-26. Bölüm (Arzu Bir Ceza Olmamalıydı)

18K 621 9
                                    



Yirmi Altıncı Bölüm

"Altmış derecede yıkanmış bir kazak gibiydim. Ufalmış, özelliğini ve güzelliğini yitirmiş bir kazak...

Ayşe

*

Ayşe düğün hediyesi olan güzel arabasını bir uçurumdan aşağıya atmak istiyordu ve tek şartı içinde kesinlikle o da olmalıydı. Direksiyona o kadar çok vurmuştu ki elleri kızarmaya ve uyuşmaya başlamıştı. Direksiyonda bir değişikliğin olmadığını gördüğünde ise öfkesi giderek artmış psikopat bir sürücü gibi arabasının içinde debelenip durmaya devam etmişti.

Ablasının duyacakları karşısında biraz olsun şaşırmasını ümit etmişti ama yine hiçbir şey umduğu gibi olmamıştı. Mehmet Yiğit'in kara gölgesi yine her şeyden haberdar ve bir o kadar da soğuktu. Ablasının durumuna hem şaşırıyor hem de üzülüyordu. Evet, ona hayatının golünü atmış ve geri kalan yaşamına mağlup olarak devam etmesine neden olmuştu ama kendiside Allah'ın eşi benzeri olmayan tokadını yiyerek nakavt olmuştu. Kader ne şekilde olursa olsun aslında herkese eşit davranıyordu iş sadece bunu anlayıp görmekteydi. Ve tabii kabullenmekte...

Tüm bunlara rağmen ablasının sert soğuk ve sarsılmaz görüntüsünde bir bozulma olmamıştı. İçinde neler yaşadığını bilmiyordu ama ablasının da bir gün patlayacağını ve o patlama anına denk gelmek istemediğini çok iyi biliyordu.

Uluhan holdingin kapısından eli boş dönmesi ise öfkesini iki katına çıkartmıştı. Tam arabasına binmek üzereyken ona doğru yaklaşan sarışın bombanın yakıcı güzelliğine doğru gözlerini kısarak baktı. Genç kadın ona elini uzatarak sevimli bir şekilde sırıttı.

"Ayşe Hanım değil mi?"

Ayşe kadınların kendi aralarında yaptığı ve erkeklerin asla anlamadıkları o savaşa başlayarak mavi gözlerini kıstı ve mavi saçlarını bir kalkan gibi savurdu. Sarışın kadın ise her şeyden habersiz gibi açtığı savaş karşısında hareketsiz ve umursamaz duruyordu.

"Buyrun benim."

"Ben Uluhanların mimarı Betül, güvenlik görevlisiyle aranızda geçen konuşmaya arabamdan indiğim sırada kulak misafiri oldum affınıza sığınarak," dedi utangaç gülümseyişiyle. Ayşe ise cevap vermeden öylece genç kadına bakmaya ve ağırlığını sürdürmeye devam etti.

"Vay canına gözleriyle konuşabilen bir kadın! Tamam gevezelik etmeyeceğim Ali Bey, Can Beyin evinde olabilir."

Ayşe bir an utanır gibi oldu. Evliydi, sabahın köründe kocasını şirkette arayan oydu. Güzel kadına diklenip savaş açmaya çalışan salak da oydu! Her şeyi bir kenara bırakabilse bir de kocasının yerini güzel kadından öğrendiği için utanacaktı ama her şey için bir anda utanç yaşamak ona ağır gelmişti.

Sert duruşunu bozarak sarı topuklu ayakkabıları üstünde rahatça durdu ve ellerini beyaz dar kumaş pantolonun ceplerine soktu. Güzel kadının bakışlarını takip ettiğinde gülüşüne engel olamadı. Güzel bir kadın kıskançlık yapmadan ona bakıyorsa bu iyi karar verip nefes kesici giyindiğini işaret ederdi. Beyaz kumaşının üstüne kısa beyaz bir ceket giymiş önündeki iki büyük sarı düğmesini iliklemiş göbeğini ve göğüs dekoltesini gözler önüne sermişti. Ceketinin altına sadece sütyen giymekle en doğru kararı verdiğine o an ikna oldu.

"Sert duruşum için özür dilerim sizinde anlayacağınız gibi iyi bir sabah geçirmiyorum. Can Beyin evinin nerede olduğunu biliyor musunuz Betül Hanım?" dedi genç kadının evin yerini bilmesini ümit ederek.

Tutku MahkûmuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin