-37. Seni Özledim Kara Ali

13.3K 650 16
                                    

Bir Hafta Sonra

Ayşe hemşire olduğunu unutmak üzereydi. Babasının arkasını temizleyen halkın kahramanı olma yolunda hızla değilsede sendeleyerek ilerliyordu. Yüzündeki buruk gülümsemeyle düştüğü hale bir kez daha baktı. Ablası da o da Almanca yazılı belgeleri babasının odasında ki kasada olduklarını düşündükleri yerde bulamamışlar, ardından yaptıkları aramalarda boşa çıkmıştı. Babasının onlarca kasası olmalıydı. Evde bakmadıkları gizli noktalar olduğunu düşünmeye başlamıştı Ayşe. İki seçenekleri vardı ya yaşadıkları ev ya da iş yeri belki de diye düşünürken bir den aklına Dikili'de ki küçük evleri geldi. Belki bir ihtimal orada olabilir miydi belgeler diye düşünmeden edemedi. Ablasına bu olasılığı söyleyecekti.
***
Babası sandıklarından daha zekiydi. Zeynep in kasayı karıştırdığını anlamış dosyaları başka yere koymuş olmalıydı ama neresi?
Zeynep de Ayşe de sürekli aynı şeyi düşünüyordu. Her zaman ki gibi ters giden bir şeyler vardı. Mehmet Yiğit kızlarının içine bile korku salabiliyordu.
***
İğne yaparak insanlara yardım edip gül gibi yaşayıp giden biri için tüm bunlar biraz fazlaydı ve Ayşe akıl yürütme işinde ablası kadar iyi değildi. Her düşündüğü olasılıkla beraber aklı uyuşmaya başlamıştı. Kendisini pili bitmiş gibi hissediyor ve aklından çıkmayan Ali'nin hayaliyle özlemle kavruluyordu. Ne yapıp edip bir an önce Ali ye kavuşmalıydı. Ama elinde avucunda bir bilgi yokken kocasının karşısına da çıkmak istemiyordu. Ona kardeşinin yaşıyor olduğuna dair umut veren onlardı ve yine hiçbir şey yapamayanda onlardı.
Ayşe eskiden odası olan şimdiyse tanımakta güçlük çektiği karanlık odayı inceledi ve gözü rahat ettiği tek noktaya takıldı.
Sigara içtiği büyük penceresine...
Cebinden çıkardığı sigarasını dudakları arasına sıkıştırdı. Dertler uzun bir yol gibi önünde uzanıyor Ayşe o yolun sonunu göremiyordu. Aklında sıraladığı planları sıraya koymaya çalıştı Ayşe bir nefes daha içine çektikten sonra.
Önce evin altını üstüne getirecek başka kasa olup olmadığına bakacak sonra holdinge gidecek orada da babasının koltuğunun arkasında ki duvara gömülü olan büyük kasayı bir şekilde açacak ve bağ evine geçecekti. Sonra bir saniye bile durmadan Ali'sine gidecekti. Sigarasını küllüğe ezindikten sonra siyah gömleğini düzeltti ve kotunun altına düz terliklerini giyerek sessizce evin içine süzüldü. Ayşe hemşire iş başındaydı.
***

Zeynep çalan telefonun ekranına biraz öfkeli biraz şaşkın biraz da heyecanla bakıyordu. Vurulmuş bir ceylanın avcısına doğru koşmasıydı onun yaptığı... Düşündüğü ya da geri adım attığı yoktu. Kendine yalanlar söylese de katı kişiliğinin ardına gizlense de o da sevgiye muhtaç bir kadındı. Sevilmek bir kadının en zayıf noktası olurdu. Çirkin ya da yakışıklı olsun bir adam tarafından sevilmek her kadının gururunu okşardı. Zeynep ekranda ki isimle sevgiyi yan yana koyamadı... Artık bir erkeğin isminin yanına sevgi sözcüğünü koyabileceğine emin bile değildi.

Düşünmekten vazgeçerek babasının odasından sessizce çıktı ve sekretere alacağını söylediği dosyaları göstere göstere kendi odasına geçti ve ısrarla çalan telefona cevap verdi.

"Zeynep Yiğit ölüyorum diye seni arasam çoktan ölüp gitmiştim," dedi Can gülerek ama Zeynep'ten ses çıkmayınca ciddiyetine geri dönerek asıl konuya gelmek için boğazını temizleyerek konuşmaya gireceği sırada suratının tam ortasına yapışan okkalı cevapla gülümseyişi tekrar yüzüne yayıldı.

"O zaman bir daha ki sefere her ihtimale karşı telefonuna daha geç cevap vereceğim Can Yaman!"

Zeynep kaşlarını çatarak telefon ekranına baktı. Can onu alkışlıyordu, gülümseyişine ve ısınan kalbine engel olmadan telefonu tekrar kulağına yanaştırdı. Kendi başarısızlığına rağmen bir hafta üstüne Can'dan gelecek güzel haberlere muhtaçtı. En azından Sibel hakkında elle tutulur bir şeylere ulaşmış olmalarını diledi.

Tutku MahkûmuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin