- 18. Yumruk

15.9K 645 20
                                    


On Sekizinci Bölüm

"Ona kocasının 'Kara Ali' olduğunu gösterdiğim için pişman değilim!"

Ali

Mezuniyet yemeğinin gözdesi kesinlikle Ali'ydi ve Ayşe bu durumdan hiç memnun değildi, kız arkadaşlarına onunla evli olduğunu söylemesine rağmen hiç kimse önündeki lezzetli yemekten ellerini geri çekmeyi düşünmemişti. Kadın milletinin genel özelliğidir aslında bu, yasak olanı daha çok sever ve onu daha çok arzularız. Ayşe o an kendi cinsinden tiksinmek istedi ama bunu tüm kadınlara maledemediği için susarak oturduğu sandalyesinde sabırla bekledi. Ali'ye onunla dans etmesi karşılığında istediği her şeyi yapacağına dair söz vermişti ve kocasının ondan isteyeceği şeyi çok merak ediyordu ama Ali'nin o an için umrunda olmadığının farkındaydı. Etrafını saran erkek arkadaşlarının arasından kocasını bulmaya çalıştığı sırada oturduğu yerden kaldırılmış ve dans pistinde sınıfın en yakışıklısı ve çapkını olan Cem'e yaslanmış bir halde kendisini dans ederken bulmuştu.

Senelerdir herkesin ağzının suları akarak baktığı adam dans pistinde adeta onunla sevişiyor herkese dillere destan bir gösteri sunuyordu. Ayşe ne olduğunu anlamayacak kadar öfke dolu olmasına rağmen havaya kaldırdığı elindeki alyansını ve tek taşını gördüğünde toparlanmak zorunda kalarak genç adamdan uzaklaşmaya çalıştı. Cem'in onu bir ahtapot gibi sarması üzerine hareketleri kısıtlanmıştı. Kalabalık salonda kendisini yalnız ve köşeye sıkışmış gibi hissediyordu. Hızla yüzünü onu bırakmak istemeyen adamın yüzüne döndü ve zoraki bir gülümsemeyle son kez genç adamdan bir ricada bulunmak istedi. Belki de içinde bulundukları durumu yanlış anlayan oydu. Belki de Cem onu bırakmıştı ve uzaklaşamayan da oydu. Kim bilir...

"Cem ben gitmek istiyorum," dedi dönen başını yerine koymak istercesine ellerini mavi dalgalı saçları arasına daldırıp başını sıkıca tuttu. Midesi bulanıyor ve içindeki boşluğun verdiği öfkeyle herkese savaş açmak istiyordu. Özelliklede Ali'yi yemek için can atan arkadaşlarına, Cem onu kollarından tutup kendisine bastırdığı sırada Ayşe'nin mavi gözleri Cem'in ela gözleriyle çakıştı. Genç adamın neler düşündüğünü ve hissettiğini anlayabiliyordu. Alev alev yanan gözler ve arzuyla inip kalkan güçlü bir göğüs, Ayşe bu durumu Ali'yle yaşadığında hissettikleriyle şimdi hissettiklerini karşılaştırdığında arada derin bir uçurum olduğunu keşfetti. Ali ona okyanusları vaat ederken, Cem küçük bir su tanesinin çaresizliği ve yetersizliğiyle önünde sallanıyordu.

"Seninle istediğin her yere gelirim Ayşe, senelerdir sana aşığım ve bu akşam evlendiğini öğrendim. Kafayı yemek üzereyim, hadi şimdi bana hepsi birer hataydı ve buradan çıkıp gidelim," dedi Cem senelerin verdiği dolmuşluğun kuvvetiyle. Ayşe okuldan ayrıldıktan sonra geçirdiği zamanı göz önüne getirdiğinde Cem'le kaçma fikrinin hiçte mantıksız olmadığını düşündü yüzüne yerleştirdiği acı dolu alaycı gülümseyişiyle.

"Bu gülümsemenden bana 'evet' dediğini mi anlamalıyım Ayşe," dedi Cem gençliğinin ve yakışıklılığın verdiği güçle gözleri parlarken. Ayşe başını sertçe tutarken kollarında gezen soğuk ellerin ve genç adamın söylediği anlamsız sözlerin üzerine daha fazla düşünmek istemedi. Tam ona bunun imkansız olduğunu söyleyeceği sırada üstlerine düşen karanlık gölgeyi fark etti ve dudaklarını aralamadan önce Ali'nin Cem'e güçlü bir yumruk indirişine engel olamadı. Ağrıyan başı ve mide bulantısı artarken yere kapaklanmak üzereydi.

Ayşe'nin gördüğü son şey Ali'nin Cem'i dans pistinde oradan oraya fırlatışıydı. Bunun üzerine ona aşkla bakan kızların korkarak geri çekildiğini ve erkeklerin ayıplayan bakışlarını yakalayabilmişti. Geçen süre zarfında ise o bakışların hepsi birer acıma ve ayıplamaya dönüşmüştü. Tam her şey bitti dediği anda kendisini onu saran güçlü kolların arasına bırakmıştı.

Tutku MahkûmuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin