- 19. Bölüm (İzmir Yolu)

15K 644 12
                                    


On Dokuzuncu Bölüm

"Hayatımın karanlık bir kuyuydu ve ben o kuyunun dibini göremiyordum!"

Ayşe

*

Kadir hastanenin koridorlarında koşuştururken içindeki yırtıcı ve öfkeli adamı sakinleştirmeye çalışıyordu. Hâlâ yoğun bakım ünitesini bulamamıştı. Kime soru sorsa ona bir başka sonu gelmez koridoru göstermekten başka bir şey yapmıyorlardı. Yoğun bakım ünitesinin koridoruna geldiğini karşıdan gelen küçük ama öfkeli ordudan anlamıştı. Baktığı yüzler Mehmet Yiğit'in adamlarına aitti. Tam onları umursamadan yoluna devam edeceği sırada adamların ona doğru hızlı adımlarla ilerlediğini gördü ve yürümekten vazgeçerek kendisini onu bekleyen sona hazırladı. Adamlar biraz aralanmaya başladığında yoğun bakımın önünde kanlarla kaplı gömleğiyle bekleyen Mehmet Bey'i gördü ve ölüm korkusu o an içinde yok oldu. Dizleri üzerine çöktü. Çaresizce başını yere eğdi ve koluna giren güçlü kollara direnmedi.

Bebeğim masum kuzum... Her şey benim ve annenin yalanlarla dolu aşkı yüzünden oldu...

Kadir arabaya itilerek sokulduğunda onu ağır ve sancılı saatlerin beklediğini anladı. Mehmet Yiğit onu İzmir semalarından silecekti. Hatta hiç doğmamış gibi tarih sayfalarından adını silecekti. O an polis olduğunu adamlarına söylemek ve oradan kurtulmak istedi ama içindeki anlamsız ümide tutundu. Belki de kaçmanın ve ölmemenin bir yolunu bulabilirdi. Onu izleten kişinin de Mehmet Bey olduğunu anlaması fazla uzun sürmedi.

Kadir aklında her şeyi yerli yerine koymaya çalışırken ona sırasıyla yumruk yağdıran adamlara gülümseyerek bakıyordu. Patlamak üzere olan gözlerinde ise tek bir silüet vardı. Zeynep... Kara saçlı hırçın sevgilisi... Evlendiği güzel kadından sonsuza kadar ayrılmasına ne kadar zaman kalmıştı bilmiyordu.

"Kimsin lan sen!"

"Mete Kaya!"

"Kaya mısın taş mısın şimdi göreceğiz!"

Adamın ince esprisine Kadir gülmek istese de şiş ve kanayan dudakları buna izin vermeyecek kadar çok acıyordu. Sandalyenin arkasında sıkıca bağlı olan ellerini yumruk yapıp çektiği acıya dayanmaya çalıştı. Derin bir nefes alıp başını kaldırdı ve bir yumruğun daha onu bulmasını bekledi ama bu sefer yüzüne dokunan eller sert ve acımasız değildi ve bu da en kötüsüydü. Sonu gelmişti.

"Sevgili babacığım!"

"Kimsin sen!"

Mehmet Yiğit bağırmıyordu ama sorusunda son derece ciddi ve sorusunda son derece emindi. Onun Mete Kaya olduğuna kesinlikle inanmıyordu. Yaşını başını almış olan Mehmet Yiğit yine ona ve İzmir emniyetine deneyimli yönünü acımadan gösteriyordu.

"Kızınız Zeynep'in kocasıyım!"

"Akıllıca cevaplar versen de ben daha iyi cevaplar verebileceğine inanıyorum genç adam! Seni her zaman kendimden ve Zeynep'ten uzak tutmaya çalıştım ama sen hem Zeynep'i hem de benim yanımda bir işi çok istedin! Zeynep her gün senin için çırpınıp durdu. Neden sadece Zeynep gibi zengin bir kızla evlenmiş olmak ve onun babasının parasını yatarak yemek sana yetmedi? Neden adını ve soy adını araştırdığımda ellerim hep bomboş kaldı? Seni tanımayan bir mahallen ve annen baban olduğunu biliyor muydun? Ah evlat sen emeklemeye başladığın sıralarda ben adam öldürüyor, oyunlar bozuyordum!"

Mehmet Bey'in tutuşu sıklaşmıştı ve cümlesinin sonunda o da Kadir'e okkalı bir tokat atmıştı. Başı yana savrulan Kadir görevinin sona ermek üzere olduğunun farkındaydı. Ne yapacağını bilmese de sadece Zeynep'i üzdüğü için pişmanlık çekiyordu. Canı en çok bu yüzden yanıyordu. Ve bebeği... Doğmamış bebeğinin katili oydu!

Tutku MahkûmuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin