20. Bölüm ( Gece gelen saldırı )

16.4K 677 21
                                    


Yirminci Bölüm

"Herkese ilaç olmaya çalışırken kendimi zehirlediğimin farkında değildim!"

Ali

*

Holdingde oturduğu sandalyesinde rahatı yerindeydi, her şey yolundaydı ve işler iyiymiş gibi görünüyordu. Masasının önünde oturan Can ona korku dolu gözlerle baksa da Ali kendisini iyi hissediyordu. Evet, onu çileden çıkaran bir karısı ve onun ailesi vardı ama her şeye rağmen Allah'ın onunla olduğuna inanıyordu. Mehmet Yiğit zamanında babasına ne yapmışsa şimdi hepsini kat kat yaşıyordu. Başını sandalyesine dayayıp kahkaha attığında Can yerinden fırlamış kocaman açtığı gözleriyle ona bakıyordu.

"Yemin ederim kafayı yedin Ali Uluhan!"

"Yok lan kafayı yediğim falan, aksine çok mutluyum!"

"Metmeh Yiğit'in acı çekmesi hoşuna gidiyor değil mi," dedi Can yüzünü buruşturarak. Ama sonrasında Ali'nin gözlerinde gördüğü acılı sis bulutlarını görmüş ve dudaklarından çıkan soruya engel olamamıştı.

"Trabzon'dan geldin ve şu an gecenin üçü, mutlusun ama üzgün gibi bakıyorsun gözlerinin ardına sakladığın o şeyi görebiliyorum Ali," dedi Can ve arkadaşının konuşmasını bekledi.

"O bebeğin günahı yoktu Can!"

"Hepimiz ailemizin günahlarını çekmiyor muyuz Ali!"

Ali sandalyesini geriye iterek umursamazca kapıya doğru ilerledi. Can'ın onu takip etmediğini görünce arkasını döndü.

"Davetiye mi bekliyorsun lan! Yürü içmeye gidiyoruz! Yarın Mehmet Yiğit'in inşaatında bir bozukluk ya da yasa dışı bir şey bulmalıyız Can o adamı bu kötü gününde biraz daha batırmak istiyorum! Her ne olursa olsun. Vergi kaçağı ya da başka bir şey..."

Can anlamıştı Ali durmayacaktı ve istediği şey arkadaşı düşerken onun yanında olabilmekti. Kardeşini kaybettiği zaman yaşadığı yıkımı bir daha yaşayamazdı Ali. Bu onun sonu olurdu. Ona yardım etmek için ne yapabileceğini düşünürken açık kapıdan çıktı ve sessizce Ali'yi takip etti. İçesi yoktu ama Ali'nin yanında olması gerekiyordu. Kardeşi gibi gördüğü adamı yalnız bırakamazdı. Terlememiş olsa da sıkıntıdan yere göğe sığdıramadığı ellerini alnında gezdirdi.

"Can koş!"

Can da duymuştu. Kırılan camın çıkardığı gürültüyü ve tek el silah sesini. Sıkıntılarına bir yenisini eklediğinin farkına vararak öfkeyle koşmaya başladı Can. Ali asansörü beklememiş babasından ona hatıra kalan holdingin içinde koşmaya başlamıştı. Her yeri adı kadar iyi biliyordu ve silah sesinin giriş kapısından geldiğini anlaması pekde zor olmadı. Nefes nefes kendisini güvenlik görevlisinin yanında bulduğunda genç adamın bacağından vurulmuş olduğunu görüp rahat bir nefes aldı. Büyük elini adamın kanayan bacağının üstüne bastırdı. Başını çevirdiğinde ona doğru koşan arkadaşını gördü.

"Can hemen yüz on ikiyi ara!"

"Yaşıyor mu?"

"Benimle muhabbete devam edersen yaşamayacak Can! Hadi ara şu lanet numarayı adam kan kaybediyor!"

Ali bakışlarını yerde yatan adamın yüzüne çevirdi. Güvenlik görevlisi gençti ve güçlüydü ama kurşun damarına gelmiş olacak ki çok kan kaybediyordu ve bayılmak üzereydi. Üzülerek gözlerini yumdu ve elinden ne geliyorsa yapmaya devam etti.

Tutku MahkûmuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin