duymadan içeri dalan hırçın kadına soğuk gözlerle baktı. Hiç istifini bozmadı ve avını yakalamak için çaba sarf etmedi. Ali onun yavru bir ceylanın deneyimsizliğiyle kendisine geleceğini zaten çok iyi biliyordu.
"Hayatını kurtarıyorum, beni öpüyorsun, seni evine bırakıyorum, yarın evleneceğiz ve sen tek kelime dahi etmiyor ya da beni arama gereği duymuyorsun!"
Ayşe her şeyi tek bir cümle içine sığdırabildiği için kendisini alkışlamak istedi ama bunu yapamadı. Ali'ye bakmadan kurabildiği cümlenin devamını ona baktıktan sonra tamamlayamamıştı. Ne yaparsa yapsın aptal bir aşık gibi evleneceği adamın karşısında aklının uçup gitmesine engel olamıyordu. Ve bundan nefret etmeye başlamıştı. Ali'nin masaya dayalı kaslı kolları arasına sokulmayı, parmaklarını gür siyah saçları arasına daldırıp, dudaklarından kana kana içme hayalleri kurarken kendisini yakalamaktan yorulmaya başlamıştı.
Kurtul artık şu ateşli hayallerden.
Ayşe karşısında duran ateşin ta kendisinden kurtulmadığı sürece hiçbir şeyin son bulmayacağından emindi. Ali onu bilmediği yollara sürüklüyordu. Hiç hayal etmediği şeylerin içine çekiyordu. Bir tarafı karanlık ve sırlarla çevrili olan adamı amansız bir şekilde istiyordu.
Ama dün olanlardan sonra yaşayacakları ve hayalleri arasında sıkışıp kalmıştı. Onda tehlikeli olan bir şeyler vardı. Anlam veremediği kadar çekici gelmesine rağmen ağır abi davranışlarının altındaki adamında iyi bir adam olduğuna inanıyordu. Ali ona bu kadar sert bakarken iyi yanlarını tekrar düşünmesi gerektiğine karar verdi.
"Teşekkür ederim ve özür dilerim," dedi Ali insanı pişman eden bir sertlikle.
Ayşe çileden çıkmak üzereyken uzun tırnaklarını ona geçirme hayalini de diğer hayalleri arasına ekledi ama bu yalnız ona zevk verecek olan bir hayaldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tutku Mahkûmu
RomanceMecburiyetin, nefretin, acı dolu bir geçmişin tam ortasında duran güzeller güzeli mavi saçlı hırçın kızımız Ayşe... Aşık olduğu adam ona 'değişik' dese de o görüntüsünün tam zıttıydı aslında ... Acısını öfkesini ve yalnızlığını görüntüsüyle kapatma...