Yine bir akşam gezisine çıkmak istemişti Sibel ve Haydar onu bu isteğinden yine vazgeçirememişti.
"Haydar aşağıda birileri var!" Dedi Sibel kulağına dolan seslere anlam veremeyerek. Sanki kavga eden iki kişi vardı ve biri diğerini duvara doğru vuruyordu. Hızlı ve seri hareketlerle ama dayak yiyen bundan zevk alıyor gibi sesler çıkarıyordu.
Haydar sese biraz daha yaklaştığında önünde yürüyen güzel kadına hak verdi ve evde neler olduğunu anladı."Sibel Hanım odanıza dönmelisiniz!"
"Hayır Haydar onları yakalamalıyız belli ki evimiz için kavga ediyorlar kim bilir neleri çaldılar?" Dedi güzel kadın. Ama Haydar ın karanlıkta parlayan gülümseyişini göremedi çünkü kendisini hırsız polis olayına kaptırmıştı.
Sibel dönen merdivenlere ulaştığında kafasını aşağıya doğru uzattı ve tam kafa üstü düşmek üzereyken onu kurtaran Haydar oldu.
Sibel merdivenlerden şok olduğu için düşmek üzereydi ve bunu anlayan adam arkasında bitmişti. Ve onu kollarına aldığı anda bile güzel kadının ağzı açıktı ve gözleri kocamandı.
"Aşağıda iki kişi olduğu doğru ama kesinlikle kavga etmiyorlardı Haydar ve sen bunu anladığın için beni odaya sokmaya çalıştın. Bundan sonra seni dinleyeceğim," dedi ve aptallaşmış bedenini Haydarın kollarından sıyırdı ve odasına doğru sallana sallana yürüdü.
"Teşekkürler Sibel Hanım."
"Ne için teşekkür ettin?"
"Beni dinleyecek olduğunuz için," dedi ve tekrar odaya doğru adımlarını hızlandırdılar.***
Ali ona kahve getiren kadına kardeşini ve Haydar ı çağırmasını söyledi. Karşısında oturan güzel karısını izliyor ve Türk kahvesi içiyordu.
"Bana öyle bakma Ali?"
"Sana nasıl bakıyor muşum?"
"Yere yatırıp içime girmek ister gibi!"
"Bu gece yine sokulacağım sıcaklığına beni bekle," dedi Ali karısına. Ayşe bacaklarını birbirine bastırıyor sakin olmaya çalışıyordu.
Ali güldü ve kahvesini masaya bıraktı.
"Islandın değil mi? Evde yalnız olaaydık seni bu masaya yatırır tüm tatlıları bedeninden yerdim. Dolgun göğüs uçlarına çikolata sürer seni çıldırtırdım.""Ali kes artık geliyorlar,"
"Sende gelmek üzeresin bebeğim sadece ufak bir dokunula ihtiuacın var."Haydar yemek odasına girmeden önce gürültüyle öksürdü önünü ilikledi ve Sibel in arkasından yürüdü.
Sibel se adamın öksürüğüyle korktu.
"İyi misin Haydar?"
"İyiyim hanımefendi."
"Bana Sibel demezsen bir daha ki sefere seni vuracağım," diyerek odada ki iki adamı şaşırtmış ablasına ise kahkaha attırmıştı.
"İşte benim kızım!"Ali konuyu uzatmadan ikisini de masaya davet etti.
"Sibel Şeref hakkında bildiğin ne var?"
"İğrenç bir adam olduğu."
"Başka," dedi Ali merakla.
"İşiyle ilgili pek bir şey bilmiyorym ama o adam düzgün bir şey yapacak biri değil,"dedi Sibel ama yine de Ali ye işe yarar bir şey söylemediğinin farkındaydı. Çayına baktı sakince gözünün önünden geçirdiği zor günler geçti. Yaşadığı iğrençlikler midesini bulandırdı ama yılmadan gözlerini abisine çevirdi."O pis herif sürekli Sefil lakaplı biriyle konuşuyordu. Sadece bunu hatırlıyorum." Dedi Sibel ve abisi hemen telefonuna uzandı. Rana yı aramalıydı.
"Söyle Kara Ali," dedi kadın telefonu açar açmaz.
"Kardeşim kuzeninin sürekli Sefil lakaplı biriyle konuştuğunu duymuş bunun kim olduğunu biliyor musun?" Dedi Ali ve karşısında öğüren bir kadın bulunca şaşırdı."Rana iyi misin?"
Rana masasının üstündeki suya uzanırken aklından kuzenini öldürme planları geçiyordu. İşte bu yüzden senelerdir adlarını temizleyememişlerdi. Şeref onlarla iş yapmadığını söylemiş olmasına rağmen İstanbul un pezevengi olmaya devam etmişti."Şeref kadınları pis işlerine alet etmeye devam etmiş anlaşılan bana bıraktım demişti oysaki. Sefil de onun bu işte görünen yüzüydü ama asıl para kuzenimdeydi," dedi Rana ve elini alnına götürdü sanki kendisini sakinleştirmek ister gibiydi.
"Rana kuzenini durdurmak zorundasın onu ait olduğu yere içeri tıkmalıyız bu Sefil denen adama ulaş ve her şeyi itiraf etmesini sağla," dediğinde masada ki herkes derin bir nefes alabilmişti.
Ali telefonu kapadı ve genii göğsünü tekrar Sibel e çevirdi.
"Sana gönderdiğin boşanma dilekçelerini imzaladın mı?"
"İmzaladım abi."
"Tel celsede boşanmanız için elimden geleni yapacağım," dediğinde Sibel in yüzünde güller açıyordu."O sana kötü bir şey yaptı mı Sibel?" Diye fısıltı halinde sordu Ali. Dişlerini hırsla sıkmış iki eliyle kardeşim dediği güzel kadının ellerini elleri arasına almıştı. Ayşe de sessizce sırtını sıvazlarken Sibel sessizce göz yaşı döküyordu. Senelerdir görmediği sevgiyi bir anda bulmuş olmanın ağırlığı yüreğine fazla gelmişti.
"O bana hiçbir şey yapamadı abi o adamın bir sorunu vardı ama buna rağmen beni hep hırpalar dururdu. Sinirini benden çıkarırdı. Sırtıma dayalı silah yüzünden bu evliliğe evet dedim ki bu evlilikte babamın bir planıydı. Her şey üst üste geldi her seferinde sana ulaşmaya çalıştım ama o beni yakaladı..."
Ali kardeşini sakinleştirmek isterken saçlarını okşadı ve onu alnından öperek ayağa kalktı.
Haydar da ayağa kalkmış ve patronuna bakıyordu. Ali onun öfkeden kararmış yüzüne bakınca içi rahat etti.
Can haklıydı Haydar kardeşine değer veriyordu. Belki kuzuyu kurda emanet ediyordu ama Haydar gibi kurtta çok zor bulunurdu.
"Haydar kardeşim sana emanet ona gözün gibi bak ve evin etrafındaki adamların sayısını arttır," dediğinde Haydar lafını ikiletmeden sessizce odadan çıktı. Ali bakışlarını Ayşe ye çevirdi. Karısının güzel gözleri yaşlarla doluydu. Sinirle doldu bedeni ama sakin kalmaya çalıştı.
"Ayşe üstünü giyin ve sende benimle iş yerine gel. Hep beraber konuşmamız gereken şeyler var. Sibel kardeşim sende dinlen güzelce bir sıkıntın olursa da Haydar a söyle." Dedi ve ceketini alıp odadan çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tutku Mahkûmu
RomanceMecburiyetin, nefretin, acı dolu bir geçmişin tam ortasında duran güzeller güzeli mavi saçlı hırçın kızımız Ayşe... Aşık olduğu adam ona 'değişik' dese de o görüntüsünün tam zıttıydı aslında ... Acısını öfkesini ve yalnızlığını görüntüsüyle kapatma...