Yirmi Beşinci Bölüm
"Dertlerime yenilerini eklemek en büyük zevkim olmuştu..."
Ali
*
Olanlardan sonra evde duramayacağını anlamıştı Ali. Ayşe ayaklarının dibinde sessizliğini ve şaşkınlığını korurken gömleğinin birkaç düğmesini daha açmıştı ama bu nefes almasında ona yardımcı olmak yerine onu Ayşe'nin gözünde tuhaf bir duruma sokmuştu. Olduğu yerde dönüp durduktan sonra yapabileceği ya da diyebileceği bir şeyin olmadığını fark ederek kendisini büyük villanın dışına attı. Aklında ne yapacağına ya da nereye gideceğine dair herhangi bir plan yoktu ama arabasına bindiğinde biraz daha rahatlamıştı. Ayşe'den uzaklaştıkça nefesi düzene girmeye başlamıştı.
*
Can İzmir'in miss gibi deniz havasını içine çekerken aklından çıkmayan gözlerin karanlığına kadeh kaldırdı. Ali onu bilmeden bir ateşin içine atmıştı. Kadınlara yabancı olan bir adam olmamıştı. Hatta kadınları kadınlardan daha iyi tanır ve çözerdi. Dış görünüşü ve cebinin dolu oluşu onu her zaman diğer erkeklerin önüne geçirmişti. Geçmişi kadınlara ve onların kırık kalplerine dair onlarca hikayeyle doluydu. Balkonunu saran geniş mermerin üstüne kadehini koyup rahatlamak için bedenini gerdi ama ne ruhunda ne de bedeninde bir değişim olmuştu. Tekrar kadehine uzanmak üzereyken gürültüyle çalan kapının tok sesiyle kendisini toparlayarak kapıya doğru yürüdü. Cebinden telefonunu çıkararak herhangi bir kız arkadaşına mesaj atıp atmadığını kontrol etti Can ama telefonda ne bir arama ne de mesaj vardı. Dudaklarını birbirine bastırarak evli ve dertli arkadaşını karşılamak için derin bir nefes aldı.
Ali kapının açılmasıyla hemen içeri daldı. Can onun hızlı ve öfkeli hareketlerine her zaman alışıktı ama Ali evlendikten sonra daha da değişmişti. Karısının varlığından son derece rahatsızdı. Ama Can buna anlam veremiyordu Ayşe'nin her şeyden habersiz olduğunu biliyorlardı ve genç kadının sözcüklerle anlatılamayacak kadar güzel oluşu ise durumu komik bir hale getiriyordu. Düşünmemeye ve kurcalamamaya karar vererek arkadaşının ardından geniş salona girdi.
"Neyin var Ali?"
"Neyim olduğunu anladığım gün tüm dünya huzura erecek Can."
"O kadar yani..."
"O kadar..."
"Yine Ayşe değil mi?"
"Yine Ayşe, hep Ayşe, tüm çıkışlar Ayşe, tüm kapalı kapılar Ayşe..."
Can o an ufak derdine şükretti. Karşısındaki adam her zaman zenginliğin içinde büyümüştü ama hiçbir zaman huzurun kollarına tutunamamıştı. Para var huzur var sözünün yanlışlığını hayatı boyunca Ali'de görmüştü. Gizemli bir şekilde ölen kardeşi, babasının bir anda ölümü, annesinin gidişi, düşmanlarının kızıyla bir oyunun içine düşerek evlenmesi...
"Yanlış yapıyorsun Ali!"
Can'ın ani ve kararlı tepkisi Ali'nin gözlerini halının desenlerinden ayırmasına sebep olmuştu. Arkadaşının neler saçmalayacağını merak ederek sabırla Can'a bakmaya başladı.
"Ne yanlışı yapmışım dostum?"
Can ölüm tehlikesiyle karşı karşıyaymış gibi geri çekildi ve büfeden arkadaşına sert bir içki hazırladı. Ali içkisinden bir yudum aldıktan sonra konuşmaya karar vererek boğazını temizledi.
"Bugün Zeynep Yiğit'in gözlerine baktım, sesini duydum, duruşuna yürüyüşüne dikkat ettim. Bana öyle sen ne saçmalıyorsun dermiş gibi bakmaktan vazgeç! Sen hiç Ayşe'ye baktın mı Ali! Onun gözlerine, sesine, duruşuna dikkat ettin mi... Bir insan ne olduğunu er ya da geç bir şekilde belli eder dostum. Ayşe masumdu. En başından beri... Kötü planların ana kaynağıyla ben savaşmak üzereyim sense cennet bahçesinden kopup gelen bir çiçeği ayağının altına alıyorsun. Bense diken olduğuna inanan bir kadını gül olduğuna ikna etmeye çalışacağım!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tutku Mahkûmu
RomanceMecburiyetin, nefretin, acı dolu bir geçmişin tam ortasında duran güzeller güzeli mavi saçlı hırçın kızımız Ayşe... Aşık olduğu adam ona 'değişik' dese de o görüntüsünün tam zıttıydı aslında ... Acısını öfkesini ve yalnızlığını görüntüsüyle kapatma...