28. Bölüm
Normal şartlar altında hiç kimse ateşe atlamak istemez ama bir an vardır ki insan düşünmez. İşte o an aşık olduğunuz adamın gözlerine baktığınız andır. Gurur mu atın onu çöpe, yaşadıklarım yüzünden intikam alma duygusu mu bulun getirin onu bana, geleceğine inandığım güzel günler mi hadi inandırın beni!
Ayşe
Bir Hafta Sonra
Ali bir hafta boyunca eve uğramamış, Ayşe'de bir hafta boyunca ona ayrılan zindanından yani Uluhanların villasındaki yatak odasından çıkmamıştı. Her ikisi ayrı kulvarlarda kendilerine eziyet etmeye devam ediyorlardı.
Ayşe büyük yatağının üstünde ayaklarını bağdaş yapmış ayıcıklı pijamasıyla otururken bir diğer sigarasını daha yakmıştı. Yatak odasının bir kahvehane gibi koktuğunun farkındaydı ama kendi pis kokusu her şeyi bastıracak güçte olduğu için burnu işlevini kaybetmiş gibiydi. Gülmeye çalışır gibi yüzü tuhaf bir şekil alıp kendisini kokladığı sırada kapısı tıktıklandı ve günlerdir süre gelen rutin o günde gerçekleşti. Tepsinin içinde bir tabak sıcak çorba ve yanında bir paket sigara...
Mavi saçlarını sol omzunda toplayarak dudaklarından uçuşan dumanı odasının içine saldı. Çalmayan ve asla çalmayacak olan telefonunun ekranına baktı. Kaç kez baktığının farkında bile olmadan tekrar tekrar tuş kilidini açtı. Ama boş ekran hala acımasızca ona bakmaya devam ediyordu.
O koca egonu yenip beni aramayacaksın değil mi Ali?
Kederle sigarasına sarıldığı sırada telefonunun gür sesi ve titreşimiyle az kalsın yatak örtüsünü yakmak üzereyken kül tablasına zamanında yetişti ve diğer eliyle de telefona uzandı.
Arayan ablası Zeynep'ti ve bu durum Ayşe'yi hiç mutlu etmemişti. Telefonu açarak kulağına yaklaştırdığında affetmekte zorlandığı ablasına seslendi duygusuzca, günler sonra alacağı umut dolu bir haberin heyecanıyla kalbi bir an sımsıcacık oldu. Yine de bunu ablasına yansıtmamaya karar verdi. Bu halde olmasının tek sebebi telefonun ucundaki tanıdığını sandığı ablasından başkası değildi.
"Alo ab..."
"Hemen o koca kıçını kaldır ve buraya gel!"
Ve telefon kapanmıştı. Ayşe ne yapacağını bilmez bir halde önce telefonun ekranına bakmış ardından kendisini banyoya atmıştı. Soğuk su titremesine ardından gelen sıcak su ise temizlenmesine yardımcı olmuştu. Koca bir şelaleyi ortadan ikiye bölen bir taş gibi suyun altında dururken aklında uçuşan düşünceleri suya katmaya ve onlardan kurtulmaya çalıştı ama hiçbir şey işe yaramadı. Banyodan çıkarken aklında yine Ali vardı. Onunla nasıl baş etmesi gerektiğine karar verememişti. Bir daha ki sefer ne olacaktı. Kendisini yine sorgusuz sualsiz onun kolları arasına mı atacaktı. Dudaklarını ısırarak Ali'nin hatıralarından kurtulur gibi oldu. Üstüne geçirdiği siyah etekli takımıyla tam bir iş kadını gibi görünüyordu ama bunun yanında yas tutan bir dul gibi de göründüğünü kendisine itiraf etmeden duramadı. Ayaklarına geçirdiği topuklu ayakkabılarıyla odadan çıkmak üzereyken arkasına döndü ve penceresini açtı. Gözlerini odanın içinde gezdirdiğinde içi tiksintiyle doldu.
Nasıl bu kadar aptal ve şapşal olabilmeyi başarıyorum!
*
Üç Gün Önce
Zeynep hem Can'ın teklifiyle hem de Ayşe'nin baskıları sonucunda her şeyin önüne ötesine koyduğu ve taparcasına sevdiği babasına karşı içinde ufak bir kuşku ve güvensizliğin oluşmasıyla birlikte bunu yenmek için bildiklerine ve ulaşabileceklerine odaklanmaya karar vermişti. Herkesin uyuduğundan emin olduktan sonra sessizce babasının kapısının önünden geçti ve çalışma odasına doğru ilerlemeye başladı. İçeri girdiğinde ona göz kırpan kasaya doğru kararsız adımlar eşliğinde ilerledi. Titreyen elleri korkuyla çarpan yüreğine destek olmak istemez gibiydi. Aklına gelen ilk iki şifrede hatalı olunca dudaklarını ısırarak düşünmeye çalıştı. Ve babasına bir kez daha inanarak kendi ismini ve Ayşe'nin ismini yazdı son model kasanın şifre bölümüne. Onay veren sesi duyduğunda gözleri yaşlarla doldu ama yapması gereken şeyden vazgeçmeyerek varlığından haberdar olmadığı kırmızı dosyaya uzandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tutku Mahkûmu
RomanceMecburiyetin, nefretin, acı dolu bir geçmişin tam ortasında duran güzeller güzeli mavi saçlı hırçın kızımız Ayşe... Aşık olduğu adam ona 'değişik' dese de o görüntüsünün tam zıttıydı aslında ... Acısını öfkesini ve yalnızlığını görüntüsüyle kapatma...